Amerindiyen Diller, Keçuvaca ve İnkalar | Mahir Akarsular
Keçuva dili (Ketschua, Quichua, Keshwa veya Keçua), Güney
Amerika’nın And Dağları’ndaki bölgelerinde konuşulan bir dildir. And-Ekvator
dil ailesine aittir ve yerli Amerika dilleri içinde en çok konuşanı olan
dildir.
AMERİND DİLLERİ NEDİR ?
Kızılderili dilleri ya da Amerind dilleri, Sibirya kökenli Na-Dene dilleri
dışındaki bütün Kızılderili halklarının konuştuğu dilleri toplayan ve Joseph
Greenberg tarafından 1960 yılında ortaya atılan tartışmalı makro-dil ailesi.
Greenberg, Yeni Dünya yerli dillerini üç ana aile olarak düzenler: Eskimo-Aleut
dilleri, Na-Dene dilleri ve Amerind dilleri. 1987 yılında yayımladığı
”Language in the Americas” adlı kitap, çok sayıda metodolojik kusura sahiptir
ve önerdiği benzerlikler tarihî dilbilim…
İNKALAR
İnkalar Güney Amerika’lı bir yerli halk ve kurdukları imparatorluk. And
Dağları’nın yüksek kesimlerindeki vadilerde yaşamış ve 12. -16. yüzyıllarda
büyük bir imparatorluk kurmuş olan Güney Amerika yerli halkıdır. 16. yüzyıldaki
İspanyol istilasından önce, ortalama 5-10 milyon nüfuslu çok iyi örgütlü bu
imparatorluk, 14. ve 15. yüzyıllarda güçlenerek topraklarını bu günkü Bolivya,
Peru, Ekvador ile Arjantin ve Şili’nin bazı bölimlerini içine alacak kadar
genişletti.
İnka İmparatorluğu 13. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında hüküm sürmüş, çok yüksek
derecede organizasyon yeteneği gelişmiş bir imparatorluktur. Etkileri bugünkü
Ekvador’dan Şili ve Arjantin’e kadar ulaşmış, çok büyük bir alana yayılmıştır.
Bugün ile mukayese edecek olursak Avrupa’nın kuzey ucundan Sicilya arasındaki
mesafeden daha büyük bir bölgeyi kapsar. Kulturel ve ekonomik başkentleri,
bugün Peru sınırlarında kalan Cuzco’dur. Amerika’nın keşfinden sonra İspanyollar
tarafından soy kırıma uğramışlardır ve bütün zenginliklerine el konulmuştur.
İspanyol güney doğu Avrupa’nın İber Yarımadası’nda yer alan İspanya’nın yerli
halkına verilen isimdir. Bunun yanı sıra, en büyük kısmı Latin Amerika’da olmak
üzere dünyanın birçok bölgesinde İspanyol kolonicilerinin soyundan gelen önemli
sayıda İspanyol yaşamaktadır.
İnkalardan önce Güney Amerika’da başka uygarlıklar vardı. Bunlar Bolivya’nın
yüksek dağlık bölgelerinde, Titicaca Gölü yakınında yaşayan Tiahuanacolar, And
Dağları’nın Ekvador’dan Bolivya’ya kadar uzanan yüksek yaylarında yaşayan
Keçuvalar, Peru’nun kuzeyindeki dağlarda yaşayan Çavinler, Peru’nun güney
kıyısındaki Nazkalar ve kuzeyde kıyıda yaşayan çimulardır. Bu eski
uygarlıkların doğuşu yaklaşık İÖ 200 tarihlerine kadar uzanır. Bu insanların
nereden geldikleri bilinmemektedir ama ağır kayaları biçimlendirmedeki
başarıları ve yapı tekniklerindeki ustalıkları düşünülürse, ne kadar yetenekli
oldukları anlaşılır. Tiahuanaco’da birbirine kenetlenecek biçimde dikkatle oyulmuş
dev bloklardan yapılma büyük taş yapılar vardır. Çimu ve Nazka halkının ise
yapı ve piramitlerinde kayadan çok kerpiçi yeğledikleri görünmektedir.
