Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Oyuncu Hanifi Simpil ile Nuri Kaymaz Söyleşi

Oyuncu Hanifi Simpil ile Nuri Kaymaz Söyleşi

Nuri KAYMAZ – Hanifi bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Hanifi SİMPİL; Herkese merhabalar. Ben devamlı Yeşilçam’ın kıyısından köşesinden olmuş 1965 doğumlu ve ilkokul mezunu ama 1. Sınıfı iki sefer okumuş, her sınıfı ise orta dereceli not ile geçmiş. Biraz da haylaz bir çocukluğu olmuş olan ve de aynı zamanda ise hayat okulunu görmüş, Oyuncu Hanifi Simpil’im.
Kökenim Diyarbakır, Doğma büyümem ise İstanbul ve doğduğumdan beri İstanbul ‘da yaşıyorum… Eski adı Taşlıtarla olan G.O.Paşa ilçesinin Yıldıztabya semtinin Karlıtepe mahallesinde hayatımın en güzel yılları geçti ki o zaman İstanbul İstanbul’du bir mahalle kültürü vardı. Komşuluk, insanlık, yardımlaşma, yani harikulade bir yaşam şekli gördük diyebilirim. Bence şimdikilere göre herhalde biz şanslıydık diye düşünüyorum. Fakir ama mutluyduk. Kirada oturuyorduk. Şu anda İstanbul Sancaktepe de hayatımı sürdürüyorum. 4 erkek kardeşiz. Bazen Çocukluğumun geçtiği o eski İstanbul günlerim, acaba bir rüyamıydı? diye de düşünmüyor değilim yani!..

Bu Sanata merakım çok küçük 6-7 yaşlarında başladı ki ilk şöyle oldu, mahallemizin bir yazlık sineması vardı ve Annem konu-komşu kadın çoluk çocuk haftada bir gün kuru yemiş ve abur-cuburlarımızıda alarak ki o Sinema’ya giderdik. Hey gidi günler diyorum ve neyse bir gün bir komedi filmi izliyorduk ve bende Anneme, Ya Anne o perdedeki filmin içine nasıl giriliyor bende oraya girmek istiyorum dedim ve sanırım bu Sanata ilk merak sarmak öyle oldu…

 

Nuri KAYMAZ; Sinemadan bir daha kopmamak üzere bir giriş yapmışsınız galiba!

Hanifi SİMPİL; Evet aynen öyle Nuri kardeşim. Ben 14 15 yaşlarındayken mahallede arkadaşlar arasında komik esperiler ve şakalar yapar aramızda eğlenirdik ve benimde yetenekli olduğumu söylerlerdi.16 17 Yaşlarıma geldiğimde ise fiziği yerinde birisiydim. Hatta Jean Paul Belmondo ve birazda Kemal Sunal’a benzetirlerdi…

Bazen Kemal Sunal’ın mimiklerini ve onun film sahnesindeki mizansenini taklit ederek arkadaşları eğlendirirdim. Bazen çalıştığım işyerlerindeki başta göçmen kızları olmak üzere Şakayla karışık bana Belmando derlerdi. Onlara da Jean Paul Belmando’nun taklit ve filmlerindeki rol mizansenlerini yaparak eğlenirdik.
Doğru dürüst hiçbir işte çalışmadım! Devamlı iş değiştirirdim! Hatta bir günde iki iş birden değiştirdiğimi hatırlıyorum! Çünkü aklım da oyunculuk sanatı vardı!+
Kimisi bu oyunculuğu boş zamanlarında ek olarak yapar ve işlerinden olmazdı. Ama ben kendimi kanıtlayarak ki bu işi meslek olarak görmek istiyordum. Ve sonra…

O zamanlar Ajansların sayısı da çok azdı. Taksim Tünel’de de bir Ajans vardı ve ben oraya kayıt olmuştum.

Nuri KAYMAZ; Oynadığınız ilk rol neydi?

