Haftanın Yazarı | Charles Baudelaire Kimdir?
Yazarın Hayatı ve Eserleri..
1821’de Paris’te doğdu. Mutsuz bir çocukluk geçirdi. Babası 1827’de öldü. 1839’da okuduğu okuldan disiplinsizlik yüzünden atıldı. Hukuk öğrenimi görmeye zorlanan Baudelaire, buna başkaldırarak Quartier Latin’de bohem bir hayatı seçti. Burada frengiye yakalandı. 20 yaşında Hindistan’a gitmek üzere yola çıktı. 1842’de Fransa’ya döndü. Sonradan metresi olan Jeanne Duval ile tanıştı. Babasının mirasını aldı ancak bu parayı hesapsızca harcadığı için ailesi miras hakkını geri aldı.
1846’dan sonra Kötülük Çiçekleri kitabına girecek şiirlerini yazmaya başladı. 1847’de Edgar Allan Poe’yı keşfetti ve eserlerini Fransızcaya çevirmeye başladı. 1848’de devrimcilerin yanında yer aldı. 1857’de Les Fleurs du Mal (Kötülük Çiçekleri) (Elem Çiçekleri) kitap olarak yayınlandı, içindeki altı şiir kamu ahlâkına aykırı bulunduğu için Baudelaire hakkında dâvâ açıldı.
1860’ta Yapay Cennetleri yayınladı. Bu eserde de uçlarda gezinen bir kişilik sergiledi. Bir tür otobiyografi olan Çırılçıplak Soyulan Yüreğim üzerine çalıştığı ve 1862’de “Paris Sıkıntısı” adıyla düzyazı şiirlerini yayımladığı sırada frenginin yan etkileri giderek kendini daha fazla hissettirmeye başladı. İki yıl kaldığı Belçika’dan dönüşünde felç olan sanatçı 31 Ağustos tarihinde Paris’te 46 yaşındayken öldü.
Mezarı Paris Cimetière du Montparnasse’dadır.
Yaşadığı dönemde kurulmakta olan modern Paris’in metropol yaşantısı üzerine inşa ettiği edebiyatı ve eleştiri yazıları modernist estetiğin habercisi sayılır. Şiirlerini derlediği Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs du Mal-1857) ve Paris Sıkıntısı (Le Spleen de Paris-1869), Rimbaud’dan Mallarmé’ye, Yahya Kemal ve Cahit Sıtkı Tarancı’ya kadar pek çok şairin çarpıldığı, 20. yüzyıl edebiyatının en etkili kılavuzları olur. Gerek klasik geleneğe, gerekse egemen çağdaş zihniyetlere karşı isyanı ve gerçekliğe kafa tuttuğu imgelemi, zamanında şiirlerinin yasaklanmasına kadar varan düşmanlıklar uyandırır. Sonradan bu başkaldırı ve imgelem, avangard sanat ve edebiyatın çekirdeğini oluşturacaktır.
Charles Baudelaire; Fransız şairidir (Paris 1821-ay. y. 1867).
Orta öğrenimini Lyon’da ve üvey babasının görevlendirildiği (1836) Paris’te yaptı. Dışarıdan sınavlara girerek Louis-Le-Grand Lisesi’ni bitirdi (1840). Hukuk Fakültesi’nin ilk yılında başlayan başıboş ve dağınık bohem yaşantısı ise ölümüne kadar sürdü. Edebiyatçı olma konusundaki kesin kararı, lise Latincesi ile şiir yazabilme yeteneği, her hazzı tatma eğilimiyle Baudelaire, bu yaşlarda kapmış olduğu tahmin edilen frengi, içki düşkünlüğü ve kavruk eğlenceleri yüzünden ailesi için bir sorun oldu. Hindistan’a giden bir vapura bindirildi (1841); yaşamı şiir dünyası için bir özlemler ve hazlar konusu olan bu yolculuğu Güneydoğu Afrika kıyılarında kesip Paris’e döndüğü biliniyor. Bundan sonrası şair için bir süre tam bir özgürlük dilimidir. 22 yaşını doldurduğu (1843) yıldan başlayarak babasından kalan mirası kullanma hakkına sahip oldu. Sorumsuz ve savruk mirasyedilik, gelir getirmez bir şairlik ve yazarlık uğraşıyla birleşip işin içine içki, eğlence ve sefahat karışınca özgürlüğü sınırlandı, baba mirasını kullanma hakkı hukuk önlemleriyle kısıtlandı.
