Dolar 34,2650
Euro 37,6203
Altın 2.884,22
BİST 9.044,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 31 °C
Açık

Yaşar Kemal’in Topraklarında Gezinti | Hatice Altunay

29.05.2019
1.272
A+
A-
Yaşar Kemal’in Topraklarında Gezinti | Hatice Altunay

Yaşar Kemal’in güç verdiği Çukurova topraklarında gezinti…

Yaşar Kemal’in izlerinin olduğu toprakları gezecektik. Biz ağır canlarız biraz. Osmaniye Belediyesinin tahsis ettiği araç vaktinde niye gelmez derken, sabah on dediğimiz saat neredeyse on ikiye yaklaşıyordu.

   Nihayet beklenen araç geldi. Çardak köyünden Helin Çenet, Kübele Çenet ile vedalaştıktan sonra mekandan ayrıldık. Bendeniz, Vatandaş Ahmet(Ahmet Demir) Kamer Ulaş Çiçek ile Zübeyir Koçyiğit’in özel aracındaydık. Gezi uzun sürerse biz, yola gidecek olanlar Zübeyir Beyin aracını tercih etmiştik.

    Zübeyir Bey Çardak’tan çıktıktan sonra bize yolları ve Yaşar Kemal’in izlerini anlatıyordu. İlkin yolumuza çıkan Kırmıtlı’yı (Rum köyünü) tanıttı. Rum geleneklerinin izlerinin olduğundan da söz etti.

    Bizim için anlatıcı ve iyi araç süren biriydi o. Değirmenocağı (Tekirli)göçmen köyünü geçtik. Çalışkanlıklarını dillendirdi göçmenlerin. Evlerin sıvası, kiremitlerle örtülmesi göçmenlerin bilgisiyle olmuş, köye modern yenilikler getirmişti çalışkan göçmenler.

    Sakarcalık (Yörük köyü) Yörüklerin yerleştiği oba köyü. Yeşilliğin yol boyu sürdüğü köyde yola yakın ortalık yerindeki minarenin tepesinde(daha önceleri de var olan) leylek yuvası hepimizi gülümsetmişti. Minarenin uç noktasına çer çöpten yuvasını yapan Leylek yuvasındaydı, bize göre alışılmışın dışında ona göre gayet sıradan bir hayat sürüyordu.

   Hamite/Hemite köyünden geçiyorduk. Zübeyir Koçyiğit bize Yaşar Kemal’in Teneke adlı kitabını bu topraklarda yazdığının altını çiziyordu. Benim Yaşar Kemal ile tanıştığım ilk kitaptır Teneke.

Ceyhan ırmağının suladığı topraklarda pamuk tarlaları, ırgatlık, ağalık dönemi yalnızca romanlarda, yazılan öykülerde kalmıştı. Görüldüğü üzere verimli topraklar, mısır, ayçiçeği ile bezeliydi. Bölgede hayvancılık önde gelen geçim kaynağı olduğu için mısır daha işlevli bir bitkiydi bölge için.

Hamite Parktan içeri girdik. Yaşar Kemal müzesini gezdik.Yaşar Kemal’in anılarını okuduk,yaşantı izlerine dokunduk.Fotoğraflarına bakarak “Hey gidi günler hey!..”nidaları içimizden yükseldi.Van’dan çıkılan hazin yolculuk,kıskançlık vs belki de Yaşar Kemal’i yazarak yaşamaya itti.Yazarlık bence,olağanüstü yaşantı izlerin dolgusu.Neden her insan yazamaz…Anı defterine birkaç cümlecik yazdım.Yazının kalıcılığına inandığım için.Gezimizi hızlıca tamamladık,Yaşar Kemal anıtında toplu fotoğraf çekildi.Ceyhan ırmağın bol yeşilliği içinde otlayan alaca inekler,dallarını suya veren salkım söğütler,bin bir çeşit ağaçların yeşil tonları içinde suya aşık hallerinde hoşnutluk sezdik.

   Hemite köyünde Yaşar Kemal’in köy evini ziyaret ettik. Kapıdan girişte aşılı dutgillerden mor ekşimsi meyveden yedik ellerimizi boyadık Birileri yaşıyordu evde..Traktöre bağlanan araç ve gereçler vardı.Tavuklar,paçalı tavuklar,civcivler…Hayat yeşeriyordu burada… Eski Rumlardan kalma taş evin eklemesiz köşesinde fotoğraf çekildik. Biraz daha yukarı çıkıldı. Hemite kalesine çıkacağımızı umuyorduk.

     Âşık Seyfi Metin’in evine çıkıldı. Hoş geldiniz nidaları içinde kalender eşi köylü çekingenliği içinde bizi karşıladı. Seyfi Metin evinde ağırladı bizi. Köşk ve üzerindeki dokumlar muhteşemdi. Çok kalamayacağımız için çoğunluk köşke itibar etmedi. Başımızın üstünde sarkan küçük lezzetli beyaz dutları yedik. Buz gibi ayranlarımızı içtik. Öylesine iyi geldi ki ayran ikincisini de devirdim. Tüm susuzluğumuz gitmişti. Biz dinlenirken tepeye doğru Yaşar Kemal’in anlattığı meşhur çakırdikeniyle tanıştı yazarlarımız. Büyük bir heyecanla çakırdikeni bitkisini bize tanıttılar. Ben ne çok çekmiştim o dikenden. Dikenleşmeden hep köklerinden söktüm tarlamızın kenarlarında ne kadar varsa… Öyle bir diken ki varlığını hissettirir kendisini göremezsiniz.