Hanifi SİMPİ; Figüran olarak resmi polis rolünde, ilk Kurban adlı bir filmde yer almak nasip olmuştu. Filmde ise Kadir inanır ve Ahu Tuğba, yalçın Gülhan, Süleyman Turan gibi birçok değerli oyuncular vardı ki onları da görmek nasip olmuştu.
Sahnemiz, bir Emniyet müdürlüğü koridorunda geçiyordu. Bu arada o polis kıyafeti de bana çok yakıştığı için beni ön plana koymuşlardı. Benim için bu durum bir şerefti ve ilk sinema sanatına adım atmam da böyle olmuştu.
Sonra resmi polis rolü bana yakıştığı için, çoğunlukla beni polis olarak figürasyon açardılar. Ve bir gün TRT’nin Kaçaklar diye bir dizisi vardı. O zamanlar TRT tek ve siyah beyaz bir kanaldı, Ajans’ın biri beni diyaloglu yardımcı oyuncu olarak göndermişti. Yani figüran ama konuşan ve kamera karşısında görünme şansı yüksek olan ki sahne… Kısada da olsa o diyaloglar halende aklımda. Bir güzelde yapmıştım. Daha sonra da beni devamlı diyaloglu sahnelere göndermeye başladılar…

Nuri KAYMAZ; O dönem tiyatro da yaptınız mı?

Hanifi SİMPİ; Daha değil. Ama yapmak istedim tabii. Birgün baktım ki gazete’nin birinde bir Tiyatro elemelerinin ilânı var. Beyoğlu’nda Ferhan Şensoy tiyatrosundaydı. Sonra eleme günü oraya gittim. Jüri olarak Ferhan Şensoy ile bir kaç kişi vardı, sonra herkes yeteneklerini o jüri önünde gösterdi. Ve aynı günde kazananları açıkladılar ki iki kişi seçilmişti. Biri çok güzel bir genç kız, diğeri ise genç bir erkekti.
Sonra oradaki elemelere gelen ve benim gibi elemeyi kaybeden bir arkadaş bana, herhalde moral açısından olacak şöyle dedi, “senin oyunculuğundan ayrı mimiklerinde harikulade. Senin önün açık… Sen buraya bakıp da üzülme sakın” dedi. Bende yılmadım devam etmeye karar verdim. Daha sonra da TV’lerde ki bir iki yetenek yarışmasına çıktım. Birçok taklit ve mizansen yaptım. Mesela bir yarışmada, Kemal Sunal ile Jean Paul Belmondo’yu aynı parodi içerisinde birleştirerek ikisini de taklit ederek oynadım. Kemal Sunal’ı Mafya patronu, Jean Paul Belmondo’yu da onun adamı konumundaki skeçle lanse ettim.

Birinci olamadım, ama yarışmadan sonra koridora çıktığımda o yarışmaya gelen bütün seyircilerin gözü sırf bendeydi. Sonra da oradaki genç arkadaşlar beni havaya kaldırıp alkışlayarak tezahürat yaptılar. Bir yerde bir terslik vardı, ama neydi acaba diye o zamanlar düşünüyordum! Daha sonra ise bazı video ve resimlerdeki görüntülerde göründüğü gibi birtakım projelerde diyaloglcu yardımcı oyuncu olarak yer aldım. Ve ara-sıra da Yeşilçam’ın o Cafcaflı zamanında ki Sinema ile ilgilenen her kesimin hararetli bir şekilde var olduğu, Yeşilçam sokağına da ara-sıra bende öylesine uğruyordum. Hem de bazen yol param olmuyor. Gaziosmanpaşa’dan Beyoğlu’na o sanat aşkıyla yürüyerek gidip geliyordum.

Nuri KAYMAZ; Kemal Sunal ile bir karşılaşmanız da olmuş.

