Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Zeryâ ca | Aynur Başkaya Karasu

11.06.2020
7.311
A+
A-
Zeryâ ca | Aynur Başkaya Karasu

Bir tablonun sol üst çeyreği

sesler
ve filler el çizimi

el çizimi
sülfür kokan tüm rüyalar

her sabah
ya da bir öğleden sonra
altı yanan kor gibi en derin kuyulara açarken güzelliği son karanfillerin
elleri ceplerinde gölgelerin dizlerine eziliyor kokusu kan ve utanç
boyunları..

kar altında kumlar
kum altında gümüş iğneli çam’lar
birileri yer bulamazken hayallerini koymak için birileri yaprağını döküyor
aklımın çanağına..

uzak evlerin saman dan çatısı altında
bir kuraklığı şikayet edercesine sırtımda yüzü yanmış gelincik tarlaları
üzüm karası öfkesini esneyen karıncalar
ve şiiri dudaklarıma taşıyan bir el
alt yazılı bir fragman gibi oturup izliyorum gördüğüm tüm evlerin göbek deliğinden ötesini görmeyen anahtarların sesini
ağzı çamurlu duvarcı kuşların uçmadan önce pencerelere son bakışını
alacalı kurbağaların suya düşüş sesini
anlayacağınız
kulağıma yardığım her söz uzağı ıskalayan bir boşluğa sızıyor
bir solucan oyuğuna açılıyor geçmek istediğim tüm köprüler..

irkiliyor ilk’lerim

bir gece yarısı
yürürken beni toprağın kanı gibi dudaklarınız
kartal kanadında bir şiir
taş yatağında şafağın buharına demlenen dilin bilmediği dudak
boğulan bir sesin büyüsü
sızıntısı kapağından kavanoza iki damla
aklımdaki akıntıya binlerce rüya çizen kırmızı kumların minyâtür mührü
ölümlerin küçük olduğu yerde
babamın ince kollarıyla hayata uzattığı bir ısrâf’tım belki de
belki de bir avuç tuz..

ah, bir ben
bir beden gibi bir ben

ah, şehri-misk
kekik ten kuleleri mavi göğsüne batan İstanbul
avuçlarına yanan martılar
beni damlıyor..

yağmurda bir yüz zamanı
sonsuza dek oturum izni biten iki yaprak gibi çevirdikçe gözlerimi
kırık taşlar üzerine serpiştirilmiş kabukları zirvede dağlara
deşiliyor cesâreti bir sonraki acıya
kendi zehrine sıkışmış bir böcek gibi düşüyor
bir tablonun sol üst çeyreği
çıplak odalara..

.. ve hâlâ,
endişeli bir şekilde hayranım, size..

zeryâ ca..

310520 04.02 İSTANBUL 💙

Aynur Başkaya Karasu
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.