Günün Kitabı | ZAKİR (Felsefi Roman) /Mümtaz’er Türköne
Kitap değerlendirme: Ali İhsan Dilmen
Yayın evi/KDY
Siyasal bilimci akademisyen ve KHK’dan mahkum edilen yazarı kamuoyu daha çok siyasi değerlendirmeye dair yazdığı denemeler, gazetelerde yazdığı siyasi yazılar ve TV programlarında yaptığı yorumlardan tanıyor.
Ülkücü gelenekten gelen yazar yaptığı değerlendirmelerle hep objektifliğini koruma çabası içinde olmuştur.
En azından ben kendisini öyle değerlendiriyorum.
İnsanın ontolojik varoluşunu, hayata karşı anlam arayışını sorgulaması felsefenin ana konusudur.
Nereden geldik, nereye gidiyoruz, niçin? soruları insan için hep önemli olmuştur.
Tanrı, insan ve şeytan arasında var olan ilişkinin içeriği, insanın Tanrı ve şeytan tasavvuru bu sorulara verilen cevaplarla insanın düşünce ve hayal dünyasında anlam bulur.
Bu kitapla yazar bu sorulara cevap aramakta ve kısmen muhafazakârlık üzerinden eleştirilerini de dile getirmektedir.
Kitabın arka kapak yazısından, “Şeytan ortalığı fesada ve kötülüğe boğmasaydı, İbrahim Tanrı’sını arar mıydı? Üstelik Şeytan, Adem’e secde ederek Tanrı’ya şirk koşmayı reddettiği için hep hakiki mü’min olarak kaldı. Şeytan olmasa Tanrı’ya sığınmak kimin aklına gelir?
Dünyadaki en yaygın ve sistematik kötülüğün adı muhafazakârlıktır, çünkü muhafazakârlık insanın en mahrem, en saygın ve en kutsal inanç alanını, sanatı ve edebiyatı siyasi rekabetin ahlaksızca, inançsızca ve ahlaksızca kullandığı sıradan sömürü malzemesine çevirir.
Kindar, ölüm kusan bir Tanrı, her devirde siyasi bir kurgudur. İktidar sahibi bu kurgu üzerinden ilahi bir güce dönüşür, insanlardan ellerine tutuşturduğu kırbaçla kendilerine eziyet etmelerini ister.
Gerçek Tanrı ise bir dozdur ve her zaman sözünün eridir.
Bir çocuğun saflığı, en gerçek ve doğru hakikatiyle…”
Yazar bu kitapla, birçok olayı tersinden, alışılmışın dışından bakmayı denemektedir.