Hanifi SİMPİL; Evet onu da anlatayım. Sonra bir gün bir arkadaşım ile Yeşilçam’ın tam ortasında olan ve birçok da filim şirketlerinin bulunduğu Erman han’ın bir katına ki arkadaşımın ısrarı üzerine beni kolumdan tutarak ki hadi bu han’da bir şirket var oraya bir çıkalım bakalım dedi. Bende de merak ve heyecan oluşmaya başladı! Sonra ona sordum nereye gidiyoruz? dedim ve o da bana, “Sana bir sürprizim var ama işin olur mu olmaz mı bilemem? Nasip kısmet,” dedi. Bendeki heyecan daha da çoğalmaya başladı!
Bir kaç kat çıktıktan sonra bir film Şirketi’nin önüne geldik. (Şu an ismini unuttum). Neyse arkadaşım zile bastım ve karşımıza bir ilgili çıktı. Sonra arkadaşım ona; “affedersiniz, acaba Sayın Kartal Tibet bey burada mı bir ricamız vardı,” dedi.
Sonra ilgili bizi içeri aldı ve karşımıza Kartal Tibet çıktı…
Arkadaşım benden Kemal Sunal’a benzediği mi ve onun mimiklerini çok iyi yaptığımı söylemeye başladı. O anda diğer içerideki bir oda’dan,  Kemal Sunal konuşanları duymuş olacak ki elleri cebinde sakız çiğneyerek çıktı. Hiçbir şey konuşmayarak beni öylesine bir süzdü ve sonra tekrar geldiği odaya doğru gitti.
Daha sonra arkadaşımın konuşması bitti. Kartal Tibet’de hiç bir şey demedi. O da öylesine bize baktı. Bir şey diyemeyeceğim gibisinden!..
Sonra da oradaki ilgili kişi, “bize galiba pek olumlu bakmadılar,” dedi. Bizi çıkış kapısına kadar yolcu etti!. Daha sonra ise askerlik zamanım geldi ve askere gittim, geldim.
Askerden geldikten sonra ise bir ajans tarafından o zaman ki revaçta olan bir özel kanalda ramazan akşamları yayınlanacak olan ve Münir Özkul’un başrolünde oynadığı Bursa / Cumalı Kızık ilçesinde çekilen Nasreddin Hoca dizisinde değişik bölümlerinde yan karakter olarak yer aldım.

Nuri KAYMAZ; Oyunculuk artık sürekli hale geldi değil mi?

Hanifi SİMPİL; Öyle de denebilir. Bir arkadaşımın beni Yeşilçam’da bürosu olan orta halli bir film şirketiyle tanıştı. Bir kaç filminde yan karakter olarak yer aldım. Daha sonra aynı şirket, o dönemlerde revaçta olan bir özel kanal için çektiği ve Sami Hazinses, Nejat Gürçel, Arif Şentürk, Meral Zeren, Şişko Nuri, Mesut Engin, gibi değerli oyuncuların yer aldığı ” BEKLENMİYEN MİSAFİR” adlı TV Filminde 3. derece Rol almıştım. Allah razı olsun ki beni tanıdıkça, değerimi anlamışlar ki bana o Komedi filminde rol vermişlerdi. Bir gün özel bir kanala çekilen Kurdoğlu dizisinde, Yılmaz Köksal ve Serdar Gökhan’ın da yer aldığı Tarihi TV Filminde kılıç sallayan Silahşorlardan biri olarak yan bir rolde yer aldım. O zamanlarda doğru dürüst çekimlerde olmuyordu. Çoğunlukla parasız kalıyorduk.
Kurdoğlu dizisinde yan oyuncu olarak yer almak için tesadüfen gelmiş Enver Ergeç diye değerli bir abimiz ile tanıştım. Çocuk Tiyatrosu yaptığını ve yer yer turnelere çıktığını söyledi. Sonra da bana bizimle çalışır mısın dedi?!
Bende ben bir tiyatro eğitimi almadığımı ve bu Sinema ile Dizilerde de sufleli olarak diyaloglu yan rollerde yer aldığımı ve de ezberimizde pek olmadığını söyledim!
Enver Bey’de bana, “biraz ezber, biraz doğaçlama ile ki kendini sendeki bu yetenekle harikulade bir şekilde göstereceğine eminim” dedi. Sonra ilk tiyatro sahnesinde yer almak için üç erkek ve bir bayan olarak dört kişi Tekirdağ’ın Kumbağ ilkokuluna gittik.
Okulun Tiyatro salonu olmadığı için o okulun bahçesinde bir sahne hazırladık. Sonra da bir güzel eğitici ve komedi türü oyunumuzu sergiledik. Böylece ilk Tiyatro sahnemi de orada almış oldum. Daha sonra ise İstanbul içi oyunlarda, Türkiye’deki yakın ve uzak bazı il ve ilçe turnelerine, Enver Bey’in Tiyatro gurubuyla giderek yer aldım.
Bu sayede ise oyuncu olarak kendi eksiklerimi tamamlayarak iyicene geliştiriyordum.
Bir süre sonra yerine göre Enver Bey’in Tiyatrosuna okul bağlamaya başlamıştım ve bana yevmiyemden ayrı belli bir de komisyon veriyordu. Aradan birkaç sene geçti ve tiyatrosuna ortak oldum. Daha sonra kendi gurubumu kurdum. Yerine göre Enver Bey’de Tiyatrom’da yer alıyordu. Sonra ben Yeşilçam’lı olduğum için ekibime tanınmış bazı oyunculara da yer vermeye karar verdim. Hem benim için hem de o zamanlarda ki işleri de zayıf olan Yeşilçamlı dostlarım için iyi olabileceğini düşünmüştüm…

Nuri KAYMAZ; Kimler mesela?

