Sen de Gitme Triyandafilis
Ayla Kutlu, Türkiye edebiyatında 1990’larda yerini alan kadın edebiyatının öncülerindendir. Eserlerinde, öznel psikolojik olayları anlatırken ülkemizdeki tarihsel ve toplumsal gelişmeleri aktarmıştır. Ayla Kutlu, 1990 yılında Sen de Gitme Triyandafilis adlı eseriyle Sait Faik Hikaye Ödülü’nü almıştır. Kitap, düşsel güzelliklerle kurulmuş dokuz öyküyü içeriyor. Değişik bir doğa ve binbir parçadan oluşan kültür mozayiğinin bireşimiyle oluşan bir çevrede; renkli, duyarlılıklarla ve masalsı coşkularla dolu bir Türkçeyle çoğunlukla kadınları konu alan öykülerini sunuyor Ayla Kutlu. Sen de Gitme Triyandafilis, gönüller çelen, duygulandıran, gönendiren ve öte yandan gizli bir kaynak olarak yürüyüp giden hüznüyle, doyulmaz tatlar veren bir kitap. Elinize almanız yeterli, sonrasında Kutlu’nun kadınları -ki onlar dışlanmışlıklarına karşın yaşama tutunmayı başarmışlardır – sizi zaten bırakmayacak.
Kitabın ilk öyküsü olan Sen de Gitme Triyandafilis, yazarına (Tunç Başaran ve Macit Koper ile birlikte) ‘En İyi Senaryo’da Altın Koza Ödülü getirdiği gibi, Sen de Gitme adıyla çekilen film, 1996 Altın Portakal ve Altın Koza Film Şenlikleri’nde görülmemiş bir başarı kazanarak, toplam 14 ödülü taşıma ayrıcalığını elde etti.
Kitabın Künyesi
Sen De Gitme Triyandafilis
Yazar: Ayla Kutlu
Yayınevi: Bilgi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 215 sayfa
Baskı Tarihi: 2000
Sen de Gitme Filmi Hakkında
Sen de Gitme Triandafilis, yönetmenliğini Tunç Başaran’ın yaptığı bir sinema filmidir.
Filmin konusu
Film 1930’ların Fransız işgalindeki Antakya’sında geçiyor. Ayla Kutlu’nun Sen de Gitme Triandilifisadlı romanından senaryolaştırılan film, Rum kızı Triandifilis’in bakıcısı ve en yakın dostu Sultan’la olan sevgi ilişkisi üzerinde gelişiyor. Akıl yaşı 7 olan Triandifilis güzel bir genç kızdır. Zaten trajik olan hayatı Antakya’daki Fransız birliğinde görevli er Pierre’e aşık olmasıyla alt üst olur. Ancak bir süre sonra Pierre ülkesine döner. Triandifilis aşkının peşinden bir bilinmeze sürüklenir.
Sen de Gitme Triandafilis
Yönetmen:Tunç Başaran
Yapımcı: Jale Başaran
Senaryo yazarı:
Tunç Başaran
Macit Koper
Ayla Kutlu
Oyuncular:
Olivia Bonamy
Işık Yenersu
Meriç Başaran
Cezmi Baskın
Görüntü yönetmeni: Colin Mounier
Film müzikleri: Yalçın Tura
Yapım yılı, ülkesi: 1995, Türkiye
Yapım şirketi:Magnum Film
Süre: 103 dk.
Dil: Türkçe
Tür: Savaş, aşk, psikoloji
“Ayla Kutlu’nun akıl yaşı çocuğa, yürek ve ruh yaşı yetişkine, beden yaşı ise güzel bir kadına yakın duran Triyandafilis’in hikâyesini anlattığı, acı ve bir o kadar nahif öyküsü ‘Sen de Gitme Trayadafilis’ beyazperdenin ardından tiyatro sahnesinde de can buldu. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda arzı endam eyleyen ‘Sen de Gitme Trayandafilis’i oyunlaştıranlar; Serhat Nalbantoğlu, Seyfettin Babat ve Pınar Uysal. Nalbantoğlu rejisiyle sahnelenen oyunun başlıca rollerinde Zeynep Yasa, Fatma Öney, Ahmet Türkoğlu, Levent Şenbay, Gül Gökçe ve Yavuz Sepetçi var.
