Günün Kitabı | Tarihi Kırıntılar | Barış Bıçakçı
Kitap Yorum: Meral Baltacı Nalbantoğlu
Yaşadığım sürece şiire
dair kurmaca olarak yazılmış daha iyi bir metin okuyabileceğimi sanmıyorum.
Şiir konusunda, yoksa içgörü kazandıran, varsa onu zenginleştiren,
derinleştiren yalın bir metin bu. Didaktik değil, sıkıcı değil, soyut hiç
değil. Şiirle ilgili bütün fikirleri bir kurgu üzerinden veriyor.
Kitabın kahramanı Can’ın
ve ailesinin yaşadıklarıyla ilgili bölümler çatıyı oluşturuyor. Can’ın ablası
Meral, uzun yıllar önce şiirine hayran olduğu bir şairle
birlikte gidiyor ve bir daha ondan haber alınamıyor. Aile şok içindeyken
annenin tepkisi Meral’in izini şiirlerde aramak, babanınki şiir yazmak ve
Can’ınki başta şiir olmak üzere edebiyat dünyasına dalmak. Roman boyunca Can,
ailesi ve kendisinin şahit olamadığı Meral’in tarihinden kırıntıları araştırdığı
şair röportajları yapıyor bir kitapta toplamak üzere. Her bir şairin
anlattıkları ise çatıya eklenen ikincil metinler oluyor. Bunların sonlarında
ise röportaj yaptığı şairlerin şiirin ne/ nasıl olması gerektiğine ilişkin bir
kaç satırlık “poetika” bölümleri var.
Can’ın Poetikası
“Bir gün biri bana kaybettiğim şeyi bir şiirde
bulabileceğimi söylerse ona hemen inanacağım ve bir şiiri hissetmenin bütün
araçlarını yanıma alarak o şiire doğru yola çıkacağım.
“Neler almalıyım yanıma?”
Başka şiirler, sabah saatleri, yalnızlık,
sözlükler, ansiklopediler, yakın gözlüğü, deniz gözlüğü, Kaçkarlar’da gökyüzü,
galeta ve portakal reçeli, yumurta biçiminde bir taş, bendir, sinemanın
dikdörtgeni, edebiyat dergileri, elektrik sobası, çocukluk…”