Hanifi SİMPİL; Sonraları yer yer duruma göre Cevdet Balıkçı, Kadir Kök, İbrahim Kurt, Şişko Nuri, Çetin Başaran ( Tarzan çetin ), ve Eski Jönlerden, Cemal Gencer, Mesut Engin, gibi değerli büyüklerimize o zamanlar teklif ettim ve beni kırmadılar. Yardımcı oldular.
Ayrıca yerine göre sırf İstanbul’daki Tiyatrolarında ki oyunlarında misafir oyuncu olarak ki hatırlarına mukabilinde, İhsan Gedik ve Necdet Ökkeş ile de beraber de yer aldım yani yerine göre paslaşma diyebiliriz.
Neyse önceki zamanımıza dönmek gerekirse ki o dönemler de yerine göre hem İstanbul’da, hem de çoğunlukla şehir dışında Türkiye turnelerinde yer almak için, kim müsait olup da ve gelmek isterse ki o değerli üstatlarımızdan biri yâda birileri geliyorlardı ve oyunlarımıza renk katıyorlardı. Hem onlar için de değişik ve harikulade ortam oluyordu, hem de gittiğimiz okullarda da çocuklar ve idareciler de mutluluk duyuyorlardı.

Nuri KAYMAZ; Bu işlerden para kazanıyor muydunuz?

Hanifi SİMPİL; Biz Tiyatro’da pek para kazanmıyorduk ki. Tiyatro pek para kazandırmıyordu, günü kurtarıyorduk, ama biz işimizi ve Çocukları çok sevdiğimiz için ayrıca eğitici oyunlarımızda da onlara faydalı olabildiğimizden dolayı ki bize zaten yetiyordu ve bizde mutluyduk.
Bir gün bir Öğretmen bize dedi ki biliyorum sizler pek para kazanamıyorsunuz ama kutsal bir iş yapıyorsunuz demişti. O değer zaten bize yeterdi. Ve biz ayrım yapmadan imkânımız el verdiğince uçsuz bucaksız belde ve köy okullarına da gidiyorduk. Belki de ilk ve son tiyatro olarak biz olmuşuzdur. O gittiğimiz yerlerde ve başka bir Çocuk Tiyatrosu grubu da imkânları el veremediğinden dolayı gidememiş de olabilebilirdi ki artık hangimize seve seve nasip olursa tabi ki de diyeceğim şu ki onları mutlu ediyorduk ve onların mutlu ve umutlu görünce bizde mutlu oluyorduk.

Nuri KAYMAZ; Yeşilçama geri nasıl döndünüz?

Hanifi SİMPİL; Neyse bilakis Tiyatro Turnelerinde dolayı, Yeşilçam’a 9-10 sene gibi ara vermiştim ve nadiren ki fırsat buldukça Yeşilçam’a uğradığımda ise bazı arkadaşlar nerelerdesin seni artık bu piyasada göremiyoruz diyorlardı ve bu arada da TV de yerli dizilerin yapımları başlamıştı. Benim de ara-sıra dikkatimi çekiyordu ki artık bende tekrar Yeşilçam’a döneyim ve bir yandan çocuk tiyatrosu bir yandan da Yeşilçam dedim ve ajansın birine uğradım Şemsi İnkaya’nın oynadığı üvey baba dizisinde bir bölüm olarak ki Oto galericisi Lazdursun’u oynadım…

Nuri KAYMAZ; Sinan ÇETİN ile de çalışmışsınız. Onun hangi projelerinde çalıştınız? Anlaşabiliyor muydunuz?

