Mustafa Kemal Atatürk’ün bir yılbaşı anısı | Aysel Çınar Demirci
1936 Yılbaşı akşamı…
O gece, saat 23.00’e kadar Çankaya’da arkadaşlarıyla çalışan Mustafa Kemal Atatürk, yeni yılı karşılamak için yapılacak eğlenceye katılmak
üzere yola çıkar…
Salona saat 23.00’de bir haber ulaşır:
Atatürk geliyor…
Vardığında, salon tıklım tıklım doludur,
Atatürk giriş kapısından girer.
Paltosunu almak isteyenleri durdurarak vestiyerin olduğu kata doğru merdivenlerden inmeye başlar…
Birden, gözü orada bekleyen iki inzibat erine takılır ve onlara;
“- Burada ne bekliyorsunuz?” diye sorar…
Şaşkınlıktan ne diyeceklerini bilemeyen erlerin cevabını beklemeden kendisi,
“- Anladım, siz de benim gibi buraya davetlisiniz, peki neden yukarı çıkmadınız?
Haydi üstünüzdekileri vestiyere bırakın da yukarı birlikte çıkalım.
Fakat benim yanımdan bir karış bile ayrılmayacaksınız tamam mı?” der.
Erler; bu büyük insana ne diyeceklerini bilememenin sıkıntısıyla kendi nazarlarındaki en kıymetli ifadeyle ” Emret Komutanım!” derler.
Atatürk, merdivenlerden çıkarken yanına gelmek isteyenler çok olunca erlerin gitgide geride kaldığını görerek,
“- Siz yanıma gelin ve yanımdan da hiç ayrılmayın.” ikazını yapar.
Salonda oturacağı masaya geldiklerinde, hemen yanıbaşında, sağında ve solunda oturacakların kaydırılmasını isteyerek, erleri sağ ve solundaki koltuklara oturtur.
Dünyanın hiç görmediği ve göremeyeceği muhteşem bir tablodur bu…
Bu tabloya, dünyanın işitip işitebileceği en önemli mesaj olan şu sözlerle de imzasını atar.
“- Ben, tüm bu güzelliklerin neşenin, coşkunun yolunu açabilmek adına yıllarca siperlerde bu yiğit Mehmetçik ile mücadele verdim. Bu zafer her şeyden önce onların eseridir. Bu durumda bu kutlamada da eğlenmek, herkesten önce onların hakkı… Onlar bu vatanı kurtarırken benim sağ ve sol kollarımdı.”
Bu Vatan, onların varlığıyla yaşayacak bu yüzden de onların bugünkü yeri Başkomutanlarının sağ ve sol omuz başları olmalıdır. Salonda istinasız herkes, gözyaşlarını siliyordu.
Aslında; ahde vefa, sevgi ve saygı, inanç, koruma ve sahip olmanın değil, sahip çıkmanın önemi gibi, ne çok anlam taşıyan bir davranış…
Ardından, yaverini çağırıp, “- Amirlerine haber verin. Bu iki yiğidi bu akşam izinli saysınlar” der…
./.