ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Günün Hikayesi | Giresun’da bir Hayata Dokunmak | Aydın Ayhan

11.06.2020
1.174
A+
A-
Günün Hikayesi | Giresun’da bir Hayata Dokunmak | Aydın Ayhan

Yıl 1973, Giresun Atatürk Orta Okulunda Almanca öğretmeniydim. Orta 3.sınıfta iki amca oğlu vardı. Yan yana otururlardı. Birisi çok uslu, diğeri tam tersi, oldukça yaramazdı. Ben her zaman olduğu gibi yapılan yaramazlıkları hep şakaya vurdurur, güler geçerdim.

Babaları ayni yerde çalışırlar, toptancılık yaparlardı. Zaman zaman oradan alış veriş yapar, çaylarını içer, sohbet ederdim.

Mağaza dedelerine aitti. Çok büyük bir mağaza idi. Mağazanın en arkasında dedelerinin büyükçe bir bürosu vardı. Oraya da davet üzerine birkaç kere girmiş, dedelerini de tanımış, çaylarını içmiştim.

Dedeleri hayli yaşlı olmasına rağmen, dimdik duran, çatık çehreli, Topal Osman Ağanın fedailerinden olan birisiydi. Duvarlar bayraklar, Atatürk, Osman Ağa ve diğer fedailerin silahlı fotoğraflarıyla doluydu.

Ama Türk bayrağının hemen altında bir İstiklâl Madalyası asılıydı.

O büroya her girişimde orada gene kendi yaşlarında, gene çatık çehreli İstiklâl Madalyalı kişilere rastlardım. Muhabbetleri, vatan sevgisi, eski arkadaşları, Atatürk, Osman Ağa ve Kurtuluş Savaşları üzerine olurdu.

Bir gün sınıfta o iki amca oğlundan yaramaz olanını göremeyince, diğerine ”Nerede?” olduğunu sordum.

“Artık okula gelmeyeceğini, okulu bıraktığını, bir öğretmenin mağazalarına gidip, onun yaramazlığını dedelerine şikâyet ettiğini, dedelerinin de ona okulu bıraktırdığını” söyledi.

Teneffüs aralarında öğretmenler odasında diğer arkadaşlarla görüştüm. Onlar da doğruladılar. Ve çocuğun artık okula gelmeyeceğini, söylediler.

Orta üçüncü sınıfa gelmiş, okulun bitmesine birkaç ay kalmış, bir öğrencinin okula yollanmamasını kabul edemezdim.

Öğleden sonra okul bitince, doğru mağazalarına gittim. Çocuk da oralarda idi. Hemen babasına sordum; biraz da çaresizlik içinde: “Hocam, biz şikâyete tahammül edemeyiz. Zaten bize burada, bu işler için adam lazım. Onun için artık yollamıyoruz. Baktım uzaktan çocuk bize bakıyor, gözleriyle adeta yalvarıyordu.

Durumu bildiğim için doğru büroya yöneldim. İçeri girip selam bile vermeden, oradaki diğer misafirlerin yanında doğrudan dedeye; çocuğun okulunun bitmesine birkaç ay kala okuldan neden alındığını, sordum.

Dede ayağa kalktı, bana yer göstererek; “Hocam, önce buyurun bir çay için.” dedi.

Ben oturmadan; “Eğer çocuğu okula yollamazsanız, ben sizin çayınızı içmem.” dedim. Birden odada bulunanların hepsinin yüzleri değişti, buz gibi oldular. Çaylarını içmemek onlar için akıl almaz bir hakaretti.

Ben devam ettim; “Bu çocuğu okula yollamamak, vatana ihanettir.” Bu söz daha korkunç bir hakaretti onlar için.

“Vatana ihanet”

Giresun’da bundan daha büyük bir hakaret olamazdı.

Dede; “Hocam, söz.! Yarın okula gelecek ve devam edecek.!”

Ben: “Tamam, şimdi sizin çayınızı içerim.” dedim ve masanın önündeki yere oturdum. Buzlar çözülmüştü.

Çocuk birkaç ay sonra ortaokulu bitirdi. Liseye gitti. Onu da bitirdi.

Kara Harp Okulu’na girdiğini duydum. Bir ara babası, çocuğunun annesine; “Anne, benim okumama sebep olan Almanca öğretmenimdir.” dediğini anlattı. Evlerinde herkes bana dua ediyorlarmış.

Giresun’dan ayrıldıktan sonra onlardan bir daha haber alamadım.

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.