Günün Kitabı | Sıradışı Yazarlar | Celia Blue Johnson
Kitap Yorum: Meral Baltacı
Nalbantoğlu
Yaratıcı potansiyeli olan, özellikle edebiyat alanında yaratıcı
edimlerde bulunan kişilerin, bunu yaparken içinde bulunmak istediği koşulları
kendi kişiliği ve yaşam tarzına uygun bir hale getirdiğini anlatan kitapların
sayısı gittikçe artıyor. Hep Kitap’ın, Atölye serisinden çıkan “Sıradışı
Yazarlar” da, edebiyatla az ya da çok ilgilenen herkesin aşina olduğu
yazarların yazma ritüellerini inceleyen, araştırmaya dayalı bir kitap.
Yaratıcılığın tamamen ritüellere bağlı olduğunu
söyleyemeyiz bence, bir alanda yaratıcı gücünüz yoksa, ne kadar ritüel uygularsanız
uygulayın, ortaya kayda değer bir ürün çıkmama ihtimali yüksektir. Anlatacak
hikayeniz yoksa, hikayeniz var ama nasıl anlatacağınız konusunda fikriniz
mevcut değilse, Schilller gibi ilham almak için çekmecenizde çürük elma
bulundurup koklamanız ya da Balzac gibi günde kırk fincan kahve içmeniz bir işe
yaramayacaktır. Yaratım süreci başlamış, devam ediyorsa bu kitapta anlatıldığı
gibi, ister Stephen King gibi günde belli bir kelime hedefi koyarsınız, ister
Victor Hugo gibi önce yürüyüş yapıp sonra hava alan bir yerde kendinizi
kapatarak çalışır, ister Proust gibi yatakta uzanarak ve geceleri çalışırsınız.
Gertrude Stein gibi arabanın içinde yazmak, Joseph Heller gibi fikir bulmak
için otobüse binmek, Joyce gibi yazarken beyaz palto giymek, Eudora Welty gibi
yazdıklarınızı kimi yerlerinden kesip daha uygun olduğunu düşündüğünüz yerlere
de iğnelemek de seçenekler arasında.
Belleğin Kış Uykusu’nda geçen “edebiyat bizi
yaşamadığımız, yaşayamadığımız ya da yaşayıp da farkına varmadığımız hayatlar
hediye eder.” Cümlesi ve anlamından hareketle, bu kitabı kısa biyografi
parçaları olarak okuyabilir ve kitapta konu edilen yazarların hayatlarının
lezzetli parçaları olarak keyif alabiliriz. Veya, hayran olduğumuz yazarların
sahici taraflarını görüp, yaratım sürecinde ritüellerinin, ne tür etkileri
olduğuna dair kafa yorabiliriz.