Varlığı Roma İmparatorluğu ile aynı döneme rastlayan bu eski uygarlıklar Roma
İmparatorluğu gibi İS 200-400 yılları arasında çökmeye başladı ve İS 800’de
çoğunun yerinde yalnızca yıkıntılar kaldı. Bundan ortalama 300 yıl sonra İnka
Peru’nun ortalarındaki Cuzco vadisinden indi ve kendilerinden önce başka
halkların yaşamış olduğu bu bölgeye yerleşti. İnkalar dağlardan kıyılara doğru
yayıldılar. 15. yüzyılda çevrelerindeki güçlü kabilelere boyun eğdirdiler. Ele
geçirdikleri topraklardaki insanların bir bölümünü başka bölgelere sürerek
başkaldırmalarının önüne geçerken, bir bölümünü de tarım ve bayındırlık işlerinde
zorla çalıştırdılar.
Cuzco vadisinde yer alan ve İnka İmparatorluğu’nun başkenti olan Cuzco
‘’Güneşin Kutsal Kenti’’olarak bilinirdi. İmparatora Tanrı gözüyle bakılır ve
Güneş’in soyundan geldiğine inanılırdı. İmparatorun, yaşam ve ölüm konusunda tartışılmaz
bir otoritesi vardı.
İnka’larda 10 ailelik gruplar kendilerine bir önder seçer, önderler bir şefin
sorumluluğunda olurdu. Her şefin buyruğunda 5 önder vardı ve bu düzen hepsinin
önderi ve yöneticisi olan İmparatora kadar uzanırdı.
Halk belirli bir yaşama ve çalışma düzenine uymak zorundaydı. Her şey
devletindi. Çocuklar ve yaşlılar dışında herkesten çalışması beklenirdi.
Tembellik ve insan onuruna aykırı davranışlar ağır biçimde cezalandırılırdı.
Halk yoksul değildi;ama malı mülkü de yoktu, özgürlükleriyse sınırlıydı.
Ürettiklerinin belirli bir kısmını İmparatora ve rahiplere vermek zorundaydı.
İnkalar, çatıları tahta kirişler üzerine saman örtülü, altın süslemeli büyük
taş kaleler ve tapınaklar yaptılar. Cuzcu Kalesi’nin duvarları tonlarca ağırlıkta
taşlardan yapılmıştı ve yüksekliği 6 metreyi buluyordu. İspanyollar Cuzco’daki
büyük güneş tapınağını bastıklarında olağan üstü güzellikte altın ve değerli
taşlarla süslü eşyaların yanı sıra üzerinde Güneş tanrısının resminin bulunduğu
kocaman bir altın tabak buldular. Ay tapınağında ise her şey som gümüştendi.
Başkentte yapılan büyük şenliklerde yağmur tanrısına lamalar ve insanlar kurban
edilirdi.
İnkaların evleri kendilerinden önceki uygarlıklar oranla daha küçüktü.
Köylülerin evleri kerpiçten ve saman damlıydı. Eski Mısırlılar gibi İnkalarda
ölülerini mumyalar yada başka yöntemlerle korurlardı.
İnka İmparatorluğu’nun kıyı halkı bakırı döverek kaplar yapar yada eritilmiş
metali, kalıplara dökerek biçimlendirirdi. Kıyının kuzey kesiminde yaşayan halk,
değişik anlatımlı insan başı biçiminde çanak çömlek yapıyordu. İnkalar basit
tezgahlarda çok güzel duvar halıları ve yaygılarda dokurlardı. Pamuklu
dokumaları o kadar inceydi ki, İspanyollar bunları ipek sanmıştı. Kemik ve
bambudan flüt, toprak ve deniz kabuklarından borazan ve tunçtan çanlar yaptılar
..