7 yaşında bir çocuğun zekâsına sahip 15 yaşındaki güzel, saf ve haşarı Triyandafilis, tipik bir ‘yüklü drahoma’ evliliğinin örneği durumundaki Teodora ve Antuvan’ın dört çocuğundan ikincisidir. Triyandafilis’in yaşamında bakıcı Sultan’ın bambaşka bir yeri vardır. Hiç çocuğu olmayan Sultan’ın kızı gibi sevdiği Triyandafilis ile arasında anne-kız, abla-kardeş, arkadaş-dost ilişkisi vardır. Ve günün birinde Triyandafilis’in kapısını aşk çalar. Ne var ki 1930’lar Hatay’ında hüküm süren savaşın ne temiz aşklara ne de savunmasız ve masum insanlara acıması söz konusudur.
Ayla Kutlu’nun ‘Sen de Gitme Triyandafilis’e, büyük tutkuyla aktardığı Hatay’ın havası, doğası, kokusu ve renklerini, sahneye, tiyatro sanatının olanakları bağlamında, aktarmak mümkün değilken; böylesine betimlemelerle yüklü bir öyküyü oyunlaştırma ısrarını öncelikle biz anlayabilmiş değiliz. Bu ısrara bir de öykünün dili, yapısı ve vuruculuğunun ister istemez sürekli bir anlatıcı, ki oyunda bu öykünün sonundaki Eren, üzerinden aktarılması da eklenince… Sahnede, bizim gibi tiyatro tadı arayanlar için hafif çapta bir hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor.
Baba figürü arkaya itilmiş
‘Sen de Gitme Triyandafilis’te öncelikle Sultan ve Triyandafilis arasındaki ilişkinin gücü ve yoğunluğu ağırlıklı bir yer tutuyor. Triyandafilis’in yaşamına giren erkekler; Pierre, Rıfat ve Eren ile yaşadıkları/yaşayamadıkları da bu ilişkinin ardından geliyor. Uyarlamada ve rejide bu ilişkilerin gereğince sahnede var edildiği görülüyor. Ancak Triyandafilis’in babası ile olan ilişkisinin yeteri kadar sahneye aktarılmadığı ortada. Çoğu kez acımasız bir aile reisi olmakla birlikte kızının suratına her baktığında ‘annesinin yüzünü gören’ Antuvan, öyküde kızını kucaklayıp yağmur gibi gözyaşı dökerken; sahne üzerinde nedense bir kez dahi kızı ile göz göze gelmiyor.
“Üniforma giymenin bir daha dönmemek demek” olduğunu bilen ve yaşayan Triyandafilis’in çoğu kez hayatının akışını değiştiren üç üniformalı Pierre, Rıfat, Eren bir yerde tek bir adamı ya da tüm savaşların öncelikli kurbanı ‘asker’i temsil ediyor. Bu bağlamda sıkı bir savaş karşıtı içeriği olan ‘Sen de Gitme Triyandafilis’in bu yanının da istenilen çarpıcılıkta sahnede can bulduğunu söylemek güç.
Zeynep Yasa’nın Triyandafilis’te elinden geleni yapmakla birlikte yer yer abartılı bir oyunculuğun izlerinden kurtulamadığı oyunda ziyadesiyle seçkince bir Sultan portresi çizen Fatma Öney de kimileyin silik kalıyor. Levent Şenbay’ın Anlatıcı/Eren’de nispeten iyi bir grafik yakaladığı ‘Sen de Gitme Triyandafilis’te; sert, acımasız ve otoriter kişiliğinin kucağında kızına olan derin sevgisini içine gömmek durumunda kalan Antuvan’da ise Yavuz Sepetçi’nin ölçülü bir oyunculuk tutturduğu görülüyor.
Mekân atlamalarının asansörler aracılığıyla iyi çözümlendiği -lâkin asansörler pek bir gürültülü- dekor tasarımında Işın Mumcu, dönemin atmosferini iyi yakalamış. Aynı şeyi ikinci perdede Nesim’e giydirilen kazağı saymazsak -oldu olacak sweatshirt giyseydi- kostüm tasarımını gerçekleştiren Gülümser Erigür için de söylemek mümkün. Işık tasarımında oyuncuların yüzüne o denli ışık patlatmayı yeğleyen Seyhun Ayaş’ın ise ışık tasarımının pek iç açıcı olduğu söylenemez.
‘Sen de Gitme Triyandafilis’, tiyatroya uyarlanabilecek öykü ve roman var, uyarlanamayacak ya da uyarlansa da başarısız olma ihtimali hayli yüksek roman ve öykü de var gerçeğini bir kez daha gündeme getiren bir yapım.
ŞEHNAZ PAK, 27/01/2004 Tarihli Radikal Gazetesi
Ayla Kutlu’nun Hayatı
Ayla Kutlu, 14 Ağustos 1938 günü Antakya’da dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu ve tek kızı olarak dünyaya geldi. Babası cumhuriyetin ilk kuşak öğretmenlerinden Selahattin Kutlu, annesi Sabriye Kutlu idi.