    Âşık Seyfi Metin bize gençlik maceralarını, eşiyle olan katışıksız öyküsünü anlattı öykünün şiirini okudu, uzayıp giden şiirine karşılık vermeyen, cezaevinden yazdığı mektuplara cevap veremeyen eşinden söz ederken hepimiz gülüştük. “İşte gerçek sevgi!”diyenlerdendik. Köy insanı konuksever, sofrasını açar, yarım ekmeğini bölüşür, bir lokmasını paylaşır… Anadolu insanın sıcaklığı yüreğime dokundu. Sağ olsunlar. Bir içilen kahvenin kırk yıl hatırı varsa, bir tas ayranın anılası yılları sonsuzdur.

   Hemite Kalesini karşıdan görüp geçtik hava sıcaktı ekipte kale gezecek derman da yok.

     Karatepe’ye(Çakıcılar) Hitit Dönemi uygarlıkları Karatepe Arslantaş Müzesi ve bir öykünün dirilişi… Müzeye geldik. Halet Çambel Hanım’ın buradaki izleri, arkeolji çalışmaları, Karatepe adeta Halet Çambel Hanım’ın köyü.* Üzerinde emek verdiği çalışma alanı. Onun büstünün olduğu yerde fotoğraf çekindik. Yalnızca arkeoloji alanında değil, Karatepe’ye önderlik etmiş bir insan olarak da tanıtıldı bize. Onun önderliğinde Karatepe Kilimleri kooperatifi kurulmuş. Nail Çakırhan ile güçlerini birleştirerek güzel işler başarmışlar. Buraları gezmesem bu bilgilerin farkında olamayacaktım.

     Zübeyir Bey dönemin acımasız koşullarında Halet Çambel’nin Karatepe’yi dünyaya tanıttığından söz etti. Kadın başına zamanın eşkıyalarıyla nasıl savaştığından, buralarda yine onlar tarafından korunduğundan. İnsan isterse denecek bir öykü yatıyordu burada.

    Prof Ahmet Ünal ve sayın İbrahim Çenet’in bölge hakkındaki bilgilerinin aktarımı eşliğinde müzenin üst kısmını gezebildim bir de yeraltına doğru inişi varmış. Bir grup yazar arkadaşlarımızla biz tepe de kaldık dinlendik. Aslan başlarında fotoğraf karesine gülümsedik. Taşlara kazınmış hayvan figürlerine hayran kalmıştım. O devirlerde muhteşem bir sanat eseriydi bunlar.

     Karatepe Kilimleri kooperatifinde soluklandık çay içtik, önceden getirdiğimiz atıştırmalıklarımızı yedik. İbrahim Çenet kilimler hakkında bilgi verdi kökboyasından elde edilen doğal renklerden sözetti. Burada dokunan kilimler sipariş üzerine alıcı buluyordu. Kilim tezgâhlarını gezdim. İçerideki dokunan kilimlerin motiflerine hayran kalmıştım. Fotoğraf karelerine aldım canlı renklerle dokunmuş kilimleri. Kasta bala Antik kentine, kalesine gidemedim. Vedalaştım İbrahim Çenet, kalan yazar arkadaşlarımla vedalaştım.

     Zübeyir Bey sağ olsun bendenizi Osmaniye otogarına bıraktı kırk beş dakika bekleyecektim.   Kamer Bey bilet baktı onun aracı geç saatte kalkacağı için onu evine konuk aldı. Vedalaştım her ikisiyle de…

Yeni arkadaşlarım, dostlarım ile çıkınım dolu ayrılıyordum Osmaniye’den. Başka ne zaman kısmet olurdu Ceyhan ırmağının suladığı bu toprakları yeniden görmek… Kim bilir…

                                                                                     Hatice Altunay

      *Halet Çambel Ceyhan nehri kıyısında yer alan çift dilli yazıtı ve onlarca kabartmaları ile tanınan M.Ö 7. Yüzyıla tarihlenen Karatepe Arslantaş(Azatiwataya)Kalesinin kazısına genç bir arkeoloj olarak katılmıştır. 1950’li yılların başlangıcında Osmaniye ilinde Kadirli’ye yakın olan Karatepe antik Hitit şehrindeki yeni bulgularla mesleğini taçlandırır. Alman prof Helmuth Theodor Bossert’in öğrencisi olarak başladığı Karatepe Arslantaş projesine katılır ve ileride Hitit Dilinin araştırılmasında çok önemli katkısı olan arkeolog olma unvanını kazanır.         

            20 Haziran 2017                  

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.