Günün Kitabı | Gökyüzü Ne Çok Yıldız | Ahmet Yıldırım
KİTAP DEĞERLENDİRME YAZARI | SİBEL UNUR ÖZDEMİR
Çocuklar ve gençler için birbirinden güzel masallar, öyküler, romanlar, şiirler yazan Ahmet Yıldırım bu kez de küçürek öykülerle çıkıyor okurlarının karşısına. Kitabın adı “Gökyüzü Ne Çok Yıldız”
Neden küçürek öyküler diye soruyorum kendi kendime. Sonra yıllar önce Kanguru Yayınlarının “Öykü Teknesi” dergisinin eki olarak çıkardığı “Filika” dergisini anımsıyorum. Filika’da sadece küçürek öykülere yer veriliyordu. Hatta ben de bu dergi için birkaç küçürek öykü yazmıştım. Bu türe küçürek öykü dendiği gibi minimal öykü de deniliyor.
Küçürek öyküler tek bir cümleden oluşabileceği gibi yedi yüz kelimeden az olan öykülerden de oluşabiliyor ama üç yüz elli kelimeyi geçmemesi öneriliyor. Burada esas olan öykünün hacmi değil ne anlatmak istediği. Bu öykülerde yer, zaman, mekân yok. Ayrıntıya yer verilmiyor. Az sözcükle çok şey anlatılıyor bir nevi şiir gibi. İmgesel anlatım ve verilmek istenilen duygunun yoğunluğunun okura geçmesi önemli olan…
İlk okuduğumda Ernest Hemingway’in tek cümle, beş kelimeden oluşan küçürek öyküsü beni çok etkilemişti. Öykü şöyleydi:
“Satılık: bebek ayakkabıları, hiç giyilmemiş.”
Ne kadar derin bir öykü değil mi? Tek bir cümle ile neler neler anlatıyor okuruna.
Düşünüyorum da… Zaman hızla akıp gidiyor. Bizler zamana ayak uydurmaya çalışıyoruz. Gün boyunca yapmamamız gereken pek çok şey var. Bu koşuşturmaca içinde kitap okumaya ne kadar zaman ayırabiliyoruz? Çocuklarımız test kitaplarının arasında nefes alamıyor. Bir boşluk bulduklarında soluklanabilecekleri gerçek dünyadan hayal dünyasına kaçabilecekleri küçürek öyküleri okumak kolay ve çok da vakitlerini almayacak kadar kısa. İşte bu noktada yazarımız Ahmet Yıldırım da çağa ayak uydurmuş ve Gökyüzü Ne Çok Yıldız’ı okurları ile buluşturmuş.
Gökyüzü Ne Çok Yıldız’ı okurken edebiyatın zamanın ruhunu yakaladığını gördüm. Yıldırım’ın küçürek öykülerini bir solukta okudum, bitirdim. Gördüm ki yoğun duygular, dolaylı anlatım ve imgelerden yararlanarak kurgulamış öykülerini. Fazlalıklardan arındırarak kaleme almış her birini ve onun yazıya dökmediklerini okurun akıl süzgecinden geçirerek tamamlamasına olanak sağlamış.
Dikkatli okur, okuduğu öykülerde anlamın anlatılan olayda/konuda değil, anlatılmayan/yazılmayan şeyde olduğunu fark edecektir. Nettir minimal öyküler. Öyle tasvirlere, çözümlemeye dayanmayan yapısıyla anın yakalanmasına, anlatılmasına yöneliktir. Öğüt verme, karakter geliştirme, okuyucuyu belli bir noktaya taşıma gibi bir gayreti yoktur. Okurun duygu yoğunluğunu yakalamasını ve o anı hissetmesini, gerçekle yüzleşmesini sağlar.
Gökyüzü Ne Çok Yıldız’ın dilinin sade, akıcı, anlaşılır olmasının yanı sıra yoğun olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Kitapta kırk dokuz adet küçürek öykü yer alıyor. Bu öyküler aşk, sevgi, nefret, ayrılık, yalnızlık, vefasızlık, umut/umutsuzluk gibi çeşitli konularda okurlarına merhaba diyor. Öykülerin hacimleri küçük ama içerikleri büyük. Zaman zaman okurlarını gülümsetirken an geliyor boğazlarını düğüm düğüm edebiliyor. Altmış dört sayfadan oluşan kitabın kapak tasarımı Doğu İlmak, desenleri ise Erhan Özkan tarafından yapılmış.
Kitaptaki öykülerden biri ile tanıştırayım istiyorum sizleri.
“Ararsam bulur muyum kendimi?
Ali ne der. Ayşe darılır mı, eşe dosta ayıp olmaz mı? Aman, eşim kırılmasın!
Söyleyin, söyleyin; siz de söyleyin, çekinmeyin ne olur; siz nasıl isterseniz, ben öyle yaşarım.
Ben bana hasret…”
(Hasret / Sayfa 64)
Baxser “Bize boşu boşuna ayrıntıları anlatmayın, onlara ihtiyacımız yok. Bizim ihtiyacımız olan şaşırtıcılık, konuya hemen girilmesi, kıssadan hissenin hemen çıkarılması, bir şeyin beklenmedik bir an kırılıvermesi ya da onarılmasıdır’’ diyor.
Ferit Edgü “Minimal öykü az ve sıradan sözcüklerden oluşur. Başı ve sonu yoktur. Başı ve sonu okura bırakır. Okurun düş gücüne. Bu açıdan, kışkırtıcıdır. Okuru düşlemeye çağırır. Ve bir adım ötesi, yazmaya. Ve sanatın pek öyle ulaşılamayacak tepelerde olmadığını, evlerde, odalarda, sokaklarda dolaştığını göstermek ve katılımı sağlamak için.’’ diyerek tanımlıyor küçürek öyküyü.
Ahmet Yıldırım ise “Söz Başı” ismini verdiği yazısında duygu ve düşüncelerini “Bir sohbetimizde, küçürek öyküyle beni, Türkçe öğretmeni kızım Neslihan tanıştırdı. Edebiyatın, az sözle çok anlattıkça aradığı güzele yaklaşacağı düşüncesi de, edebiyatın bu yeni türüyle dost olmamı sağladı. Dostluğumuz ilerledikçe ve yazarken çok keyif aldım. Umarım, siz değerli okurlarım da kırk dokuz küçürek öykümden oluşan Gökyüzü Ne Çok Yıldız ile keyifli bir okuma süreci yaşarsınız.” şeklinde ifade ediyor.
Yazarımız Ahmet Yıldırım’ın duygu ve düşüncelerine katılmamak mümkün değil. Şimdi Gökyüzü Ne Çok Yıldız ile tanışma ve keyifli bir edebiyat yolculuğuna çıkma zamanı.
09.11.2022
…