ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Yazarlar ve Kitaplardan Alıntılar

29.07.2019
1.523
A+
A-
Yazarlar ve Kitaplardan Alıntılar

“İnsan, bir kez tarihi,  ruhsuz ve yabancılaştırılmış bir sisteme dönüştürdü mü; bu tarih makinesinin işleyebilmek için ihtiyaç duyduğu şey, insan yaşamının kalıntıları olur.” Andrey  Tarkovski

(Şehir,  Modern Kentin Oluşumu,  Yarın Yayınları, 11. Baskı, 2015, s. 73-74)

*****

İnsanlar, köprü kuracakları yerde duvar ördükleri için yalnız kalırlar.”

Newton

*****

Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız.

Abraham Lincoln

*****

Bir sürü erkek, basarisini ilk karısına borçludur. İkinci karısını da başarısına…

-Jim Backus

*****

Çevrelerine uymak için kendilerini yontanlar,tükenip giderler..

R.HULL

*****

Eğer bütün insanlar doğuştan özgürse, nasıl oluyor da tüm kadınlar köle doğuyor..

M.Astell

*****

“Düşünüyorum da düşüncelerin en güzeli, senin beni düşünüp düşünmediğini düşünürken düşündüğünü düşünmek olsa gerek, diye düşünüyorum.”

Henri Frederic Blanc

*****

Sabahattin Ali’ Nin Romanı-Hıfzı Topuz

Bu dağların bir rakibi varsa rüzgardır

Rüzgar burada tek başına hükümdardır

Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar

Benim artık yalnız sana itimadım var

Etrafımın sözlerine aklım ermedi

Etrafımda bana asla kulak vermedi

Zaman zaman mağlup olsam bile etime

İnsan olmak dokunuyor haysiyetime

Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum

İşte rüzgar şimdi sana sığınıyorum

Rüzgar…!

Sana, yalnız sana sığınıyorum

*****

Nietzche Ağladiğinda..

Tabii acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu.Tabii için korkuyla dolacak,yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir.Büyümek zordur!

Sen bir inek değilsin, ben de geviş getirenlerin havarisi değilim.

Eğer kimse sizi dinlemiyorsa bağırmak en doğal şeydir.

İradenin geriye doğru çalıştırılamayacağı demek, iradenin yetersiz olduğu demek değildir! Tanrıya şükür, Tanrının ölmüş olması demek, var olmanın amacı olmadığını göstermez! Ölümün geliyor olması, yaşamın değerli olmadığı anlamına gelmez..

Yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir..

Artık yaşamınızı kabul etmek ve şu sözleri söyleme cesaretini bulmak zorundasınız:

‘işte seçimimi yaptım!’İnsan ruhu, yaptığı seçimlerle belirlenir.

İnsan dostunu, düşmanından daha zor affediyor..

Siz adam olun da beni izlemeyin, siz siz olun! Yalnızca siz!

*****

PIEDRA IRMAĞI’NIN KIYISINDA

Paulo Coelho

Barajlar gibidir aşk biliyorum. Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki akıntının gücünü artık kimse denetleyemez. Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar; neyi yapabilirim, neyi yapamam, sevdiğim kişiyi yanımda tutabilir miyim, tutamaz mıyım, gibi sorular artık boşunadır…

Aşık olmak, denetimi elinden kaçırmak demektir.

*****

PİRAYE

– Düşünmek ayrı şey duymak ayrı…

– Benimkiler bir bütünü parçaları.

Düşündüğüm gibi duyarım ben..

Karıcığım,

Hasretliğin on ikinci yılı, on ikinci yılı

Gönül ağzına kadar dolu

Sen diyorum, İstanbul geliyor aklıma

İstanbul diyorum sen

Sen şehrim kadar güzelsin

Şehrim senin kadar acılı…

(Nazım Hikmet’in karısı Piraye’ye yazdığı şiir)

*****

Albert Camus / Düşüş

“…Parmaklığın ardında, yargıçların önünde de yalnızsınızdır; karar verirken de; kendin.

