SORGU SUAL | Josef Hasek Kılçıksız
Buralarda yoksunluğun ruhu derin olur Nora
Deniz kıpırtısız olur güz kıyımında
Uyuyan sularına boğdurulan şehirleri hep töhmet altında.
Polis çevirme yapıyor sokağın başında
“Seni görmeyeli yalnızlığın, hüznün adam etmiş seni” diyorlar
Kimlik soruyorlar
Sende unutmuşum hüviyetimi.
Temize çekilmemiş pişmanlıklar
Şiir müsveddeleri buluyorlar çantamda
Açık parantezler buluyorlar
Birinden ötekine geçerken yağmaladığım hayatlar Nora.
Arama yapıyorlar-soğuk bekar odasında- duvarı ısıtan resmin
“Neredensin?” diyorlar
Bir soyağacı çiziyorum onlara kirpiklerinle.
İpuçları buluyorlar
Kuyulara inerken uzun
Yukarı çekerken kısa.
İpek dokunurken aynaya izlerini bırakmış kesikler içinde
Boşlukta asılı harfler sırlarını yılların
Saklamış namluyu duvarın kuytusu
Yılgın gölgenin biri erincin düzüne sermiş yürek sızılarını.
Tırnak arasına gizlenmiş kanı keşke yıkasaydım Nora
Gitmeden uyandırsaydın uyuklayan bir sızının rüyasından
Yüzümde iki uzak çukuru bir ses tanısaydım
Doldursaydı anlam boşluğunu
Çerçiler gelselerdi sonra, silselerdi parmak izlerimizi
Dağılanlarımızı toplasalardı
Gıcırdayan rezelerini zamanın.
Burada olsaydın
Başını dizlerime koyardın
Derdin ki, “üşüyorum”, sarardım Nora
Derdim ki, “düşüyorum”, tutardın ellerimden.
Uzağın atlarını sordular, rençberin sessiz bilgisi dahilinde çatlayan
Ünlemlerle yüklü, zamanın devrilen kağnılarını
Anlayacağın uzun sürdü, yağmurun ölüm üzerine konuşmaları
“Gidin!” dedim
“Bütün gölgeler gittiler aynalarıyla, siz de gidin!
Uyumuştur artık bütün ölüler.”
Korkularımla yüzüstü bırakmadığın için teşekkür ederim Nora
Bu seninle bir konuşma şekliydi
Anla!