KARANLIK NEHİR-Josef H. Kılçıksız
Samir’in rüyasında Hilda karanlık bir bozkırın kestirilebilir sınırları içinde kızıl şakayık yapraklarıydı. Sisifosvari çabasında kayanın dağın eteklerine yuvarlandığı anlardan birinin cisimleşmiş hâli olarak karşısında öylece mahzun duruyordu Yüzü önce çok yakınında bir yerde belirdi. Sonra o manzara zihninden giderek uzaklaşan, metruk bir nekropolun manzarasına dönüştü.
Hilda daha geniş dünyalara açılabilmenin, bir küçük dereyken büyük ırmaklara, oradan da denizlere dökülebilmenin umudunu içinde yaşattı. Kendini bir nehre bırakmasının belki de asıl sebebi buydu.
“Öfkenizi koruyun, öfkeniz tek silahınızdır.” Nietzsche
Hilda, Samir ile arasında filizlenen aşkın getirdiği yeniliğe uzanan genişlikte bir alanı son derece büyük bir ustalıkla kat ediyordu. Hakikat ve aşk düsturları olmuştu ikisinin.
Birlikte kazanıyorlardı, yiyorlardı, içiyorlardı, eğleniyorlardı gerçi, ama sanki batan bir gemideymişçesine, bir acelecilik, bir telaş, hayatı hiçe sayan gülümseyişler vardı bu yaşayışta.
xxx
Samir sigara içerken yine uyumuş ve izmarit bu sefer telefon rehberini ucundan tutuşturmuştu. Yanan telefon rehberinin başına çöküp Hilda’nın numarasını aradı. Uzun uzun çaldırdı numarayı. Kimsenin cevap vermediğini dehşetle fark etti.
xxx
Samir’i en çok etkileyen, nehrin karanlığı olmuştu. Hilda’nın kendini sularına attığı nehrin karanlığı… Anne olmak üzereyken Hilda’yı intihara teşvik ederek tekâmülüne karanlığını da dâhil eden şey neydi acaba?
xxx
Bitmemiş bir geçmiş zamanın tam ortasındaydı yine. Kıyıya seslenerek ilerleyen bir şilep sularda damar damar köpüklerin çıkmasını sağlıyordu. Köpükler sonra karanlıkta parlayan tafra öbekleri gibi derinlere batıyordu.
Şilep yükünü boşalttı. Motorları cana gelip gürültüyle çalışmaya başlayınca rıhtımdaki herkes aniden sustu. Bu susuş, yarımada için önemli işlevleri yerine getiren şilebe bir saygı duruşunu andırıyordu. Gören bütün gözler sönüp, yarımada batıyordu adeta.
Orman örtüsünde yer yer görülen açıklıklar şiddetli bir fırtınanın burada tepindiğine işaret ediyordu. Fırtınanın koparıp karanlık sularına attığı ağaç dallarını nehir, batıya doğru sürüklüyordu. Nehir Hilda’nın cesedini de batıya sürüklemişti.
xxx
Öykünün tümü için Kirpi Edebiyat
http://www.kirpiedebiyatdergisi.com/karanlik-nehir-josef-hasek-kilciksiz/