” Her özgürlüğün ucunda bir YARGI vadır; işte bu yüzden özgürlüğün yükü çekilmez, çok ağırdır…”

*****

Albert Camus / Düşüş

“…Dul, yetim hakkı için neden bilmem, böyle derler. Oysa ne malın gözü dullar, ne canavar yetimler vardır. Bununla birlikte, bir sanıkta bir parçacık kurbanlık kokusu sezmem, kolları sıvamama yeterdi.

Hem de nasıl! Fırtına gibi!

Yüreğim Cübbemde Atardı…”

*****

“KALP AĞRISI” Halide Edip Adıvar

“Kuzey denizinde büyük balıklar vardır. Bunları tutarlar, diri diri nakletmek için deniz suyu dolu büyük fıçılara koyarlar. Uzun müddet büyük fıçılar içinde kalan balıklara bir nevi sıkıntı, tazeliğini, lezzetini kaybettiren ölüme yakın bir gevşeklikle pörsüten bir hal gelir. Bu vaziyetten kurtarmak için fıçılarda kedi balığı denilen küçük balıklar bulundururlar, bu küçük balıklar o kadar sürekli büyük balıkları rahatsız ederler ki büyük balıklar da daimi tahrik altında taze ve canlı kalırlar.

Hayatta her istediğini elde eden insanlar, bu fıçıdaki balıklar gibi pörsür, hayat tazeliğini kaybeder. Bu küçük balıklar bazı insanların elde edemediği, arzular ve belki de zeyno gibi aşıklara benzerler.”

*****

Maksİm Gorkİ — Ana

– İnsanların nasıl yaşadığını bilmenin ne gereği var? Ben nasıl yaşamak gerektiğini öğrenmek isterim?

– Dünyada hor görülmemiş insan var mıdır? Ben öyle çok aşağılanma gördüm ki artık kızmaktan usandım.

– Aşağılanmaya karşı dursam zaman kaybederim. İşte düşündükçe anladım ki bunların hepsinin kalbi kırılmış! Herkes komşusunun gelip kendisini dövmesinden korkar, bundan dolayı önce o, komşusunu döver. Anladım ki anacığım. YAŞAM BÖYLEDİR.

– Mutluluğu verirlerse reddetmem. Ne var ki ben arkasından koşup istemem ve almam.

– Kirli ellerle ruhuna dokunulduğunu duyma, işkence görmekten daha acı ve korkunçtur..

– İnsan uyuz olunca ne yapar? Yıkanır, banyoya girer, çıkınca temiz elbise giyer, böylece hastalıktan kurtulur değil mi? Hastalık vücutta değil de kalpte ise de o zaman deriyi çıkarmalıdır. Kanayacakmış, zararı yok..Kanasın! Çıkarmalı, güzelce yıkanmalı, sonra temiz temiz giymeli..burası da böyle değil mi? peki ya insan içini nasıl temizlemeli ha?

– İnsanı tutsaklıktan kurtaran yalnızca akıldır.

– Düşünce öyle bit yakalanır gibi yakalanır mı?

– Yaşam bir ata benzemez, insan kamçı ile onu hızlandıramaz.

– Bir kalp şiddetle yanmazsa onda birçok pis yağ birikir.

– Eski dünyayı bütün alemin gözü önünde silkip atmadan önce yerin dibine girmek istemem.

– Her şeye katlanacağım, hepsine dayanacağım. Çünkü içimde hiçbir şeyin ezip yok edemeyeceği bir zevk var ki o da, direnişim ve gücümdür.

– İleriye gitmek isteyen önce kendisiyle savaşmalı. Her şeyi, gerektiğinde duygularını bile feda etmeye razı olmalıdır.

– Herkes vicdanının emrettiği şekilde yaşamalı.

