Haftanın Hikayesi | Şerif Amcanın Gazete Küpürleri | Bekir Yıldız
Lise yıllarımın sonuna doğru kolonyacı Şerif amca ile tanışmıştım.
Genellikle Mersin sahilinin liman tarafında ya da Ulu Cami’nin önünde camekanlı, seyyar bir tezgahta kolonya satardı. Gerçi hiç satış yaptığını görmedim, ama yağışsız havalarda hep açardı tezgahını. Okuldan öğlen çıkar soluğu onun yanında alırdım. Yanına oturur bir yandan onunla konuşur bir yandan da önümüzden geçenleri seyrederdim.
Gazete, bulmaca, radyo ve kedi hastası bir adamdı.
Paltosu kirden ağırlaşmış, yerden kalkmaz olmuştu.
Ama paltonun cebinde servet vardı. Ayna, radyo, çakı, tesbih, tarak, sabun,
anahtar… Ama en önemlisi gazetelerden kesilmiş küpürler… Saysak 500’ü geçecek
kadar çeşitli küpürleri, tomar tomar ceplerine naylon poşetler içinde doldurmuştu.
Yıllarca, hoşuna giden herşeyi kesip biriktirmiş. Benimle konuştuğu konu
hakkında küpür varsa hemen çıkarır gösterir, sanki kesin kanıt oymuş gibi
ciddiyete bürünürdü ihtiyar alnı. Mesela, Atatürk’ün ölümü ile ilgili bir şey
konuşuyorsak hemen cebinden öldüğü güne ait gazete manşetini açardı önümüze.
Siyasetçilerin gaflarını konuşuyorsak malzeme çoktu Şerif amcada.
Birgün yine otururken önümüzden bir kadın
geçiyordu. Üzerine meyve suyu dökmüş çocuğuna bağırıp çağırıyordu. Tam önümüzde
iken çocuğun elinin üstüne tokatlar atmaya başladı. Şerif amca “vurma
çocuğa” diye bağırdı.
Kadın korktu ve
çocuğu sürükleyerek uzaklaştı. Sonra bana dönüp “bunların
“Nsala’dan” haberi yok belli ki” dedi. Anlamadım. “O ne
demek” dedim. Cebinden, uzun uğraşlar sonunda bir küpür bulup çıkarttı ve
anlattı.
O küpür paylaşımdaki fotoğrafın eski bir gazeteden
kesilmiş haliydi.
“Fotoğraftaki Kongo’lu bir baba. Önündekiler ise
“yeterince kauçuk toplayamadığı için” sömürgeciler tarafından
kesilen, 5 yaşındaki kızının sol eli ve sağ ayağı…
Baba, kızının kesilmiş elini ve ayağını bir rahibin
evinin önüne, şu an ki oturduğu yere getiriyor. Rahibi beklerken rahibin hanımı
durumu görüyor ve fotoğrafını çekiyor.
Geçen yıl bugün kaybettiğimiz Şerif amcayı her yıl
bu fotoğrafın bende bıraktığı yıkıcı duygularla anarım.
Işıklar içinde uyusun…
11.01.2019 Bekir
Yıldız