Sevebilseydin Eğer | Gülsüm Coşkun
Rüzgârın fısıltısını dinleyecektim
Sarhoş bir geceden uyanarak
Bir Londra şafağına
Yağmur çiseleyecekti
Oysa tüm şehir uyanacaktı
Düşler uykusunda
Hall Road’dan uçuşacaktı serçeler
Gelebilseydin eğer
Ayazında savrulacaktım gökyüzünün
Kokunu dağıtacaktım evrene
Ak bir mendile işlenmiş masumiyeti mi?
Yan yana duran kumrular gibi
Serecektim gözlerine
Darmadağın savrulmayacaktı Lawanta
Koklayabilseydin eğer…
Uyanacaktım her sabah
Yeniden yaşama sevinciyle
Güller açacaktı gönül bahçemde
Her mevsim bahara dönüşecekti
Şiirleşecekti mısralar aşkla
Sevebilseydin eğer…
Kaç hikaye yazacaktım aşka dair
Kaç şiir kaç mısra
Yarım kalmayacaktı böyle
Uzun bir hayatın öyküsü
Görebilseydin eğer…
Gözlerin menekşe mavisini andıracaktı
Bakışların zümrüt yeşilini
Ay hardal sarısı doğacaktı her akşam
Mevsimler yalnızca sen kokacaktı
Sevebilseydin eğer..
Begonvil saracaktı günü
Beyaz zambaklar açacaktı
Pembe bir bulut gökyüzünden
Yüreğime uçacaktı
Özgür bir güvercin gibi
Dokunabilseydin eğer..
Gamzesine düşecektim
Dudağındaki busenin
Gülüşüne vurulacaktım
Ay doğacaktı ilk akşamdan
Mavi bir düş kucaklayacaktı beni
Sevebilseydin eğer…
Asi bir zamana bırakacaktım
Bütün arzularımı sessizce
Ruhumu okşayacaktı gülüşün
Saçlarıma yıldızlar dökülecekti
Görebilseydin eğer…
Dudağımda zemzem sunacaktım dudağına
Şafağın o eşsiz serinliğinde
Kekik kokacaktı alaca bahar
Yorgun düşecektim sarılmaktan
Sevebilseydin eğer…
Ve aşk bir buse tadında mucizeye dönüşecekti
Bütün vakitleri erteleyecektim
Gün sana doğacaktı yalnızca
Ve ben asırlarca sevecektim
Sevebilseydin eğer…
Lavanta kokulu şafaklar getirecektim
Ömürlük aşklar
Dağılacaktı bütün evrene
Saks mavisi bir bahar
Sevebilseydin eğer…
..