– Ölümü ölümle onarmalıyız. Bunun için insanları diriltmek için ölmek gerek. Binlerce insan ölmeli ki milyonlarcası yerine gelsin. Ölüm zor bir şey değil, pek kolay. Yeter ki ötekiler can bulsun, bellerini doğrultsun.

– Yaşam dalgalı bir deniz gibi bize her yandan çarpar, çarpa çarpa yok eder…

*****

“DİRİLİŞ” Tolstoy

“Her fert az çok iyi; az çok zeki; az çok uyuşuk; az çok yoksa filana iyi filana kötü demek doğru değildir. Bu zeminde insanlar ırmaklara benzer. Su her tarafta birdir; özellikleri aktığı yere ve zaman göre değişir. Bazen parlak, bazen bulanık olur. Bazen ılık, bazen soğuktur. Her insan, üzerinde insanlara özgü bütün niteliklerin tohumlarını taşır. Bazen bu tohumlardan falanı tutar, açılır, serpilir ve diğer bir kısmı olduğu yerde örtülü kalır. Bir halde ki, içimizden biri, bu genel doğa kanununa geçici bir zaman için istisna oluyormuş gibi bir hal ile görünebilir. Prens bu değişikliğe uğramış ve şimdi asıl huyunun genel hükümlerine dönmüş bulunuyordu.”

“Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.”

*****

Yaşamak yerine ya geçmişin dipsiz kuyusunda hak ettiğinden fazla oyalanıyoruz, ya da gelecek kaygısıyla olayı dramatize etmeyi çok iyi biliyoruz. Hâlbuki tarih, geçmişi geleceğine ayna tutarak elinde bulunan zamanı en doğru şekilde değerlendirenlerin zaferini yazar..

Satranç Zamani Durdur

*****

O kitapları demek istiyorum, onların birini bile bir günde okuyamaz insan.”

“Onca sayfa okunur mu hiç ya? Özetlerine baktım.” Bunları söylerken kucağındaki iPad’i işaret ediyordu.

O zaman hayatı, aşkı, ölümü, felsefeyi, edebiyatı 140 karakterlik tweet’lerle ifade eden bir kuşakla konuştuğumu daha derinden kavradım. Aramızdaki uçurum kapanmayacak cinstendi.

#Mete Erpegin Yarida Sonen Sigarasi

*****

Ah insanlar!

Her şeyi bulup
kendini bulamayanlar…
Diğerini “sarı açtı” diye
ayıplayan çiçek,
Farklı öttü diye ötekine
yasak koyan kuş var mıdır?
Derisinden, dilinden ötürü
öldürülüyor insanlar.
Ah insanlar!
Her şeyi bulup
kendini bulamayanlar..


Charles Bukowski

 *****

Önemli olan insanın inançları değil,

bu inançların onu nasıl biri haline getirdiğidir.

— Walter Benjamin

*****

Rahibenin bekareti: Başka türlü yaşayan kadınların yüzüne nasıl da cezalandırıcı gözlerle bakar! Bu gözlerde ne kadar çok intikam isteği vardır!

— Friedrich Nietzsche- Tan Kızıllığı

*****

“Herkesi öldürüyoruz, sevgili dostum.

Kimini kurşunlarla, kimini sözlerle,

kimini yaptıklarımızla ve

kimini de şimdiye kadar yapmadıklarımızla..”

 [Dostoyevski]

*****

“Zeus, öteki kötülüklerden de fazlasıyla eziyet çeken insanın, yaşamını kestirip atmamasını, hep yeni eziyetler çekmesini istemişti. Bunun için insanlara umudu verdi: Aslında kötülüklerin en kötüsüdür umut, çünkü insanın çektiği eziyeti uzatır.”

