Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Günün Hikayesi | O Sınıftan birçok meşhur öğrenci çıktı!

14.09.2022
356
A+
A-
Günün Hikayesi | O Sınıftan birçok meşhur öğrenci çıktı!

Türk eğitim tarihine geçen bir olay.. 

İĞNECİLER SINIFI!!!

İğne Olayı, 1925 de geçer. Müdür Lütfi beyin yerine Almanca öğretmenlerinden Besim bey tayin olundu. Müdür Besim beyin müdürlüğü zamanında müessif iğne hâdisesi vuku buldu. İstanbul Lisesinin onuncu sınıfı öğretmen sandalyesine bir iğne yerleştirilmiş. Öğretmen zili çalınca o sınıfta dersi bulunan Arabi öğretmeni (Salih Hoca) sınıfa giriyor. Sandalyeye oturacağı zaman cübbesini iki eliyle düzeltirken eli bir iğneye değiyor. Bir iğnenin yerleştirildiğini hissediyor, sandalyeye oturmuyor, deftere imzasını attıktan sonra:

— Ben bu muameleye layık değildim, sizlere çok teessüf ederim, diyerek dershaneyi terk ediyor. Meseleyi Müdür Besim beye bildiriyor ve istifasını veriyor. Derhal tahkikata geçildi. Fakat bu işin faili bir türlü bulunamıyordu. Bütün bir sınıf derslerden alakonuldu. Hiçbir talebe itirafta bulunmuyordu. Faili bulamayan idareciler müşkül bir duruma düşmüşlerdi.

l925 yılının öğretmenler toplantısı öğretmenler odasında tam kadro ile toplanmıştır. Fakat Müdür ortada yoktu. 0 gün mutadın dışında öğretmenlere çay ile bisküvi ikram edildi. Çaylar içilirken odaya Müdür ile Lisenin inzibat meclisi azaları bulunan arkadaşlar girdiler. Müdür beşuş bir çehre ile müjde verir gibi:

— Muhterem hocamız Salih efendiye iğneyi koyan iğneci sınıfın tamamen ihracına karar verdik. Çünkü failini ele vermiyorlar… dedi. Mecliste soğuk bir hava esti. Hatta bir kısım öğretmenler, bir mua1lime yapılan bu hakaretten müteessir olduklarından, bu cezayı münasip gördüler. Hiçbir arkadaş lehde ve aleyhde bir şey konuşmuyordu. Derhal ben söz aldım. Öğretmenlerin en gençlerinden birisi idim. Fakat bu okuldan feyz almış, o sıralarda oturmuş, şimdi de ders veriyordum. Sarı siyahlı idim. Dedim ki:

İnzibat meclisinin bu korkunç kararını tasvib etmiyorum. Koskoca bir sınıf nasıl ihraç edilir. Bir katilin bile kanun karşısında bir avukatı vardır. Eğer delil bulunmuyorsa suçlu olan idaredir, bulması lazımdır. Bulamazsa bu talebelere ihraç cezası veremez. Hem de bütün bir sınıf, öyle bir sınıf ki lisemizin en değerlileri ile doludur. Düşünelim ki, yarın Salih hocadan ve bizlerden daha üstün hizmetler görecek şahsiyetler bu sınıftan yetişecektir.

Benim, bu cesurane sözlerime ne müdür ve ne de arkadaşlardan birisi cevap veremedi. Çaylar içilemedi öğretmenler toplantısı da dağıldı. İğneci sınıf ta tamamen ihraç edildi. 0 zamanlar ben gazetecilik de ediyordum. Bir iki talebeyi Cumhuriyet gazetesine götürdüm, lehlerinde yazı yazdırdım. Maarif Vekaleti (İğne) hadisesi ile alakadar oldu. Delil bulunamadığından bu talebeler Anadolu liselerine gönderildi. Bir yıl sonra da kadrom İstanbul Lisesinde kalmak üzere derslerimi Vefa Lisesinde vermekliğim kararlaştırıldı.

Salih Hocaya iğneyi koyan başka sınıftan bir talebe olduğu anlaşıldı. Bu hadisenin sebebi anlaşılamadı. Çünkü Salih Hoca İlmiye sınıfının değerli şahsiyetlerinden birisi idi. Vakur ve bilgili idi. Yalnız şuna hamletmek akla geliyor. Atatürk bu devrede inkılaplarına devam ediyordu. Gençlik gözünü ve kulağını Büyük Atasına dikmişti. Ben mütalaada talebelerin başlarından feslerini çıkartmıştım. Beni müdhiş surette ilmiye sınıfından olanlar tenkid ettiler, hatta öğüd verdiler. Atatürk Kastamonu’da şapka giymişti. Bunu duyar duymaz ilk kısım öğretmenlerinden Cemal Çelem, Hüsnü Gürdeniz ve ben Beyoğlu’na giderek birer şapka alıp giydik ve Bayezid meydanından geçerek okula geldik. İstanbul tarafında şapkalı görülen Türk gençleri bizler idik. Bizi Bayezid kahvelerinden gören İstanbul Sultanisinin hocalarından Fizik Hocamız Tatar Mahmud yanımıza gelerek:

— Bu şapkayı giydiniz bir daha çıkarmayınız. Diye bizi teşvik ve tasvib etti. Bizim şapka giydiğimizi duyan İstanbul Lisesi talebeleri Türkiye’de ilk defa olmak üzere okul kasketi giydiler. İşte bu inkılapçı ruh devam ederken, sarıklı ve cübbeli lise öğretmenine iğne batırılmıştı. Ben bunu bu ruhla birleştirmekteyim.

1925 yılının 10.sınıfı, yani “iğneciler” arasından kimler çıkmadı ki? :

228 Sait Efendi : Arkadaşları arasındaki lakabıyla H2O, yani sulu Sait. Ünlü hikayeci Sait Faik Abasıyanık

697 Rahmi Efendi : Ünlü hekim, politikacı, şair ve akıl hastalıkları uzmanı Dr.Rahmi Duman

748 Saffet Efendi : Ünlü hukukçu Saffet Nezihi Bölükbaşı

725 Feridun Efendi : Ünlü gazeteci ve yazar Hikmet Feridun Es

Sabri Efendi : Türk politika ve diplomasi hayatının unutulmaz isimlerinden, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil

Sıtkı Efendi : Demokrat parti döneminin ünlü bakanlarından Sıtkı Yırcalı

Ve daha niceleri…

Hepsi, o “iğneci sınıf”ın meşhur “iğneciler”i arasından çıktılar…

Hikmet Feridun ES’in şu sözü çok meşhurdur. “Biz 43 iğneci idik. Fakat sonradan o kadar çok kişi iğneci sınıftan olduğunu iftiharla iddia etti ki, hayret etmemek mümkün değil …”

Enver Behnan ŞAPOLYO  

Cem ATABEYOĞLU

Dr. M. Fuad Umay 

Yıl :1926

Gürbüz Türk Çocuğu Dergisinden Alıntıdır

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.