Dolar 34,1962
Euro 37,5562
Altın 2.880,80
BİST 9.068,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 29 °C
Hafif Yağmurlu

İntihar Mı? İntikal Mi? | Hatice Altunay

04.06.2019
1.221
A+
A-
İntihar Mı? İntikal Mi? | Hatice Altunay

İçinde bulunduğumuz yıllar hepimizi tinsel olarak etkiliyor. Hayat pahalılığı, yaşamın zorlukları, çarpık kentleşme ve elbette çarpık ilişkiler

        Hangi konuya değinmek istesem elimde lime lime… Ulus olarak, çürümenin içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Sapık ilişkileri meşru sayan bir zihniyet hortladı. Önce kurbağanın sıcak suya alışması gibi yoz ve sapık ilişkilere yolak açan diziler ekranları kapladı… Küçültme ekleriyle verilen cinayet dizilerindeki karakterleri yaşamına kopyalayan genç kızlar oluştu. Dizilerin sayesinde kabadayı, şiddet vs meşru hale getirildi. Benzerlerini çevremizde yaşar olduk.”Erkek dediğin sert olacak, biraz maço olacak. Vurdu mu masaya yumruğunu toz kaldıracak.” Genç kızlarımızın maço erkek düşlemleri, evlilik yaşamına geçtiklerinde katlanılmaz çile olmuş farkında değiliz.

       Ekranda yaşamın zorluklarına inat etli, tavuklu, balıklı, karidesli yemek programları içine biraz da gelin- kaynana kazanını kaynatalım. Malum reyting artsınYoksul insanlar, içlerini çeksin, yemek programlarını izleyerek hayal dünyasında mutlu olsun… Var olanlar “Oh be !” deyip yeni tarifleri katlayıp koysun. Beynimiz boşalıyor canım anlamıyorsun. Olması gerekli olan beynin boşluğu zaten.

       Eğitimin, aile sıcaklığını olduğu o güzel programlar günün ya geç saatlerinde ya da sabah olsun ki çoğunluk izleyememiş olsun. Farkında mısınız acaba gençler arasında intihar olayları neden arttı?

Malum, okullarda kabadayı olarak (Kasımpaşalı eli maşalı ) sustura, jilet, muşta, silah vs ile gözdağı vermelisin ki seni saysınlar, senden korksunlar, sen de topladığın güçle kasım kavur ortalığı…

       Kabadayılık, maçoluk vs yeteneklerin yoksa çok duygusal biriysen yandın evladım sen! Marmara çırası gibi hem de… Senin ciğerini söker böyleleri. Eşkıyalığın devrinde adaletten, insan haklarından hele sevgiden söz etmen çok saçma biliyor musun? Susacaksın hep… Susmazsan tecavüze uğrarsın, hırpalanırsın, itlerin önüne atılırsın… Çetin ceviz değilsen senin yaşaman zor. Sussan bile sataşır böyleleri, senin ufkunu karartır. İçin kocaman sevgiyle dolu olsa da dışarıya akamazsın. İçini çürütür bunca ağrı, sızı… İçine döner dünyan… İçinden içinden çürürken tedavilerin başlar, sonu olmayan tedavilerin…

       Gelinen nokta odur ki iki seçenek yanıp söner körpecik beyninde kalır intihar mı? Yaşama intikal mi? Kendinde savaşacak gücü bulamayan onuru kırılmış, zedelenmiş birey intiharı seçer. Son zamanlarda aile sorunları, akran sorunları vs olarak atlandırdığımız gençlerin intihar olaylarının artmasında sosyal adaletsizliğin, mutsuz evliliklerin, tv ekranlarının, kültürel yozlaşmanın payı yok mu? Neden sorgulamıyoruz, yoksa intihar sözcüğü sizi de mi  korkutuyor işin uzmanları? Günah kavramına çöreklenip kendinizi aklıyor musunuz? Ölen cehennemlik nasıl olsa… Sizin yeriniz hazır öte tarafta  intihaliniz yemyeşil vadi…

           Bize gelince….

Pamuk ipliğine bağlı yaşıyoruz.

Kimi aramızda filizkıran

Arsız sözcükler damlıyor arkamızdan…

Yüreklerimiz kanıyor durmadan

Yalnızca aval aval bakıyoruz.

Malum, kuyu derin…                                              

Malum, dinde yeri hazır

Omuzlarımızda bir katar eşek yükü…

Yaşamak ağrısı…

      Malum, küfredemiyorum ağız dolusu… Yazıyorum hafiflerim, kendimce bir yol bulurum diye ya siz siz ne yapıyorsunuz aramızdan sessizce ağrılı gidişlere…

                                                                                      Hatice Altunay

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.