— Friedrich Nietzsche

*****

Oga‐ Lalla Sioux kabilesinin bilge adamının sözleri:

“Ben körüm ve bu dünyaya ait hiçbir şey göremiyorum; fakat Yüce Varlıktan gelen ışık, kalbimi aydınlatır ve görmemi sağlar, çünkü kalbin gözü (Çante İşta) her şeyi görür. Kalp, tam ortasında Büyük Ruh’un (Vakan Tanka) var olduğu bir sığınaktır. Her şeyi gören ve O’nu görmemizi sağlayan işte Büyük Ruhun bu gözüdür. Kalp katılaştığında Büyük Ruh göremez olur ve eğer böyle bir cehalet içinde ölürseniz, ru‐ hunuz Büyük Ruh’a dönemez. Büyük Ruh’un var olduğu Kalbin Merkezini bilmek için arınmış ve iyi olmak ve Büyük Ruh’un öğrettiği üzere yaşamak gerekir. Evren bu anlamda arınmış bir insanın Kalbinin Kesesinde (Çante Ognaka) bulunmaktadır.”

*****

 Franz Kafka – Dava

“Bir insan, insan olur da nasıl suçlu olabilir? Biz bu dünyada, birimiz ötekimiz gibi hep insan değil miyiz? “

*****

Josephine Hart – Ölesiye

“İçimizde bir ülke vardır, bir ruh coğrafyası; yaşadığımız sürece bunun sınırlarını arar dururuz. Şanslı olup da bu ülkeyi bulabilenler, taşların üstünden akan su gibi rahatça kayarak iniş çıkışlara yayılır, yuvalarını bulmuş olurlar. Kimileri doğdukları yerde bulurlar bu ülkeyi, kimileri bir kıyı kasabasında susuzluktan kavrulduktan sonra çölde yüreklerinin tazelendiğini görürler. Yemyeşil tepeler arasında doğdukları halde ancak kentin yoğun, civcivli yalnızlığı içinde rahat edenler de vardır. Kimileri için bu arayış, bir başka insanın izini sürmektir; bir çocuk ya da ana, bir dede ya da kardeş, bir sevgili, bir eş, bir düşman…”

*****

Ece Temelkuran – Muz Sesleri

“Her ilişkinin gizli bir mezarlığı vardır. Eğer iki kişiden biri bu mezarlığı yalnız ziyaret etmeye başlamışsa pek yakında o mezarlık, ilişkinin de ebedi istiratgahı olacak demektir”

*****

Can Dündar – Nereye

“20. Yüzyıl insan denilen vahşi kavmin, yaşadığı gezegene ve birbirine zulmettiği yüzyıl olarak geçecek tarihe…”

*****

Haşmet Babaoğlu – Rüyalarını Ver Bana

“Bazen bizim aşk dediğimiz ilişkiler; birinin hekim, ötekinin hasta, birinin şaman ötekinin cin çarpmış olduğu tuhaf karşılaşmalardır. Kim demiş hasta gelinip iyileşerek çıkılan yerler sadece hastanelerdir diye…”

*****

Jan Dost – Mirname

“Her adam ve insan kalbini hakiki aşkın ateşinin üstüne vermedikçe, o ebediyete kadar yüreği kirli bir şekilde kalacaktı.”

*****

 Susanna Tamaro – Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

“İnsan yetmişine varınca kaderin hayattaki rolünü daha iyi anlıyor”

*****

Cezmi Ersöz – Bana Türkçe Bir Ekmek Ver

“Bütün duygularımız evsiz barksız ve kimsesiz kalmış çocuklar gibi, aynı odada koyun koyuna yatıyor… Aşk korkusunu yenmek için kuşkunun omzuna başını dayamış; öfke, ısınmak için köleliğin bacaklarının arasına koymuş ellerini… Sevgi, kaybolmamak için nefretin elinden tutmuş, sıcacık…”

*****

Zülfü Livaneli – Kardeşimin Hikayesi

“Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir, dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar, öldürür ötekini. Aynı anda çıkıp sönen bir şimşeğe benzer. Geceleyin saklar safakta zapt edilecek kaleyi, çünkü dayanacak güç yoktur karşısında”

