Günün Kitabı | Yüzeysel | Haydar Ergülen
Kitap Değerlendirme Yazarı | Ali İhsan Dilmen
Haydar Ergülen tarafından kaleme alınan eser her gün biriyle veya bir kaçıyla gündelik hayatımız içinde karşılaştığımız, ortak mekânları paylaştığımız, zamam zaman kızdığımız, zaman zaman güldüğümüz, bazen de onların hallerine acıdığımız tipler vardır.
Bu tiplerin temsil ettiği, yaşattığı karaktere dönüşen davranış alışkanlıkları bir mevzucu tarif için kolaylaştırdı olur.
Yazar kitapta toplumda var olan yirmi dokuz tip insan üzerine denemelere yer vermiş.
Doğrusu ben kitaptan hayli istifade ettim.
Şimdi kitaptan bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.
“Nemelazım abi” tiplemesinden.
“Haklısın kardeşim, haklısın biraderim, nemelazım! Böyle gelmiş böyle gider, her koyun kendi bacağından, bana dokunmayan yılan, gemisini kurtaran kaptan.. Yahu ben bunları daha öncede yazmış gibiyim. Gibisi fazla yazdım. İyi de niye ” Benim oğlan bina okur, döner döner bir daha okur!” dercesine yazıp duruyorum ki? Bilmem! Bilmem mi diyorsun, sen de bir âlemsin be abi hem bilmiyorsun hem yazıyorsun! Koskoca Osmanlı senin gibiler yüzünden…
Dediğin anda güzel kardeşim, elimi “Yeter söz milletin!” afişindeki gibi kaldırır ve sana aynen şunu derim: İstersen şuradan bir koşu Osmanlı’ya kadar gidelim. Bakalım orada neler olup bitiyor! Meşhur meseldir, Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı’yı her bakımdan yükselttiği bir dönemde geleceği düşünür: “Osmanlı da bir gün inişe geçip çöker mi?” Sütkardeşi ünlü âlim Yahya Efendi’ye pek çok konuda danışmaktadır. Ona bir mektup yazar ve “Bir devlet ne zaman çöker, Osmanlı’nın akıbeti ne olur?” diye sorar. Gelen yanıt kısacık ama çok şaşırtıcıdır: “Nemelazım be sultanım.” Koskoca padişah, şakına döner, hemen Yahya Efendi’nin Beşiktaş’taki dergâhına vasıl olup, sual eyler: “Acaba bilmediğim bir anlamımı var bu cevabın?”
İşte, bunun üzerine Yahya Efenndi sultanlara, padişahlara, imparatorlara, krallara, hakanlara, beylere, paşalara, kendini vazgeçilmez sananlara, ülkenin kaderinin kendi kaderine bağlı olduğunu söyleyenlere, baskı üstüne baskı, zulüm üstüne zulüm ekenlere, nefret biçenlere, durmadan yalan söyleyen ve insanları birbirine düşman edenlere uyarı mı desek, küpe mi yoksa daha ağır bir şey mi okuyunca siz karar verin artık, şu sözleri söylemiş.
“Sultanım, bir devlette zulüm yayılsa, haksızlıklar ayyuka çıksa…
Bunu görenler, bilenler, duyanlar da ‘Aman benim nemelazım! deyip, görmezden, bilmezden, duymazdan gelip uzak dursalar, uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenlerde bunu yine de sussalar, gizleseler, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin, evsizlerin, işsizlerin feryadı göklere çıksa, bunu da taşlardan başka duyan olmasa, işte o zaman devletin sonu görünür, çöküş kaçınılmaz olur!”
Yahya Efendi daha ne desin…”
….