Günün Kitabı | Mektup, Bizden Selam Söyle | Duygu Uzel
Hatice Eroğlu Akdoğan
Tarihin tozlu raflarından sıyrılıp gün yüzüne çıkmayı başaran gerçek yaşamöyküleri üzerinden kurgulanmış bir Hatice Eroğlu Akdoğan romanıyla karşı karşıyayız.
Üzerinden silindir gibi bir 12 Eylül geçmiş coğrafya ve yeni yasaklara, üzerlerine serpilen korku toprağına rağmen yaşamı, umudu yeniden yeşertme hayallerini hiç yitirmeyen bir gençlik…
Üniversite için yolu İstanbul’a düşmüş genç bir kadın Leman. Roman onun ve dilinden akıyor.
İstanbul’un ilk günlerinde, sokaklarında kaybolacağım hissine kapılan ve sonrasında kenti yeniden keşfeden genç öğrencinin gözünden yaşadığı döneme bakıyor ve onunla birlikte tanıklık ediyoruz.
Satırlar arasında ilerlerken geçmişe dönüp fabrika direnişlerini ziyaret ediyor; sık sık bir araya geldiği arkadaşlarından birinin abisinin idam edildiğini öğrendiği andaki hislerine dokunuyor; toplumun ve basın yayın organlarının bilindik suskunluğuna takılıyoruz.
Roman, içerisinde başta paralel bir kurguyla ilerleyen ve sonrasında yollarımızın kesişeceği Metin-Elif ilişkisini de ilmek ilmek örüyor.
Dönemin feodal ilişkileri, işsizlik, büyükşehirlere göç, kentte tutunabilme, dayanışma ekseninde gelişen ilişkiler, sendikalaşma, cezaevleri, görüş kabinleri, oldu bittiye getirilen duruşmalar, kimi zaman da tesadüflere bağlı birleşen yollar ve hikayeler yazarın samimi kalemi ve yalın diliyle ilk sayfalardan itibaren bizi içine çekmeyi başarıyor.
Hapishaneye düşmeden önceki bir yılda Metin’in oğlu için kendi elleriyle bir dolap tasarlaması, o dolabı tasarlarken kendi dedesini ve elleriyle yaptıkları kerpiç evi anımsaması ekseninde geçmişten gelip yaşanan güne ve oradan da bizlere kadar ulaşmayı başarabilmiş kendisi küçük ama etkisi büyük bir olay; ‘ panjur dolap- mektup.’
Portekizli yazar Saramago; “ Ölmek, varolmuş olmak ve artık olmamaktır,” der. Oysa biz ve bizim gibi coğrafyalarda gidenlerimiz hep yanı başımızdadır, hiç beklemediğimiz zamanlarda mavi umutları, güneşli yüzleriyle bize gülümserler.
Bugün önümüzde hayalet gibi dolaşan bir karanlık varsa dünden gelip yol aldığını unutmamamız gerekiyor. Önümüzü aydınlatmak için düne dokunmak ve yaraları sarsmak gerektiği gerçeğini görmezden gelemeyiz.
“Demokrasiye geçtik”, “modernleşme yolunda hızla ilerliyoruz”, “çeri çöpü temizledik önümüze bakıyoruz” adlı yalan sarmalını yırtıp atan, yüreğimizdeki sönmeyen ateşin penceresini yeniden aralayan bir roman; “ Mektup Bizden Selam Söyle”