*****

Amin Maalouf – Yüzüncü Ad Baldassare’nin Yolculuğu

“Gözleri olanlara dünyada görülecek hiç bir şey olmadığını söylemek zordur. Ne var ki gerçek bu inanın bana. Dünyayı tanımak için dinlemek yeter, yolculuklarda görünenler bir aldatmacadır yalnızca. Gölgelerin peşinde başka gölgeler. Yollar ve ülkeler, önceden bilmediğimiz hiçbir şey öğretemez bize; gecenin dinginliğinde kendi içimizde dinleyebileceklerimizden başka hiçbir şey?”

*****

Ali Şeriati – Öze Dönüş

“Afrikalı yerlilerin elbiseleri yoktur. Emperyalistler normal yollarla onların zevklerini değiştiremezler; dolayısıyla yerli halk kendi bez parçalarını üzerilerinden çıkarıp ithal malı kumaş ve bezleri örtünmezler. Öyleyse oraya önce kilise gitmeli ve onları Tanrı’nın ve İncil’in dinine inandırarak hidayete erdirmeli! Bu durumda namus ve haya kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenen Afrikalılar mecburen kalmalı ve elbise giymeli! Bütün bu çabalar, Longshair ile Manchester Mencusat ürünlerinin Afrika’ya girişine uygun bir zemin hazırlayabilmek için sarfedilmiştir.”

*****

Jostein Gaarder – Sofie’nin Dünyası

“Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çeken bir ülke birine bu soruyu sorarsak cevap “yemek” olacak. Donmakta olan birine aynı soruyu sorarsak cevap “sıcak” olacaktır. Kendini yalnız ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka “diğer insanlarla beraber olmak” olacaktır. Ama bütün bu  ihtiyaçlar giderildikten sonra, bütün insanların ihtiyacı olan bir şey var mıdır hala ? Filozoflar buna evet diye cevap verirler. Onlara göre insan sadece ekmekle yaşayamazlar. Tabi ki bütün insanlar yemek yemelidir. Ayrıca sevilmeye ve ilgi görmeye ihtiyaçları vardır. Ama bütün insanların ihtiyacı olan bir şey daha vardır: Kim olduğumuzu ve neden yaşadığımızı bilmek.”

*****

“Adalet dediğiniz, güçlü olanın menfaatinden başka bir şey değildir. Yani güçlü olan adaletin ne olduğunu belirler ve güçlü olup sosyal düzeni belirleyen bu kişiler genelde toplumun çıkarını düşünen insanlar değildir.”

Savaşçı, D. CÜCELOĞLU

*****

Ne adaletsiz bir dünya,
Kimi günahları ile yükseliyor,
Kimi iyilikleri ile kaybediyor.
William Shakespeare

*****

Zorbalar ve katiller hep vardır, bir süre için yenilmez görünebilirler.
Ama sonunda daima yenilirler. Bunu düşünün, daima.!
Gandhi

*****

İnsan dünyanın en çelişkili varlığıdır. Bir yandan umutsuz.
Bezgin düşüncelere sahipken, diğer yandan umutlu, sevgi dolu düşünceleri de beraberinde taşır. 

— MARIA ESTHER VALIENTE

*****

Zaten kül olmuş birini, ateşle korkutamazsınız.

Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,
Ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini,
Ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz,
“İşte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.!!”
Charles Bukowski

*****

Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü her insan ölecek yaşta. Geç kalmayasın!
Şems i Tebrizi —

*****

Beden ruhu taşıdığı için değil, sürekli dünleri bugünlere taşıdığı için yaşlanır..
Majisyen Kontejyan —

*****

“Düşünüyorum öyle ise varım” oldukça makul.

Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar. Düşünen bir adamı düşlüyorum. Düşündüğümü bildiğim için ben varım.

Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü…

Bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşlediğim bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek ben ise bir düş oluyorum.”