İlk ve orta öğrenimini İskenderun’da tamamladıktan sonra lise öğrenimi için Gaziantep’e gitti. Liseyi bitirdikten sonra İçişleri Bakanlığı’ndan burs alarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudu, 1960 yılında mezun oldu. Mezuniyetin ardından İçişleri Bakanlığı’nda zorunlu hizmet nedeniyle görev yaptı. Personel eğitimi, metod ve organizasyon gibi çeşitli uzmanlık alanlarında çalıştı. Yazar, 1964 yılında evlendi, 1965 yılında bir oğlu dünyaya geldi.
Ayla Kutlu, yazarlığa 35 yaşında iken başladı. İlk hikâye ve yazıları Özgür İnsan dergisinde Aygen Berel adıyla yayımlandı. İlk romanı Kaçış’ı 1977’de tamamladı. 1980’de 20 yıllık hizmet süresi dolduktan sonra kamudaki görevinden ayrıldı, tamamen yazarlığa yöneldi ve ardı ardına romanlar yayımladı. Romanlarındaki karakterleri toplumsal ve tarihi gelişmelerle içiçe anlattı.
1985 yılında Bir Göçmen Kuştu O adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazanan Ayla Kutlu, artık eşinden ayrılmış, yaşamını sanata endekslemiştir. Bu romanında bir Osmanlı aydının yaşam öyküsünü daha çok kadınlara yansıyan bölümüyle anlattı. Bir Göçmen Kuştu O romanının devamı niteliğindeki Emir Bey’in Kızları romanını 1999 yılında yayımladı.
1990 yılında Sen de Gitme Triyandafilis adlı eseriyle Sait Faik Hikaye Ödülü’nü aldı. Bu hikâye senaryolaştırılmış , yazara En İyi Senaryo dalında Altın Koza ödülünü getirmiş; Sen de Gitme adıyla film yapılmış, 1996’da Altın Portakal ve Altın Koza Film Şenliklerinde topam 14 ödül toplayarak büyük bir başarı kazanmıştır. Hoşçakal Umut ve Solgun Sarı Bir Gül yazarın filme çekilen diğer eserlerindendir.
Ayla Kutlu, 1990’larda çocuk kitaplarına yöneldi ve yirmiye yakın çocuk kitabı yazdı. Aynı dönemde, kadın sorunlarına eğilen eserler verdi. Kadın sorunlarını açıkça ortayan koyan eserlerinden Kadın Destanı adlı manzumesini klasik destan yapısı ve koşuk biçiminde kaleme aldı. Bu eser, Gılgamış Destanı ‘na bir gönderme idi; Kutlu, Kadın Destanı’nda kadının mitolojik çağlardaki hikâyesini bugünkü hikâyesine bağlamıştı.
1992 yılında Türkistan’da resmi bir görevde bulundu, 1995’te Kadın Kurultayında üye olarak bulundu.
1995 yılında yazdığı Mekruh Kadınlar, Yunus Nadi Roman Armağanı’na değer bulundu.
Ayla Kutlu, hayatının ilk 22 yılını Zaman da Eskir adlı yapıtında anlatmıştır. Yaşamını Ankara’da profesyonel yazar olarak sürdürmektedir.
Kitapları
* 2006 – Zaman da Eskir (anı)
* 2000 – Minik Sultan Beceriksiz Paylanço (çocuk kitabı)
* 2000 – Minik Sultan İle Deniz Kızı (çocuk kitabı)
* 1999 – Emir Bey’in Kızları (roman)
* 1999 – İkizlerin Sırrı (çocuk kitabı)
* 1999 – Yıldız Yavrusu (çocuk kitabı)
* 1999 – Merhaba Sevgi (çocuk kitabı)
* 1999 – Artık Çok Oldunuz (çocuk kitabı)
* 1999 – Başı Kuşlu Çocuk (çocuk kitabı)
* 1995 – Mekruh Kadınlar Mezarlığı (hikâye)
* 1994 – Kadın Destanı (roman)
* 1994 – Sen de Gitme Triandafilis (film) (hikâye)
* 1987 – Hoşçakal Umut (roman)
* 1985 – Bir Göçmen Kuştu O (roman)
* 1984 – Hüsnüyusuf Güzellemesi (hikâye)
* 1983 – Tutsaklar (roman)
* 1983 – Cadı Ağacı (roman)
* 1980 – Islak Güneş (roman)
* 1977 – Kaçış (roman)
(Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Ayla_Kutlu)