KIYICI GERÇEKLER-Josef H. Kılçıksız
Babaannemin anlattıkları, kişisel tarih ile toplumsal tarihin kesiştiği yere ışık tuttu. O anılarında, 1915 Nisanı’na kıyısından köşesinden bulaşan herkesin bir şekilde yaralandığını gösterdi.
Babaannemin anlattıkları, Anadolu’nun, farklı inanç ve kökenlerden insanların barış içinde bir arada yaşadığı bir coğrafya olduğu savının, dünyanın en büyük aldatmacası olduğunu gösteriyor.
Babaannem kanlı sürgünden bir şekilde kurtulup Suriye’nin Kesab’ına sığınmayı başarmış bilge bir kadındı. Kesab’tan sonraki yolculuğu Hatay’ın Altınözü’nde bulunan Hıristiyan Cneydo köyüne varmasıyla son bulmuş.
xxx
Babaannem konuşurken nefes almaksızın, kendi acısını deşerek konuşurdu:
“Çölü boydan boya yürürken günün sonunda umuttan geriye elimizde bir avuç hüzünlü toz kaldığını görüyorduk. Magda’ya yapılanları görünce elimi boğazımdan aşağı sokup içimdekileri, göğsümdekini koparana dek çekmek istedim. Kendimi can havliyle hayata bağlama çabamı şimdi utançla yad ediyorum”
xxx
Osmanlı, dini Müslümanlık olan herkesi asli vatandaşı saydı. Asla Türkçü bir anlayışla hareket etmedi. Ancak kendi dininde direnenlere de asli vatandaş gözüyle bakılmadı. Dini sınırlamalar, devşirme mekanizması ve cizye gibi örnekler, gayrimüslimlere reva görülen bu ayrımcı uygulamalardan bazılarıdır.
xxx
Ermenilerin 1915’i işte bu “etnik homojenleştirme” politikası üzerine kurulu bir felakettir. Etnik homojenleştirme, Osmanlıda zamana yayılmış olarak uygulanan dinî homojenleştirme politikasının yeni bir sürümüdür.
xxx
Yazının tümü için
Gazete Duvar
https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2020/04/26/kiyici-gercekler/