Pusulu Kıtalar Atlası

*****

“Eskiden her insan hakkında, hiçbir esasa dayanmadan, sırf mukavemet edilmez bir hissin, bir peşin hükmün tesiriyle nasıl: “Bu beni anlamaz!” demişsem, bu sefer bu kadın için, gene hiçbir esasa dayanmadan, fakat o yanılmaz ilk hisse tabi olarak: “İşte bu beni anlar!” diyordum…”

Kürk Mantolu Madonna dan Sabahattin Ali

*****

“şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum.” dedi. “bu eksiklik sana değil, bana ait…bende inanmak noksanmış… beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığı zannediyormuşum… bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar…. ama şimdi inanıyorum… sen beni inandırdın. seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum… seni istiyorum…içimde müthiş bir arzu var… bir iyi olsam!”

Sabahattin Ali-Kürk Mantolu Madonna’dan

*****

Yüzüklerin Efendisi Bilbo Baggins doğum günü konuşmasından:

İçinizden en az yarısını, arzuladığımın yarısı kadar bile tanımıyorum; ve yarınızdan azını hak ettiğinizin ancak yarısı kadar sevebiliyorum.

İnsanın kendine ait olan tek şeyi yaralarıdır. Dizlerinin yarası, gönlünün yarası, ömrünün yarası… Büyüdükçe kendileriyle büyür, kimselerin göremeyeceği yerlerde saklanır. görünür yerlerindeyse yaraları, yıllar geçse de sorduğunuz da şöyle derler; bu yara, uzun hikaye..
Mehmet Deveci

*****

Eğer çile çekiyorsan, sebebi sensin.
Eğer mutluysan sebebi sensin.
Senden başka hiç kimse sorumlu değil, sadece sen sorumlusun.
Sen, kendi kendinin cenneti ya da cehennemisin.
Osho

*****

“Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli.Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden ölmeli….
Şems-i Tebrizi

*****

Günler gitgide kısalıyor, yağmurlar başlamak üzre.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Niye böyle geç kaldın?
Soframda yeşil biber, tuz, ekmek.
Testimde sana sakladığım şarabı içtim yarıya kadar bir başıma seni bekleyerek.
Niye böyle geç kaldın?
Fakat işte ballı meyveler dallarında olgun, diri duruyor.
Koparılmadan düşeceklerdi toprağa biraz daha gecikseydin eğer..
Nazım Hikmet

*****

Konuşabilmek” ile “konuşmayı bilmek” arasında büyük bir fark vardır.
Mesela çoğu insan ikincisini bilmez.
Cemal Süreya —

*****

Beni anlayacağı gün gelip çattığı zaman, korkarım ki iş işten geçmiş olacak. Tecrübeden sonraki idrâk, evvelkinden çok daha pahalıdır.
Peyami Safa —

*****

Unutma her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün..
Hz. Mevlana —

*****

Edep, aklın tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.
Şems-i Tebrizi —

*****

Geleceği merak etme, nasıl olsa gelecek.
Ama geçecek olanı iyi düşün, çünkü aklından silinmeyecek
Balzac —

*****

Usta be!
Barış ne zaman gelir?
Mesela kaç kundaklık bebe ölse yeter?
Kaç yıldız düşse saçlarına annelerin
Bir özgürlük eder?
Vatan kaç kez sağolsa;
Savaş bir kez ölür?
Cahit Coşkun

*****

Deri değiştirmeyen yılan ölür..
Tıpkı düşünce değiştirmesine engel olunan kafalar gibi…
Nietzsche —

*****

Can durağını arıyorsan ey can ! Bil ki can da sensin durak da…Bir lokma ekmekse peşinden koştuğun, elbette ekmek de sensin… Eğer akıl erdirebiliyorsan bu sözün sırrına, bil ki her ne arıyorsan, o sensin…
Mevlana. —

*****

ETİKETLER: ,
Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.