2114 Soma Madeninde bir Başbakan | Selamet Bağcı
Gelecekten bir küçük öykü…
Bir asır geçmiş. Biz yok olmuşuz. Soma maden ocakları birer teknoloji harikası olmuş. İşçiler takım elbiseler içinde pırıl pırıl. Madene inen yollar ışıl ışıl. Tam çıkış yerinde rengarenk, mis gibi çiçekler. Bir zamanlar buralarda yüzlerce işçinin öldüğüne inanmak zor. Değişmeyen bazı şeyler de var elbette. İşte burada olduğu gibi halen açılışları siyasiler yapıyor. Soma madenine ek bir bina açılıyor. Uzay merkezi gibi… Her yer bembeyaz. Yine üşenmemiş başbakan ve eşi törene gelmiş. Protokol için harika bir ziyafet sofrası hazırlanmış. Nostaljik mehter takımı başbakanın peşinden ayrılmıyor mu ne? Her yerde beraberler. 2114 için çok sıkıcı. Sahnede çocuk korosu var. Bence mehter takımından daha eğlenceliler. Minicik çocuklar hep bir ağızdan; “Dönüp baktım maziye” şarkısını söylüyor. Kapıdaki kırmızı beyaz elbiseli bekçi çaktırmadan çocuklara eşlik ediyor.
Hah işte, gümüş tepsi içinde parmak bilgisayar da geldi.
Şu anda başbakan törene binaen sembolik bir patlatma yapacak. Gerçek değil, canlandırma tabii. Parmak bilgisayarın kırmızı düğmesine basıyormuş gibi yapacak ama basmayacak.
Herkes çok mutlu… Sendika başkanı ile patronun kanka olduğu söylentileri hâlâ devam ediyor.
Bommmmm!
Ama bu patlama sembolik değil! Düpedüz gerçek.
Allahım göz gözü görmüyor. Her taraf zifiri karanlık! Kulağıma şu taraftan sesler geliyor. Bağırmak istiyorum ama fısıldamam bile mümkün değil. Ama bu başbakanın sesi…
Neredeyim?
Efendim patlama sırasında savrulduk.
Pis terörist!
Ama ben terörist değilim ki.
Çabuk belindeki kemeri bana ver.
Bütün enerji kaynaklarım o kemerde çıkarırsam komaya girerim.
Salak! Benim yedek kemersiz kalmam tehlikeli. Vermezsen gizli servise seni terörist olarak yakalatma emri veririm.
Geride kalan çocukları kurtarmamız gerek…
Niye bu kadar sıcak?
Çünkü o müthiş bombalar arka arkaya patlattınız. Yeryüzünde derin yarıklar açıldı. Yörüngeden bile çıkmış olabiliriz.
Sen nasıl yanıma yaklaşabildin?
Protokol masasına servis yapan garsonlardan biriydim. Çocuklar sizin sevdiğiniz şarkıları söylüyorlardı hatırladınız mı?
Hayır salak!
Hani eşiniz duygusal gözyaşları döküyordu. Maden ocağının dinamitleme bölümünü açacaktınız. Yalandan dinamit patlatacaktınız.
Hah hatırladım. O anda içimde delice bir istek kabardı. Bastıkça da basasım geldi.
Ve bom bom! Yine bindiğiniz dalı kestiniz diyeceğim, ama bu kez bütün orman alev alev.
Şimdi beni kurtarmak zorundasın!
Niye?
Çünkü ben başbakanım.
Sayın başbakan bakın lav katmanları nasıl hızla yaklaşıyor.
Yaşasııın! Seçilmiş bir kul olduğumu biliyordum.
Seçilmiş mi?
Kıyameti başlatmak bana nasip oldu.
Ne?
Cennetin kapısı nerede?
——–