Haftanın Kitabı | Sirte Kıyısı | Meral Baltacı Nalbantoğlu
“Bu dünyada her şey iki kez ölür, ilk kez kendi işlevi içinde, ikinci kez gösterge olarak: ilk kez nelere hizmet ediyorsa onların içinde, ikinci kez bizden istemeyi sürdürdüğü şeylerin içinde.”
İşte böyle örtük anlamlarla dolu bir roman Sirte Kıyısı. Öyle ki; okurken aşırı bir çabam oldu anlamak için sürekli olarak. Onun için de akıvermedi kitap. Savaşa savaşa okudum. Evet, kimi anlamlara ulaştım ama hep şüphelendim: başka bir şey daha var mı görmediğim, hissetmediğim, anlamadığım, anlamlandıramadığım. Bir yanıyla zevkli bir yanıyla zihin yorucu bir metin. Ama çok güçlü bir metin. Meydan okuyor okuyucuya. En çok Fowles‘ın “Büyücü” sünü okurken böyle hissettim, bunu Ulysses okumamış biri olarak söylüyorum tabii.
Hikaye, vahşi ve ilkel insanların yaşadığı düşman Farghestan ülkesi ile denizden sınır olan Sirte‘ye gözlemcilik görevi ile giden Orsenna’lı Aldo‘nun düşmanla ilk karşılaşmasına kadar olan süreci ve sonrasında savaş ilanının insanlar üzerindeki etkilerini anlatıyor. İlginç olan, yıllardır Orsenna‘da hüküm süren barış dönemi, düşmansızlık nedeniyle adeta insanların üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareketsiz ve ruhsuz yaşamaları. Savaş ihtimali, bu ihtimali canlı tutan şeytani düşünceler halka yaşadıklarını hissettiriyor.
Burada karakter sayısı sınırlaması olduğu için alt izleklere girmek mümkün değil. Şu kadarını söyleyeyim. Hepsi ilginç.
Julien Gracq, olayları, katakterleri, özellikle de mekanları ve mekanların insan üstündeki etkilerini öyle detaylı ve çok boyutlu anlatmış ki, anlatılan her şey algınıza hücum ediyormuş, devasa boyutlara ulaşmış da zihninizi kaplamış gibi hissediyorsunuz. Ya da ben böyle hissettim.
Akım olarak gerçeküstücülük akımına uygun bir romanmış ve dünyada “beş önemli dadaist romandan biri” imiş.
Julien Gracq, büyük bir yaratıcı bence, sıradışı ve ince çalışan, sözcüklerle ve olgularla büyük bir metni oluşturmak için fevkalade bir iş çıkarmış biri. Fakat yine söylüyorum: bence zor bir yazar. 1991 yılında da bu kitaba verilen Goncourt Ödülünü reddetmiş. Fransa’da verilen en önemli edebiyat ödülünü yani. Değişik bir kafa işte.