Şato | Meral Baltacı Nalbantoğlu
| Kafka
Antbirlik Kitap Kulübü’nde son okuduğumuz kitap Şato oldu. İş arkadaşınla kitaplar hakkında konuşmanın çok ayrıcalıklı bir durum olduğunu, bu şansı yakalamanın zor olduğunu tekrarlayarak başlayayım.
Kafka 20. yüzyıl edebiyatında büyük yer etmiş, “Kafkaesk” ya da “Kafkavari” (Sebep sonuç ilişkilerinin bildik halinin dışına çıktığı, her an her türlü tuhaflığın herkesin başına gelebileceği, kimsenin bunu sorgulamayacağı karanlık, tehdit edici, korkutucu gerçeküstü durum) terimini kazandıracak kadar kendine özgü tarzı olan bir yazar. Genellikle yabancılaşma, saçmalık, varoluşsal kaygılar temalarını islemiş. Nabokov, Marquez, Borges ondan etkilenen isimlerden birkaçı.
“Şato” tarafından kadastrocu olarak görevlendirilen K. adlı kahramanın, Şato’ya ulaşmaya çalışırken yaşadığı saçmalık derecesinde tuhaf zorluklar anlatılıyor romanda. K.’nın geçmeye çalıştığı bürokrasinin komiklik derecesindeki engelleri gerçeküstü bir kasaba atmosferi ve karakterleri eşliğinde okurda kalıcı bir etki bırakıyor. Metnin içinde ilerlerken tuhaflık ve tuhaflığın giderek normalleşmesi Kafkaesk atmosfer deneyimini yaşamanıza neden oluyor.
Şu dünyada sadece 41 yaşayan Kafka, çok güvendiği dostu Max Brod’a sonunu yazamadığı bu kitabı ve diğer bazı kitaplarını yakmasını vasiyet etmiş. O da bu vasiyete uymamış. Uysa, insanlık Kafka’yı tanımayacak, edebiyatta yolları çatallanan bahçe öyküleri ya da büyülü gerçekçilik romanlarının önü açılmayacaktı. Iyi ki böyle sağduyulu bir dosta sahipmiş Kafka.