Yoksul Bir Tendi Ruhum Saraylarında | Selahattin Yetgin
Bir yangın nöbetiydi aşk
Ahir zaman hıçkırığı
Sensizlik tanımsız bir cinnet
Cesedimin yerde sürüklenişi
Ne çok beklemişim oysa seni
Ne zemberekler kırmışım yüreğimde
Şimdi gidiyorsun vakitsiz bir elvedayla
Dönüp ardına bakmadan
Gözlerimdeki yaşa aldırmadan
Oysa
Mağrur bir korkuydu varlığın
Yüreğimdeki isyandı seni bekleten
Her gece kendime kapanışlarımdı sevda
Bahar dallarıydın şiirlerimde
Yakamdaki prangalı tutunuştun hep
Yoksul bir tendi ruhum saraylarında
Kaç şafak söktü bilir misin yokluğunda!
Nicedir paslı bir demir var şuramda
Hangi ateş yakar biçare ruhumu
Gözlerindeki mayısta sevmiştim seni
Unutuluşun gülleriyle donattın çehremi
Gelip soyunsan da karanlığımda
Her gece çığlıklarla sarsan da beni
Hiçbir yorgan ısıtmaz üşüyen tenimi
Unutulmuşum insansız caddelerde
Cehennemin cennetim olmaz
At helalliğinden de beni
Yıllardır kendi kulemde
Yüreğime buyruk yaşadım aşkı
Özgür kulaçlar attım sarı denizlerde
Her kelime küle dönüştü kalemimde
Başka bir dünyaydı sana sevdam
Ellerimle söndürdüm bütün ateşleri
Sev dedin sevdim
Gel dedin geldim
Özlemin pınarlarından sevdayı içtim
Şimdi gidiyorsun
Umarsız bakışlarında hüzzam ayaz
Gözlerinde aşina bir vazgeçmişlik
Anladım ki;
Yorgun bir gün artığıymış aşk
Gidişinin ardından mevsimler hicaz
Bütün ayrılıkları ateşe verdim
Yırtıp denizlere attığım mektuptur artık
Yüreğinde yolculuğa çıkmak
Selahattin Yetgin
..