Kokusuz Sesler | Yılmaz Pirinççi
Hayatımızla oynayan kuklacının ipleri birbirine karıştı bir zaman.
Bu yüzden her şey böyle yarım yamalak
Bu yüzden her şey eksik.
Her şey düğüm düğüm…
Rengimize uymayan sesler düştü bize
Gülümseyin dediler
İçimiz kanarken
Sol yanımız ne zaman birine değse.
Düşürdüler oyundan..
Hileliydi her şey
İpler kısa.
Yol uzun
Kesilmişti nefesler
Hem kuklacı da bilmiyordu ne yaptığını
Bu yüzden hep yarım kaldı gösteriler…
Dokunmadan sevişmelerden arta kalan bir hüzün buğusu örttü gözlerimizi
Avuçlarımızda zemheriye düşmüş üşümelerin titremesi
Ve kokusuz sesler
İç-içe geçmiş bir kadersizlik ağı
Ne yana dönsek çıkmaz bir sokak…
Sahi neydi alnımızdaki bu boşluk.
Bu öpülesi aydınlığa düşen niye hep kahır oldu.
Tanrının unuttuğu ruhları kim giydirdi üstümüze?
Aynı hayatı yaşayan binlerce kimlikle çarpışıyoruz her adımda.
Her gün biraz daha eksiliyoruz yaşamayı beklerken…
Yılmaz Pirinççi