Huis Clos’daki sosyete güzeli | Josef H. Kılçıksız
Toplumun morfolojisi ile Jean Paul Sartre’in Huis Clos’u arasında paralellikler kurmaya çalışıyorum. Biri intihar etmiş lezbiyen, diğeri kurşuna dizilen bir vatan haini, üçüncüsü ise insanları ve özellikle erkekleri ciddiye almayan, gerçek sosyal bağlantılar kurmayan, kırıp döken, yıkıntıları çiğneyen, sadece kendisi için yaşayan, sahiplenme duygusu dışında gerçek bir tatmini olmayan, iflah olmaz hedonist bir sosyete güzelidir.
Türkiye toplumu bu üç figürün sosyolojik karışımından oluşuyor, fakat daha çok sosyete güzeline karşılık gelen bir morfolojiye sahiptir.
Bir odaya kapatılan bu üç protagonist arasında ‘neredeyiz’ sorusu ile başlayıp beyin fırtınası ivmesi kazanan sorgulamalar, cehennemin yeryüzünde aranması gerekliliği üzerine içe bakışlara, kendini odadaki diğerlerinden koruyuşlara varan (hayata dair) savunma pozisyonlarına oradan da yazgıyı kabullenişler ile asla kabullenemeyişlere kadar uzanan ve nihayet “cehennem başkalarıdır” ile biten entelektüel bir tümevarıma ulaşıyor.
Onları çıkışı olmayan dört duvar arasına sürükleyen protagonisti sorgulamak ise kimsenin aklına gelmiyor.
xxx
Dışarıda hayat baş döndürücü hedonist ivmesiyle sürüyor. Bu yanılsamalar ve zevkler dünyasını çirkin gerçekliğe tercih edenler çoğunlukta.
Hacettepe felsefede birlikte dürsek çürüttüğüm bir arkadaşım içeride ömür tüketiyor. İdealizmine ve şahsına müthiş saygı duyarım. Fakat ülkü ve idealleri çocuklarıyla birlikte geçiremediği zamanı geri getirmiyor.
xxx
Aydınlar, idealistler ve devrimciler bence artık bireysel sınırlarına geri çekilip herkesten çok bedel ödedikleri için herkesten çok hak ettikleri hayatın tadını çıkarmalıdır.
Çünkü ‘sen yanmazsan, ben yanmazsam’cı ilke giderek ‘sen yanma sadece ben yanayım’a dönüştü. Neredeyse bütün benlikler (soyut) halkın gönenci uğruna feda edilirken, toplum senelerdir “aydınlanma” denen bitmek bilmez bir geviş getirmenin merkezi haline geldi.
xxx
Sorular ve cevaplar, öncelikler ve sonralıklar hiyerarşisini aşındıran “devrimci romantizmin” bedeli çok ağır oldu. Toplumu, dünyayı daha adil, daha özgür kılmak, soylu davalar hepsi güzel de fakat insan aynı zamanda kendi yaşamının değerini bilmelidir.
xxx
Yazının tümü için ArtıGerçek
https://artigercek.com/haberler/huis-clos-daki-sosyete-guzeli