Günün Kitabı | Mahpus Kaça Kaça Biter | Mehmet Kılıç
Kitap Değerlendirme: Hatice Eroğlu Akdoğan
Anı- Roman… Bir Kararlılık Öyküsü:
12 Eylül cuntasıyla birlikte tutuklanıp idam cezası alan ve 11 yıllık tutsaklıktan sonra tahliye edilen adı geçen kitabın yazarı Mehmet Kılıç, “ Sanat cephesi, sınıflar mücadelesinde önemli bir alandır” inancıyla kalemi eline alan çizer ve ressam bir sanatçıdır da. Kitabın önsözünde “Geçmişine sahip çıkmayanların geleceği olmaz” düşüncesini temel aldığını belirten yazar, olağanüstü mahpusluk günlerinde içinde yer aldığı tünel ve diğer firar çalışmalarına ilişkin anılarını günümüz ve gelecek kuşaklara aktarmayı toplumsal sorumluluğunun bir parçası olarak gördüğüne vurgu yapar.
Mehmet Kılıç’ın anıları Metris, Sağmalcılar Özel Tip ve Bayrampaşa cezaevlerinde geçmektedir. Devrimci mücadelenin önde gelen, içerideki saldırılar karşısında da teslim olmamış ve direniş çizgisini hücrelerde, koğuşlarda ve askeri mahkeme salonlarda da kalınlaştırmış isimleri, kendileri için kesilen cezaya da boyun eğmezler. Yapılacak iş hapishaneden firar etmenin yollarını aramaktır. Bunu yer yer çeşitli nedenlerle diyaloga girdikleri idari yetkililere de söylemekten kaçınmazlar; Sizin işiniz hapsetmekse bizim işimiz de buradan kaçmaya çalışmak. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa sonrası…
Elbet kalın duvarlar, demir kapı ve parmaklıklarla örgülü bir ortamdan kaçmayı yani firarı, fikren dahi örgütlemek öyle kolay bir iş değildir. Bu işi salt asker, gardiyan, müdür ve diğer idarecilerden gizli tutmak kadar aynı koğuşta kalıp aynı siyasi yapı içindeki yoldaşlarının bazılarından, görüşçü ailelerden de güvenlik ve disiplin açısından gizli tutmak gerçeği de vardır. Bütün bunlar büyük bir titizlik ve anlayış içinde düzenlenip örgütlenir. Tünel sadece tünel kazanlardan ibaret olmaz. Arka planda tünelden çıkanlara banyo suyu hazırlayıp temizleyen sonra da hiçbir şey olmadan koğuşuna dönmesini sağlayacak ekipler de iş başındadır. Hatta bazılarının görevi sadece gazinoda sesli bir şekilde televizyon seyretmektir. Yolu yok! Ucunda firar varsa reklamları da, çizgi filmleri de sonuna kadar izleyecektir. Kimileri de belirlenen saatlerde tiyatro, folklor çalışacaktır. Evet, duvarlarda, tabanda rutin bir şekilde tünel var mı yok mu kontrolü yapan idareye karşı tutsaklar, normal bir hayat yaşıyor görüntüsü vermek durumundadır. İşte yer altında toprak kazmak kadar yer üstünde tıkır tıkır işleyen bir düzeni oturtmak belki de eylemin en zor olan yanı. Kitap bize bunu da yaşatıyor.
Mehmet Kılıç, yayıncıların çeşitli kaprisleri sonucu 700 sayfayı aşkın kitabını sadeleştirerek 336 sayfaya kadar indirse de en azından konu bütünlüğünü genel olarak korunmuş. Firar eylemi odaklı anılar, 1.tekil şahıs anlatımı yerine 3.tekil şahıs dilinden anlatılıyor. Olay içinde yer alan isimlerin önemli bir kısmının gerçek isimleri değil! Ancak konunun akışı içinde o siyasi sürece aşina olanlar Haydar, Cihan, Durmuş, Mustafa, Tayyar, Babo, Alişer… karakterindeki isimlerin kimler olduğunu ilerleyen sayfalarda yerli yerine oturtuyor.
“Mahpus Kaça Kaça Biter” yapıtında bir kez daha öğrendiğimiz önemli bir şey, kafa kafaya veren devrimcilerin yaratıcılık konusundaki ustalıkları. Mahpusluk yaşamın sonu değil, yaşamın ve mücadelesinin yeniden en dinamik haliyle örgütlenmesidir. Özellikle ‘80’li, ‘90’lı yılların siyasi mahpusluğu dışarıya bunu öğretmiş; içerideki direniş dışarıya örnek olmuş; örgütlenme, hak alma, kültür-sanat, edebiyat vb. birikiminin edinilmesinde duvarların ötesini harekete geçirmiştir. Söz konusu kitap bunun mayasının oluşumu konusunda da bizi bilgilendiriyor.
Peki, firar ya da firarlar? Firar edenler hep tünelden mi geçip gittiler? Tüneller patladığında yeni tüneller kazma gücünü bulabildiler mi? Buldularsa başarılı olabildiler mi? Başarılı olamadıklarında başka hangi yollara başvurdular?
Özgürlük tutkusu aslında sadece insanın değil bütün canlıların doğasında olan şeydir. M.Kılıç özgürlük tutkusu açısından “siyasi tutsaklık var oldukça, bu romanda dile getirilen ‘Varan bir’, ‘Varan iki’, ‘Varan üç’leri ‘Varan dört’ler, beşler, altılar… Sonsuzlar katılacak” diyerek, mahpusların başka zamanlarda, başka yerlerde içlerindeki bu tutkuyla yanıp tutuşmaya devam edeceğine vurgu yapmakta.
Ah özgürlük tutkusu! Hele ki serde dünyayı ve o dünyada kendi ülkesini değiştirmek inancı varsa bir insanda duvarlar vız gelir… Kitabı okurken özgürlük serüvenini birlikte yaşıyoruz.
Mahpus Kaça Kaça Biter, Mehmet Kılıç
Dorlion Yayınları 2019. 335 sf.