Şiirine konu, imge ve etki kaynağı olan çeşitli uyuşturuculara bu dönemde bağlandığı sanılır. Bir yandan çok zamanlı ve başarılı resim yazıları, sevgisi güçlü müzik yargılarıyla eleştirmen olarak öne çıktı, bir yandan yeteneğine hayran olduğu, ABD’li yazar Edgar Allen Poe’yu (1809-1849) Fransızcaya çevirdi.
Sonunda Poe çevirilerinin yarattığı yankıyla Revue de deux Monde dergisinde 18 şiiri yayımlandı, kitaplaştı: Les Fleurs du Mal (Kötülük Çiçekleri) 1857. Genel ahlak ilkelerine aykırı görülerek mahkemeye verilen, içindeki 6 şiirin çıkarılmasıyla para cezasına çarptırılan bu 100 şiirlik ilk baskı, çeşitli yankılar yarattı. Şiire adanan Baudelaire, bazı duygulanım anılarını, düşünsel ürünlerini, buluş ve esinleniş sonuçlarını ara sıra düzyazı biçiminde de üretti. Ne var ki bunların çoğu ancak ölümünden sonra kitaplaştı. Borçlarını ödeyebilecek bir para kaynağı sağlayacak konferanslarının ilgi göreceğini sandığı Belçika’ya gitti (1865). Umduklarının bulamamanın düş kırıklığı ve aşırıya giden alışkanlıklarının yaralarıyla inmeli olarak yurduna döndü (1866); ilgisiz, sevgisiz şefkatsiz bir yalnızlık içinde hastane bakımından yarar umdu; sessizce öldüğü zaman cenazesine katılacak bir avuç arkadaşından başka kimse yoktu.
Şiiri, klasik öğeleri küçümseyip saf dışı bırakmayan gelenekçi olgunluğa yaslanır, romantizmin coşkular ve karşıtlıklar dünyasını yansıtır. Fransızcanın bütün inceliklerini kullanan yetkin bir dil kültürü, bir yetenek ve hırslı bir sanatçı çabası onun büyük şiirini oluşturur.
Başlıca eserleri: Les Epaves (Kalıntılar) 1866, şiirler; Petits Poèmes en Prose (Küçük Mensur Şiirler) 1857-1869, Le Spleen de Paris (Paris Sıkıntısı) düz yazılar, 1869; Curiostités Esthetiques (Estetik İncelikler) 1868, sanat eleştirileri; L’art Romantique (Romantik Sanat 1868); Lettres (1841 -1866; mektuplar) 1905; Bütün eserleri, çeşitli biçimlerde bir araya getirildi. Örneğin; Oeuvres Complèts, 7 cilt, 1868-1870 (Derleyen G. Asselineau) vb. Ayrıca onu konu edinen sayısız esere hazırlandı.
Elem Çiçekleri, şairin bir arkadaşı tarafından bastırılan ilk şiir kitabı (1857). Kentsoylu (burjuva) törelerine iyice karşıt olan sanatçının ağır eleştirileri, başkaldıran yorumlan, çoğunluğun kabul edemediği konulan (uyuşturucular, sevicilik, ölüye tutkunluk, şeytansı bir ten düşkünlüğü) kamuoyunda tepkiler yarattı. Para cezası ve 6 şiirin yasaklanması kararına varan yargılamadan sonra kitap iki kez daha basıldı (1861-1866). Bu basımlarda şairin istediği nedene sonra eklenebildi. Kitaptaki 136 şiirin çoğu Fransız Edebiyatı’nın en klasik değerleri arasında sayılır, bazılarının sanatçının şiir kuramını taşıdığı kabul edilir (Correspondances, Müzik, Yoldan Geçen Bir Yolcuya..) Sınırsız bir doyum arayışını belirleyen kitap toplamı, simgeciliğin (sembolizm) bir bildiri olarak da değerlendirilir.
Kitap Türkçeye ilkin Alişanzade İsmail Hakkı tarafından bu adla çevrildi (1927), Vasfi Mahir Korutürk basımında aynı adı korudu (1957, 1966); Abdullah Rıza Ergüven (1961), Suut Kemal Yetkin (1967), Erdoğan Alkan (1985) seçmelerinde Kötülük Çiçekleri adına dönüştü.
Kaynak: Vikipedi, özgür
ansiklopedi