Cevriye Sultan’ın Defterinden | Yılmaz Pirinççi
Aaaahhh. Ahhhh
Ne şairler diz çöktü dizeleriyle önümde.
Dudaklarıma ne gül konduranlar
Ne baharlar düşürdüler gülüşüme de
Kimseye dönüp bakmadım
Sonra ne olduysa oldu işte
Bu yerden bitme
Bu büyücü kılıklı adam var ya bu adam.
Allem etti , kallem etti düştü içime
(Benim de gönlüm yok değildi tabi
Gizli gizli takip ediyordum herifi)
Yanımdaymış gibi her şeyimi bilmesi
Hissetmesi
Yok anam yok büyü var bu işin içinde
Hani kamera takmış olsa ancak o kadar olur.
Tam dalarım, bi yazar. Alır aklımı benden.
Göğsümün çatalına da bi aşık ki
On yedilik kız oluyorum düşünürken.
Ayy bir de endamımı sevmez mi.
Dönüp dönüp bakıyorum aynada
Bu adam benim görmediğim neyi görüyor diye
Diyeceğim
Hiç normal değil.
Allah’tan yakın da değiliz
Başımı belaya koyar bu adam.
Bi çıkıp gelse karşıdaki otobüs durağına.
Hele bir de yağmur yağıyorsa
Yalın ayak koşar gider yapışırım dudaklarına.
Bir laf atarım, şiir yazar.
Bir kızarım küser çocuklar gibi.
Tam bir velet. Kıyamam ki
Alıp yüzünü göğsüme saklayasım gelir
Bir de kurban olduğum demez mi.
Ölürüm demez mi durup durup
Erir gider yüreğimin yağları
Öyleee kek hamuru gibi yumuşacık
Bal badem beklerim.
Arada bir sırnaşır
Ama uzun tutmaz lafı
Cıvıtmaz.
Erkekliğine de söz ettirmez ama.
Öyle de kurum kurum kurulur hani
Diyeceğim dostlar.
Almışım başıma belayı.
Atarım gitmez, satarım para etmez.
Şu şeytanlığı olmasa ahhh.
Tadından yenmez lokum gibi serseri.
Hani çok sevdiğin bir meyve olur da yaramaz ya bünye ye.
Aynı onun gibi.
Ya hep iç çekeceksin
Yada mide ağrısına eyvallah diyeceksin
Gülleri konuşturuyor mübarek
İnsanın yüreğini titreten ne kadar şeytanlık varsa tüylerine ekilmiş sanki
Allah’tan çok yakışıklı biri değil de.
Farkında çirkinliğinin
Ama o dili yokmu o dili
İşte o insanı baştan çıkarmaya yetiyor da artıyor bile
De hadi
Deyin bakalım.
Ben ne edeyim bu baş belasını…
…
Yılmaz Pirinççi
——–