Sen benim Şarkımsın | İsmail Çifçi
İki katlı bir otobüsünde,
Yaşlı bir adam ayakta…
Hüzünlü bakışları ile bakarken insanlara,
‘’Sen benim aşkımsın biliyorum?’’
Şarkısını söylüyor.
Herkes birden konuşmayı kesiyor.
Susuyor, susuyor…
Hüzün doluyor.
Otobüsün her bir yanını,
Ve bir duygu seli kaplıyor.
Aniden büyüleniyor bütün insanlar.
Şarkının o gizemli sözlerine,
Kaç yürek sevdalanmış?
Kaç ayrılıklar yaşanmış?
Çile yüklü ,gam yüklülerde.
Kaç aşk közlenmiş,
Kim bilir?
Yanarda yanar yürekler.
Sönmüş közler alevlenir.
Zamanlı zamansız…
Göz yaşları süzülür o an.
‘’Aman kimseler görmesin!’’
diye saklanır göz yaşları.
Yaşlı adam gururlu…
Önemi yok bakışların ne dediği,
Önemi yok bütün yaşanmışlıkların,
Gücüne gidiyor yaşlı adamın.
Içe dönük mutlulukları yaşanılması gerek.
Bir de içinde kalan yaşanmamışlıkların ağırlığı var.
Otobüs gidiyor…
Şu belirsiz yollarda sür-git bir yaşam…
Ve de zaman bitiyor.
Zaman içinde zamansız bir yarış..
Adam, zamana karşı direniyor.
Ne çaredir ki son demlerinde yaşamın..
Son durakta düşten uyanır gibi irkiliyor.
Oysa, o şarkısı çalıyor hala…
’Sen benim aşkımsın, biliyorum…’