Yaşam Egzersizi Yaparken | Aziz Kemal Hızıroğlu
Yeni Dönem Kültür ve Sanat Dergisi’nin 8.sayısında yayınlanan Şiir, şair Aziz Kemal Hızıroğlu’a ithafen….
(Ayna terlemeleri)
Konuşacaksın bazen
Dökeceksin içindekini
Sonra derin bir nefes alacak
Ağlayacaksın günü gelende
Bazen evren ıssızlığında içten yanmalı
Kimi zaman hıçkıra hıçkıra..
‘Ben insanım’ diyeceksin
Gölge edenlerin baskısı varsa üzerinde
Bırakacaksın onları hafiflikleriyle
İnsan insan değilse, gölgesi ne ola ki
Taşımayacaksın kendi gölgenden başkasını
Sen, aynada gördüğünü tanımıyorsan
Bir yalan kişiyle yetineceksin
Onun söylediklerine itibar ettikçe
Dürüstlüğe yenileceksin
Ey aynadaki ! Sığınma ah vah’lara
Yükleme hatanı çocukluğuna
Gönül göçleri yaşasan da
Acılardan sevdayı, sevdadan umudu yakala
Kendine sürme kurşunu
Gönlünde bunca sevgi taşırken
Gözyaşın asılı kalsın kirpiklerinde
Çıktıkça sokaklara, yollara…
-II-
(sokak terlemeleri) .
Kanadını onar öyle çık
Sorgu sual etme kendine
Rüzgara selam ver, uçuşan yaprağa
El salla börtü böceğe, çiçeğe, insana
İki uçlu bir bavuldur
Önünde sonunda hayat
Çekip götürürüz gideceği son noktaya
Sonra öylece bırakırız
Bize sadece onur kalır
Sokak çocuklarına bıraktığımız el
Bir de rüzgar gülleri…O kadar…
-III-
(yanlış dost terlemeleri)
Hani özgürlük her şeyindi senin
Mevsimler öldüğünde, insanlar vurulduğunda
Birlikte olacaktık, yan yana
Ölürsek omuz omuza ölecektik
Elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi
Küstün kapandın korkularına
Nasıl yüzleşeceksin kendinle
Uykusuz gecelerinde katliam kokarken şehir…
Merhaba demeden gidiyorsun
Kopan dallarda acıyan yüreğimiz kaldı
Şehirler yandı kül oldu
Quo vadis? Dönüp bakmadan geriye…
Çocukluğunu almak için gelecekler bir gün
Tarihini götürecekler
Beni arayacaksın, bütün vurulmuş dostlarını
Onur vaktin kalmadığını anlayacaksın
Faşizmin postalları yürüyüp geçerken içinden…
-IV-
(ses terlemeleri)
soğuk mevsimlerde bir vakit
pusulanırken çocukluğun
hatıra defterlerin tanık olacak
bir de buğulu cama yazdığın ‘merhaba’
kirlenmelere ilk başkaldırındır o selam
gece terlemelerinde aradığın umut
bulutlara asılı tuttuğun çığlığındır
içinde geleceği arayan ressam
yanmış insan kokusu duyacaksın
dünyanın bütün sokaklarında
çaresizliği unutup inadına su olacaksın
bağıra bağıra akacaksın
karamsar mevsimlerde bir vakit
cama yazdığın ‘merhaba’ ile
yerkürenin dost arayan ezilenlerine
ilk sesi sunacaksın
sen dene, belki yenilirsin, olsun
bu yolda insan olacaksın
-V-
(toprak terlemeleri)
yaşam fısıldamaksa toprağa
‘bekle’ de ona, ‘yapacak işlerim var daha’
umutlarını yüklenip sırtına
yola çık güzele omuz olmaya
toprağın hünerlerine selam bırak
insana, ceylana, çimene, çiçeğe
ışıltı ara, sevda ara, eksikse tamamla
ormanla kardeş ol, mütevazı dağlarla
göçmen kuşların kanadına
heybeni bırak, onlar bilir götürecekleri yeri
yok olmadan insan, usulca müdahale et
doğanın ressamı görür her şeyi
ucu yanık mektuplara üzülür toprak
anaların feryadına ağlar
geçmişten gelen lekeleri inceler
bağrına alırken kendi eşitliğini bozar
sadece onuruyla gelene saygı duyar…
Bektaş Çağdaş
*Qua vadis ? : (Latince) Nereye gidiyorsun?