- Buket Uzuner: Öykü, roman değildir. Çünkü aslında “Şiirin Kız kardeşi Öyküdür” dür. Her sözcüğünün ağırlığı mücevherci terazisinde tartıldığı için şiirle akrabadır.
- Semih Gümüş: Öykü, romanın kısası değildir.
- Jale Sancak: Öykü içinde barındırsa da, anı türünden, izlenim yazısından, makaleden apayrı, bir ana edebiyat türdür.
- Berna Durmaz: Öykü kişiden, olaydan, atmosferden, kurgudan ibaret değildir. Bunların arasından, altından, üstünden kayarak geçen renkli bir balıktı o.
- Mahir Ünsal Eriş: Romanın kısası değildir.
- Hakan Bıçakcı: Öykü, konusundan ibaret değildir. Anlamından ibarettir.
- Feryal Tilmaç: Şüphesiz ki öykü seçilmemiş sözcüğün gelip de hoyratlıkla, patavatsızca, kendinden hak görerek konaklayabileceği bir yolgeçen hanı değildir.
- Nihan Eren: Öykü iç dökmek anı defteri yazar rolünün aracı, payesi içsel yolculuk kolaylık romana giden yol değildir.
- Erdem Aksakal: Öykü, nereye gittiğini, kimin kullandığını bilmediğimiz; içindeki yolcuları tanımadığımız tabelasız bir dolmuş değildir.
- Sibel Atasoy: Öykü bir maraton koşusu değildir, sabır ve dayanıklılık gerektirmez. Şiiri yüz metre koşusu ilan edersek öykü de ikiyüz metre koşusudur.
- Nihan Kaya: Öykü romanın kısası değildir. Daha geniş bir anlamı olan “hikâye” değildir. Serim-düğüm-çözüm formu değildir. Çoğunluk ne diyorsa o değildir.
- Mehmet Molaosmanoğlu: Öykü, ‘ne değildir’ sorusuna muhatap olacak yaşamın yazın biçimi değildir!
- Aşkın Güngör: Güçlüleri anlatsa da güçlüden yana saf tutmayan şeydir öykü. Yani öykü, kaypak değildir.
- Alper Kaya: Öykü bir yara bandı değildir. Sarsar, yakar, hırpalar; birazcık sever, azıcık da şefkat gösterir. Yaraları sarıyorsa öykü değil, şiir olur.
- Ayşe Akaltun: Öykü ders kitabı, öykücü öğretmen değildir.
- Sadık Yemni: Ustaca şaşırtmayan, kalp burmayan, mesellerin izini sürmeyen bir metin asla değildir.
- Dürsaliye Şahan: Öykü ölümlü değildir, dolayısıyla soyut da değildir. Her oluşumun bir hikâyesi olduğuna göre sınırları yeryüzünden öte, evrenle eşittir.
- Umut Çalışan: Şekerlemeden şelalelerin aktığı bir masal değildir öykü. Fakir ekmeği gibi azdır, küçüktür ama bir o kadar sıcak, doyurucu ve lezzetlidir.
- Erol Afşin: Bazen şiirimsi bir anlatım olduğundan bahsedilir bazı öykülderde, oysa şiirimsi bir öykü olmaz. Yazılan metin ya öyküdür ya da şiir.
VE
Güven Pamukçu: Neden Hikâye Değildir de…
Hikâye anlatır, biter; sonu vardır. Öykü çok katmanlıdır. Boşluklar dahi metne dâhildir. Kısadır. Kısalık sayfa sayısıyla da ilgilidir, ama metnin okunma ritmiyle de… Öykü akar gider; sesi, müziği… Hikâye, yolda rastladıklarına sarılır, öpüşür; bulduklarıyla devam edebilir, sözlü olarak da aktarılabilir. Öykü, okuyucuya söz hakkı verir. Hikâye, aha ben bu kadarım, der. Öykü dili yenidir. Gün içinde kullanılan sözcüklerden oluşur, bütün içinde etkin sözcük tekrarı azdır. Hikâye geleneğe de yaslanır; denize dışardan bakar,öykü suyun içindedir; im’lerin sözcüğün yerini almasına, sözcük gibi kullanılmasına izin verir. Hikâyeyi uzatınca “novelette”ye, oradan romana geçiş yapılabilir,ama öykü; şak, biter, ucu açıktır, yoğun imgeye izin verir. En çok fotoğraf, resim, şiire (…şiir de hikâye anlatmaz.) yakın durur da benzemez. Her şeyin bir öyküsü vardır: Taşın, suyun, kedinin; ama insanın kendisi hikâyedendir! Güven Pamukçu.
2 Haziran 2017,Akköy-Didim / Kaynak: Edebiyatist