Günün Kitabı | Ölümcül Yumurtalar | Mihail Bulgakov
Çevirmen: Ferda Yaraş, Dedalus Kitap, s.55-58
Şehir ışıl ışıldı; ışıklar yanıp sönüyor, her yeri hareketlendiriyordu. Tiyatro Meydanı’nda otobüslerin beyaz ışıkları ve tramvayların yeşil farları birbirine karışmıştı. Muir & Merrilees’in sonradan inşa edilen onuncu katında, üzerinde rengârenk ışıklar taşıyan bir kadın, elinde tuttuğu “İŞÇİ GÜVENLİĞİ” pankartındaki harfleri teker teker aşağıya doğru atarken, oradan oraya zıplıyordu.
Bolşoy Tiyatrosu’nun karşısında, geceleri renkli ışıklarla aydınlatılan fıskiyenin yanındaki küçük parkta kalabalık bir grup toplanmıştı. Bolşoy Tiyatrosu’nda ise kocaman bir hoparlör uğulduyordu:
“Lefortovsk Veteriner Enstitüsü’nde tavuk aşısıyla ilgili çok önemli sonuçlar elde edildi. Ölen tavukların sayısı bugün yarıya indi.”
Sonra konuşmacı birden ses tonunu değiştirdi; içinde bir şeyler kükrüyor gibiydi. Yeşil ışıklar tiyatroyu aydınlatırken, kalın bir ses tonuyla şikâyet etmeye başladı:
“Tavuk hastalıkları ile mücadele etmek için, Sağlık Halk Komiserleri Kurulu, Tarım Halk Komiserleri Kurulu, Hayvan Yetiştiriciliği Müdürlüğü ve arkadaşlarımız Ptakha—Porosyuk, Profesör Persikov, Portugalov ve Rabinoviç’den oluşan özel bir komite oluşturuldu. Yeni bir müdahalecilik girişimi,” diye güldü ve tıpkı bir çakal gibi bağırdı: “Tavuk hastalıkları ile ilgili!”
Tiyatro Meydanı, Neglinniy ve Lubyanka beyaz ve mor şeritlerle pırıl pırıl parlıyor, ışıklar her yeri aydınlatıyordu. Arabaların korna sesleri etrafta yankılanırken, toz bulutlan havada öylece süzülüyordu. O sırada insanlar, kırmızı bir projektörle aydınlatılan duvarın önünde toplanmış, asılan ilanı okuyorlardı:
“Tavuk eti ve yumurta tüketimi kesinlikle yasaklanmıştır. Bu ürünleri marketlerde gizlice satmaya çalışanlar hakkında soruşturma başlatılacak ve tüm mallarına el konacaktır. Yumurtası olan tüm vatandaşların, bunları acilen en yakın polis istasyonuna teslim etmesi gerekmektedir!”
İşçi gazetesinin çatısındaki ekranda, yeşil üniformalı bir itfaiyeci ölmüş tavuk yığınının üzerine hortumla gaz yağı püskürtüyordu. Ekranda, daha sonra kırmızı alevlerin etrafı sardığı görülüyor ve ölümcül bir duman bulutlar halinde yükseliyordu. Ardından bir alt yazı belirdi: “Hodinka’da ölü tavukların yakılması.”
Öğle ve akşam yemeği arası hariç, sabah 03.00’e kadar açık olan dükkânların son derece ışıltılı vitrinlerinde şu tabela vardı: “ Yumurta bulunur. Kalite garantili.” Yan taraflarında “Moskova Sağlık Departmanı” ibaresi bulunan ambulanslar ise siren sesleriyle şehrin içinde son sürat ilerliyorlardı.
“Kesin birileri bozuk yumurtadan zehirlendi,” sesleri yükseliyordu kalabalıktan.
Petrovski yolundaki dünyaca ünlü Saray Restoranı ise yeşil—turuncu ışıklarıyla parıldıyor, masalarının üzerindeki taşınabilir telefonların yanında duran kanonlarda şöyle yazıyordu: “Sovyet kurallarına göre, şu anda omlet yapamıyoruz, taze istiridyemizi deneyebilirsiniz.”
Cılız, yeşil bir ışık veren Çin lambalarının bulunduğu Ermitaj Müzesi’ndeki göz kamaştırıcı sahnede, şarkıcı Şrams ve Karmançikov, şair Ardo ve Arguyev tarafindan bestelenen parçalan seslendiriyorlardı:
“Ahh anne, yumurtalarım olmadan ne yaparım?”
…ve ayaklarını yere vurarak gürültülü bir şekilde dans ediyorlardı.
Adını —1927 yılında Puşkin’in “Boris Godunov” adlı eserinin sahnelenmesi sırasında, üzerinde çıplak boyarlar bulunan trapezin altında kalarak can veren— Vsevolod Meyerhold’dan alan tiyatronun renkli ve ışıklı tabelasında, Meyerhold’un öğrencisi ve Kuhterman Cumhuriyeti’nin ünlü yönetmeni tarafından yönetilen, drama yazan Erendorg’un yazdığı “Tavukların Kötü Sonu” adlı oyun anons ediliyordu. Neon tabelalar ve yan çıplak kadın vücutlarıyla parıldayan Galeri Bahçesi’nde Lenintsev tarafından yazılan “Tavukların Yavruları” adlı revü, yapraklarla bezenmiş açık hava sahnesinde alkışlar arasında sahneleniyordu. Tverskaya’da ise, kulaklannda ışıklar asılı olan bir sıra sirk eşeği üzerlerinde posterler taşıyarak ilerliyordu: “Rostand’ın Şantekler’i şimdi tekrar Korş Tiyatrosu’nda.”
Gazete satan çocuklar arabaların arasında bağırıyorlardı: “Yer altındaki mağarada ilginç keşif! Polonya korkunç bir savaşa hazırlanıyor! Profesör Persikov’un inanılmaz deneyleri…
Eski Nikiti Sirki’nin gübre kokan kahverengi zemini üzerinde, beyaz suratlı palyaço Bom, palyaço Bim’e yutkunarak şöyle dedi:
“Niye üzgün olduğunu biliyorum!”
“Neden?” diye sordu Bim, tiz bir sesle.
“Bahçeye yumurtalarını gömdün ve 15. Bölgedeki polis onları buldu.”
“Ha—ha—ha!” diye kahkahalarla güldü sirkteki izleyiciler, insanın kanını donduran bir mutlulukla, trapezleri ve antika kubbenin altında salınan ağları sabırsızlıkla beklerken.
“Ahh!” diye bağırdı diğer palyaço. Ardından besili beyaz bir at, ince, uzun bacakları ve streç kıyafetiyle göz kamaştıran güzellikteki kadını sahneye getirdi.