Hanifi SİMPİL; Eski çalıştığım bir Ajans bana Sinan Çetin’in Cihangir’de şirketi var ve devamlı çoğunlukla reklam çekiyor ve bir meşrubat reklamı içinde seçmeleri var ki ben seni düşündüm dedi. Ve bende hemen oraya doğru gittim kast direktörü Soner diye değerli bir birde işimiz vardı. Beni el kamerasıyla,  odeşinimi ve tanıtımımı çekti. Sonra ben ona birkaç da mimiklerimi de gösterdim ki ilgisini çekti. Sonra beni o meşrubat reklamına seçtiler. Bir güzel başrolde oynadım. O dönemler yerine göre o reklamdan dolayı beni tanıyan da olmaya başlamıştı.

Daha sonra, Sinan Çetin Ustamız beni birkaç reklamda daha oynattı. Birde gözümün önünden geçen yüzler diye bir kitap çıkarmıştı ki o kitapta benim oynadığım gazoz reklamındaki bir resmime de yer vermişti. Diyeceğim şu ki Sinan Çetin hayatımda gördüğüm en işini iyi yapan kaliteli bir yönetmendir. Tam bir oyuncu sarrafıdır.
Neyse sonra birde Kenan Işık’ın başrolünde oynadığı bir film’de de Yan karakter olarak bana yer verdi, ama o film nedense hiçbir yerde oynamadı. Yeşilçam’da çekilen bazı filmler bildiğim kadarıyla piyasaya çıkmayabiliyordu.
Başka reklam firmaların reklamlarında da ama hep başrol’de oynamaya başlamıştım.
Örneğin bir cips reklam filminde Şafak Sezer’in Amiri rolündeydim. İtalyan hakem Collina’nın oynadığı bir GSM reklamında Trabzon Spor baş taraftarını canlandırmıştım. Daha sonra yine bir Türk GSM firması reklamında da oynamak içinde İtalya Roma’ya gittik. Orada, İtalya Roma’ya giden bir turist rolündeydim.

Nuri KAYMAZ; Oyunculuğunuzun altın çağının başladığı dönem galiba?

Hanifi SİMPİL; Evet. Birçok reklamda ve devamlı kafa rollerde oynadım ama hep 3-5 paraya, yani günü kurtarıyordum ki aldığım para beni belki bir ay idare ediyordu… Büyük paraları reklamlarda oynayan ünlü kişiler alıyordu. Benim mimiklerim ve yeteneğim onlardan daha üstün bile olsa maalesef onlar kazanıyordu.

O aralarda bazı dizilerde de bölüm oyunculuğu yapıyordum ki bunlardan bazıları şöyle. Cennet mahallesi, En son babalar duyar, Tatlı bela Fadime, Bin-bir gece, Doktorlar, Hatırla sevgili, Eşref saati, Yaprak dökümü, Avrupa yakası, Kavak yelleri, Gece gündüz, Bahtiya ölmez, gibi birçok projelerde de yer aldım.
Birde Mimik ve Jest hareketlerimi iyi kullanarak ki Deniz seki’nin bir Kliğinde rahmetli Yakup Yavru Abimizle yer almıştım.

Nuri KAYMAZ; Başrol oynadığınız filmlerden biraz konuşalım.

Hanifi SİMPİL; Birgün film Şirketi’nin biri beni İsmet’in Kısmeti adlı bir TV komedi filmine uygun görür ki bana başrol verir ve çekimlerde Mersin mut’ta yapılır sonra bende rolümün hakkını veririm.
Ve verdiğim için de beni hemen orada çekilecek olan 2. bir TV filmine uygun görürler ama bu sefer o TV filmi dramadır ki o filmde de başrolde olan kızın babasını oynamamı isterler…
Sonra bende onlara tamam oyuncu her rolü oynar, “ama benim branş ağırlığım Komedidir,” dedim. Komedi de daha çok başarılı olabiliyorum diye izah ettim ve zaten onlarda bunu biliyorlardı ki beni oynattıkları komedi filmindeki performansımı takdir etmişlerdi.
Sonra da bana olsun biz razıyız dediler ve 1. Oynadığımız o komedi TV filmindeki jön ile beni 2. o drama TV filmi için ayırdılar ve diğer tüm oyuncuları İstanbul’a göndererek ki o 2. çekecekleri drama TV filmi için de İstanbul’dan yeni oyuncu kadrosu çağırdılar. Sonra o filminde üstesinden de bir güzel geldim ki komedi filmi gibi olmasa dahi…

Nuri KAYMAZ; Biryandan tiyatro devam ediyor değil mi?

