ZAİDE | Nevriye Cura Gir
Yazarın Kaleminden Kitaptan Alıntı
Yemekler hazırlanmış, kuzinedeki tuğlaların üzerinde sıcacıktı. Sofra kurulunca:
-Zayde ablaa!
-N’oldu Zinep!
-Sofra kondu ekmek yiicez, hadi gel! Zaide:
-Tamam, sobaya odun atayım kaçmasın, geliyorum! diyerek hoplaya zıplaya alt kata indi. İçeriye girdiğinde Fikriye çorbayı bakır tepsiye, kuru fasulyeyi bakır sahana, pilavı da bir başka tepside sofraya koymuş, herkes sofranın etrafına oturmuştu. İçeri girer girmez babası:
“Zaide, turşu getir, yoğurt da koy!” dedi.
Zaide ağaç fıçıdan koca bir tabak fasulye turşusu çıkardı ve akşamdan mayalanmış, bakır tenceredeki taze yoğurttan toprak tası doldurup sofraya getirdi. Sofrada bir bacağı sığacak kadar boş olan bir yere oturdu. Herkes aynı tepsiden, sahandan yedi. Yemekten sonra da Bedriye sofrayı topladı, bulaşıkları yıkadı.
Pencerenin önünde oturan Âlim Hoca, Fikret’e dönerek:
“Ardiyeden tütün dizisini alıp dama (ahıra) koydunuz mu?” diye sordu.
“Koyduk baba” deyince:
“Pek ısla (çok güzel) o zaman yatın artık, yarın sabah erken kalkın.” dedi.
O gece Âlim Hoca ve erkekler oturma odasında, Bacı Gızı da kızlarla birlikte üst katta; Zaide’nin odasında yatıp uyudu.
Zaide, sabah ezanı sesiyle uyandı. Ateş sönmüş, oda buz gibi olmuştu. Kalkıp akşamdan kalan odunları sobaya doldurdu ve çırayla tutuşturdu. Uyumakta olan Bedriye ve Zeynep’in üstünden atladı, perdeyi açınca her yerin karlarla kaplandığını gördü. Belli ki gece kar yağmıştı. Pencereden hayran hayran dışarıya bakarken içinden:
“Dün akşam hava ne kadar da soğuktu, dondurucu ayaz…
Sayfa 11
…