Kiraz Şapkalı Kadınlar Korosu | Yelda Karataş
– Nuray Salman’a…
1.
Bir sessizliğin orta yerinde duruyoruz. Doğru sözler arayan. bir çocuk. Topaç elinde hayat. İpsiz çünkü. Gençlik rüyalarını seviyoruz. Çünkü çiçek kokar. Çünkü yetmez bir kuru dalın soluğu saklambaç oynamaya.
Herkes neden kendi çocuğunu en çok seviyor. çünkü.
bir ortaçağlı’nın öngörüsü olmasa hayal gücü ya da. nereye koyacaktık dünyayı .evrende. asılı mı duracaktı yarınlarımız bir öküzün kaprisine bağlı.
Bir iç çekiş bu. topacı döndüren el. saf kuşkusuz. bir başkasının çocuğunu da sevebilen.
O küçük bezelye batıyor bazılarına kırık döşek altından. kibritçi kız mumlarını yaka yaka ömrünü aydınlatıyor. Çaresiz.
bir bakış uzatmıyor kimse. Ya da elde örülmüş bir çift çorap. sıcağa karşı da korumak için eşitsizliği.
Bir işçi kızının ayakları üşüyebilir ama. Balerin olamaz. Ses telleri kırık basar bir çırağın.
Çünkü. ölümün çocukları alfbesiz yaşar evren’in ortadoğusu’nda.
Anneler ne çok bilir masalları. Gerçekse babalardan saklı. Bir ceylanın hayallerinden duvara asılan. Gözpınarları. Ağlamayı bilmeden kurur. Batı yakasında o kara deliklerin.
Ey sin ey ömrümün nuru. Dünyaya en sadık olan. Dişi gümüşünde senin denizlerle oynaşan o gülüş var.
Ey denizler hakimi. med-cezir. Kızıl’ı ortadan bölen asa. Kimin elindeydi. ateşten kalbimi yakan köpüklerin çığlığı. Kayaya her asılan bir fatih değil.
Yetmiyor sirenlerin sesi yarama. Kıyı uzak ve bir o kadar silik önümdeki ayak izleri.
Ey uzak iklim. Evlat diye bağrıma bastığım zakum. ömrüm ayıklıyor anadili aşk olmayan bezirgân otlarını. Evrenin hangi köşesinde yetişirse yetişsin.
Bazen oğul diye ömre ısırgan ekilir.
Ah iki gözüm. Yalnızlığın her gün yeni baştan keşfidir insan. Oysa bayılır yelkenlilere yeter ki göğsünde sevdanın yükünü taşısın. Ak balıklara- kara diyarlara bir efsane gibi yaysın aşk dinini.
Heyhat. Kimde kalmış o yürek. Kimde kalmış kalbimizi güneşe çeviren pusula. Bir korsan bayrağı bile yok hayalimizde.
Çünkü her canlı çağının utancıyla doğuyor dünya denen bu hapishaneye
Yelda Karataş