Kahkahalar Adına | Yılmaz Pirinççi
Açık cezaevindeki mahkûmlar gibiyiz.
Ne yaparsak yapalım gece olunca aynı dört duvar.
Aynı ses
Aynı koku.
Gecenin biriktirdiği hüznü gün boyu saklamaya çalışıyoruz bazen kendimizin bile inanmadığı kahkahalar ardına…
Ama güçlüyüz ya hani.
Anka kuşuyuz.
Bin kez ölsek bin kez daha yeniden yaratırız ya kendimizi
Cam kırıklarından beter can kırıklarına basa basa yürürüz.
Acımasız birer caniyiz aslında,
Söz konusu kendimiz olunca…
Tek bir inat uğruna…
Kendimizi binlerce yarattığımız gibi binlercesini öldürürüz hiç acımadan
Süslü sözlerim yok benim yavrum.
Benim en büyük süsüm gözlerinden topladığım hüznün ışıltıları
Hüzün ışıldar mı diyeceksin?
Hem öyle güzel ışır ki…
Yıldızlar dilek yağmuruna düşer .
Öyle güzel ışır ki
Yağmur taneleri yarışır birbirleriyle o bir damla gözyaşına karışmak için.
Yani bir gün çıkıp geleceksen eğer,
Topla bütün yağmurları öyle gel…
Yağmurlarda sırılsıklam olana kadar yürürüz seninle
Yada rüzgarla yarışır gibi sevişiriz.
Sonra gözlerinin kenarından öperim seni.
Saçların dolanır boynuma.
Kahkahalar adına bir ömür sende kalırım…