Yine yalnız | Yılmaz Pirinççi
Hüznün kızıl gölgesi öpüyor şimdi dağ yamaçlarını.
Kavalını azık torbasına gizlemiş koyunların zillerinde köye dönüyor çoban.
Özlemler hep nemli bir ıslaklıkla düşüyor gözlerime
Ve hep apansız yoruluyor adımlarım.
Kırık türküler arasında isimsiz bir besteyim şimdi.
Yine hep yalnız…
Ve yine hep bir başımlayım
Seninle yürürdüm eskiden.
Belki asırlar kadar zaman geçti üstünden bilmiyorum.
Güneş böyle kan kırmızı ağlamazdı o vakitler.
Menekşeler böyle ayrılık kokmazdı
Üstelik böyle sessizde olmazdı geceleri.
Yüreğimin sana delirmesinden düşünmeye fırsat olmazdı.
Şimdi çıldırmış bir sessizlik var her şeyde
Susmuş her şey.
Her şey seni soruyor.
Dilini bilmediğim şarkılar bile hasrete vuruyor saatleri.
Bu hiç adil değil oysa
Çöl beklemez yağmuru mesela bilirim
Senede üç gün bile olsa bir rahmet düşer yinede
Yani üç gün bile olsa ıslanır kumlar
Su yanar
Yanar kavuşmanın ateşinde vuslat
Ay bile öper güneşin alnından gün doğumunda.
Sen hangi rahmetin duasına gizlendin.
Hangi el değmemiş kitabeler de tılsımın.
Bu kan emici sensizliğe kaç ömür vermem gerek.
Sustum bak.
Konuşamıyorum.
Bana ses vermen gerek.
Yılmaz Pirinççi