Kırmızı Karanfil | Mahir Akarsular
Mustafa Kemal Atatürk’ün Bir Anısı
“Selanik’te öğrenci iken, Nadire adında ciğerlerinden
rahatsız komşu kızı Mustafa’ya hayranmış. Her geçişinde pencereye koşar, ona
bakarken yüzünü al basarmış.
Bir gün bunu komşu kızı Hatice’ye anlatmış:
— “Mustafa Bey, öteki arkadaşlarına benzemiyor” demiş. ve Hatice
ile birlikte gizli sevdayı Mustafa’ya hissettirmeye karar vermişler. Hatice,
Zübeyde Hanımların evine girer çıkarmış.
Bir cuma, ailece oturmaya gitmişler. Mustafa evde yokmuş. Hatice, üst kattan
bir şey getirmesi istendiğinde aklındaki planı uygulamaya koymuş. Sofadan
geçerken, saksı içindeki kırmızı karanfillerden birini gizlice koparmış.
Mustafa’ nın üst katta soldaki yatak odasına dalmış. Karyolasının başucundaki
masanın üzerinde açık duran tarih kitabının üzerine karanfili bırakmış.
Korkudan titreyerek koşar adım aşağı inmiş. Çiçeğin Nadire’den geldiğinin
anlaşılacağına eminmiş.
Az sonra Mustafa eve gelmiş. Zübeyde Hanımın ve Hatice’nin annesinin ellerini
öpmüş. Hatice’nin de elini sıkmış. O dönem Türkler arasında el sıkma adeti
olmadığından Hatice birazcık şaşırmış. Zaten gizlice bıraktığı çiçekten dolayı
heyecanlıymış. Mustafa bu heyecanı hissetmiş. Gözlerini Hatice’ nin gözlerine
dikmiş. Küçük kız ne yapacağını bilememiş.
Mustafa:
— “Ders çalışmam gerekiyor” deyip yukarı çıkmış. Çıkar çıkmaz da
tekrar aşağı indiği ayak seslerinden anlaşılmış. Hatice kalbinin duracağını
hissetmiş. Çünkü geldiğinde Mustafa’nın elinde o kırmızı karanfil varmış.
— “Bu çiçeği benim kitabımın arasına kim koydu?” Diye bağıracağını
sanan Hatice çok korkmuş…
— “Ben ettim, sen etme” der gibi bakmış ona…
Mustafa, Hatice’yi alaycı gözlerle süzdükten sonra dışarı çıkmış. Hatice hemen
gidip olanları Nadire ablasına anlatmış.
— “Ölüyordum korkudan. Bir daha beni böyle işlere sokmayın” diye
yalvarmış.
Nadire ise çiçeğinin adresine ulaşmasının keyfiyle beklemeye başlamış. Aradan
epey bir zaman geçmiş. Bir gün Hatice, Zübeyde Teyze’sinin kendisini oğlu
Mustafa’ya istediğini öğrenmiş. Ama Hatice’nin annesi, Mustafa asker olup
uzaklara gidecek diye bu evliliğe yanaşmadığı için Konu kapanmış. Mustafa,
Harbiye’de okumak için İstanbul’ a gitmiş. Ama annesine gönderdiği her mektubun
altına:
— “Hemşiremiz Hatice Hanıma da özellikle selamlar ederim” cümlesini
eklemeyi eksik etmemiş.
Harbiye’den Harbiye Yüzbaşısı olarak çıktığında Hatice’yi yeniden istetmiş. Bu
kez Hatice’nin ailesi razı olmak üzereyken Saray’da çalışan bir ahbapları
onlara;
“Ben onun hakkında Saraya gelen jurnalleri okudum. Geleceği çok
karanlıktır. Aman uzak durun” deyince Hatice’nin annesi, kızını alelacele
bir başkasıyla evlendirmiş. Yıllar geçmiş. M. Kemal, “Atatürk” olmuş.
Evlenip çoluk çocuğa karışan Hatice, yaşadıklarını 1920’ lerde bir kış günü,
Kocaeli’nde Milli Eğitim Müdürü olan apartman komşusu Münir Hayri Beye
anlatmış. Münir Hayri, daha sonra sinema tahsili için yurt dışına gitmiş.
Döndüğünde Atatürk kendisinden hayatını perdeye yansıtacak bir senaryo
yazmasını istemiş. Senaryonun esaslarını da kendisi yazdırmış.
— “Filme başka neler koymalıyız?” Diye sorduğunda Münir Hayri,
biraz da çekinerek,
“Her filmde kadın ve aşk unsuru aranır, bilmem nasıl emredersiniz”
demiş ve yıllar önce Hatice’den dinlediği hikayeyi Atatürk’e nakletmiş.
Atatürk hatırlamış ve gülerek; “Ben, Hatice’nin o karanfili kendi hesabına
koyduğunu sanmıştım” demiş. Ve “Hatice zekası, güzelliği ve
terbiyesiyle örnek bir kadındı. Her vakit hayatımın en değerli hatıraları
arasında kalacaktır.”
Sonra Nadire’yi de hatırlamış. “O kızcağızı da bir katiple evlendirdiler.
Sonra da öldü.”
Birkaç gün düşündükten sonra Münir Hayri’yi yeniden çağırmış Atatürk:
“Tamam” demiş;
“Bizim çocukluk hikayesini filme koyalım. Yalnız Hatice’nin ismini
koymayalım. Bu, çok masum bir hikayedir, ama belki Hatice’nin torunları filan
istemezler.”
Münir Hayri’nin senaryosu “Ben bir devrim çocuğuyum” adını taşıyordu;
Atatürk rahatsızlandığı için bu film çekilemedi.
Hatice Hanım Milletvekili seçildi ve Meclise girdi. Torunları hayatta mıdır
acaba?”…
Münir Hayri Egeli, Atatürk’ten Bilinmeyen Hatıralar, Ankara 1959, Sayfa/ 23–25.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009
Fotoğraf; Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin Selanik Şubesini Kurarken (1906)
Samet Demiralp