Hanifi SİMPİL; Tabiki de bir yandan da Çocuk Tiyatrosu yapıyordum ve bu yer aldığım film, dizi, reklam, gibi projelerinde Tiyatro yapmaya gittiğim yerlerde kendimden bahsederken de bana Tiyatroda da faydası oluyordu…
Kimisi bana senin yer aldığın projeler sayesinde artık Yeşilçam’daki oyunculara ihtiyacın yok ve sen onlar olmadanda Çocuk Tiyatrosu yapabilirsin diyorlardı! Ama ben kimseyi dinlemedim Yeşilçam’daki dostlarımla başladım ve onlarla devam ederim dedim ve öylede yaptım ki yani nankörlük yapmadım. Sonra da kendi kendime düşmez kalkmaz Allah’tır dedim.
Ve daha sonra ise Alemin kralı 47.BL.de Kart bir zamparayı, Arka sokaklar’da 135.BL. de de Gardiyan Cemil rolünü ve 455.BL.de ise bir kız babasını canlandırmıştım. Akasya Durağı’nda 3 bölüm oynadım. 120.bölümde, Şef Garson, 158.bölümde de Sayısal Loto bayicisini, 178.bölümde ise Ganyan bayicisini oynadım. Söz dizisinin 22.bölümünde Köylülerin sözcüsünü oynamıştım… Unutmadan birde Özcan Deniz’in Yönetmenliğini yaptığı Sevimli Tehlikeli bir Sinema Filminde de Nikâh Memurunu rolündeydim.
Birde unutmadan çoğunlukla eski Yeşilçam’daki oyuncuların da yer aldığı 4 Kişilik Sinema Filminde oynadım ve Aklımdaki üç filmdeki Rollerin şöyleydi ki…
Kilink İstanbul’da kayıp kolye filminde 2. Rol olarak Uşak rolünde yer aldım… Bay Kilink Kanlı Elmas’da ise Alfonso rolüyle tekrar 2. Bir roldeydim. Bay Kilink İstanbul’da filminde de 2. Rol olarak ki Dr. No Rolüm vardı.

Nuri KAYMAZ; Bir çok proje birçok karakter, hepsi de farklı farklı…

Hanifi SİMPİL; Yani, İşimiz bu… Birçok projede irili ufaklı demeden yer aldım tabiî ki de hak ettiğim yere gelemedim. Bazen acaba diyorum, bırakın Hollywood’u bir Avrupa ülkesinde bu sanatı yapsaydım ki hak ettiğim yerde olur muydum? diye zaman zaman da düşünmüyor değilim yani. Ama hani derler ya “geçti Bor’un pazarı sür Eşşeğini Niğde’ye,” ben işte o durumdayım.
Halen İstanbul’da yaşıyorum ve herhangi bir film, dizi, gibi bir projede 4-5 Senedir yer almıyorum, çünkü ne arayan var ne soran…
Ne evim nede emekliliğim var. Sinemaya aşık olanlardan olduğum için Evlenemiyenlerdenim. Çünkü sağlam geliri olan bir meslek değildi bu. Sanatımız bu ülkede böyleydi maalesef, ancak ek sağlam bir işiniz varsa o başka tabiî ki de bu işten 8-10 kişi oyuncu olarak para kazanır. Diğerleri ise inanın ki günü kurtarabilirlerse onlardan iyisi yoktur, diyorum. Yardımlarla ayakta durmaya çalışıyorum.
Bu Yeşilçam çok kötü bir hastalıktır. Kanser yanında hafif kalır ve nankör bir meslektir…

Nuri KAYMAZ; Şu aralar neler yapıyorsunuz?

Hanifi SİMPİL; Şu anda kendime YouTube’de Üşütük TV diye bir Komedi türü videolar çekerek yüklediğim kanal açtım, ama bakalım o mecrada da kısmetim olacak mı? Herkesin, Abone olarak ve izleyerek desteğini beklerim. Benden de bu kadar.

Herkese Selamlar, Sevgiler ve Saygılarımı sunuyorum. En güzel günler diliyorum…

Nuri KAYMAZ; Efendim bizden de saygılar sevgiler…

Bize zaman ayırdığınız ve böyle içten samimi olarak soruları cevapladığınız için teşekkür ederim..

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.