SANKİ | Mehtap Emre
Gece ıssız,
içim kurak,
uyku hep özlenen,
kavuşulmayan kaçak sevgili
yine
de sızıyorum
yaşam denen alışkanlıktan
akışkanlıktan(!)
yapışıyorum yerçekimli b/yatağa
kentler dolusu çamaşır
oluyorum
yıkandıkça kiri içine akan.
cenaze yıkayıcılarına benziyor dünya
ve yıkandıkça yıkandıkça
duyargaları koparılmış
kara bir böceğe dönüşüyorum
debelenmeler kâr
etmiyor
her dönüşte sırtımı yere getiren tiran
tıkıyor damarlarını hayatın
ne kıpırdayabiliyorum
gitmek için uzaklara
ne de sarsılmadan
durabiliyorum ayakta
pergel fena halde paslı
kaçmak istedikçe
kendime çarpıyorum
illegal buhranımı saklamakta zorlanıyorum
her yer aynadan duvar
büyük, küçük,çarpık, çatlak,kırık,yamru yumru
adım başı kimlik sorgulaması
tanrıların gazabı olmalı bu
yerkürenin
yırtıklarını bi dikebilsem
gülümseyecek sanki
naylon çiçekleri eskiciye versem
öğütücüye döksem
naylon ilişkileri
içimi dökebilsem
içimi bi dökebilsem
bi dökebilsem içimi
içdenizlere
ferahlayacağım sanki