KAYIP | Josef H. Kılçıksız
Yedi ara istasyonla kurulan- zira Aysel yedi kilometre uzaktaki bir mahallede, yerin yedi kat
altında, göğün yedinci katında, ruhunun yedinci katmanında oturuyordu- düşsel telgraf
kardeşliği sayesinde mektuplar bu zoraki ayrılık yılları boyunca da aralıksız devam etti.
xxx
Duvarlara, elektrik direklerine daha tutkalları kurumamış afişler yapıştırılmıştı. “Gülmek devrimci bir eylemdir.” “Ya bağımsız vatan ya ölüm.”, “Güzel günler göreceğiz çocuklar.”, “Yaşamak en büyük direniştir.”, “Umuda kurşun işlemez gülüm”, “Sana kavuşmak gibi çocukça isteklerim oldu, bağışla”, “Seviyorum seni, yaşıyoruz çok şükür der gibi.”, “Kahrolsun
faşizm” gibi şeyler yazılmıştı afişlerde. Bütün bunlar, yangınların ışığıyla aydınlanan gökyüzünün kana boyandığı bir zamanda yazılmış olmalıydı. Yazıları okurken, aralarındaki dar ve derin koyaklardan sular çağlayan düzensiz dağ silsileleri sarsıldı içinde.
xxx
Kurtuluş, ıstırap, telafisi olmayan haksızlık, kefareti ödenmeyen suç, umut ve en çok aşk vardı bu yazılarda. Öyle böyle değil, mersinlerin, zakkumların gölgesinde tecrübe edilmiş direngen aşklardı anlatılan.
xxx
Jandarma aramayı bıraktıktan sonra Yusuf Aysel’i nehrin deli sularında günlerce aramayı sürdürmüştü. Ararken sağa sola sallanıp nefesini tutarak dalgaların tekneye vurmasını beklerdi. Vurunca da bırakırdı nefesini. Günbatımında Aysel’in suyun yüzünde beliren silueti dalganın gürültüsü ile birlikte binlerce küçük parçaya bölünürdü. Metruk binalarda, köprü altlarında, surların orada, buram buram tuz, dışkı, küf ve ter kokan
havada günlerdir aramıştı Aysel’i.
xxx
Öykünün tümü için KirpiEdebiyat
http://www.kirpiedebiyatdergisi.com/kayip-josef-hasek-kilciksiz/