Günün Kitapları | Değerlendirme: Gazeteci Özkan Saçkan
17 KASIM TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım.
//GURUR VE ÖNYARGI: “Bay Bennet hazırcevaplık, alaycılık, ihtiyatlılık ve kaprisliliğin o kadar tuhaf bir karışımıydı ki, karısı yirmi üç yıldır onun karakterini çözebilmiş değildi. Karısının zihnini tanımaksa daha kolaydı. Aklı kıt, bilgisiz ve sağı solu belli olmayan bir kadındı o. Hoşnutsuz olduğu zamanlarda, sinirlerinin zayıf olduğunu sanırdı. Aklı fikri kızlarını evlendirmekteydi, ziyaretler ve haberler de avuntusuydu.”
//ANTİK ÇAĞ’IN SON BÜYÜK SAVAŞI: Antik Çağın Son Büyük Savaşı hem içeriği hem de anlatım tarzıyla tarih okurları için vazgeçilmez bir kaynak ve rehber niteliğinde.
//HUZURU BOZMAK: Orta sınıf hayatına dair keskin gözlemleriyle tanınan yazar, kitabında Soğuk Savaş fonunda gelişen bir arayış ve kayboluş hikâyesi anlatıyor.
//FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ: “Ahmet Mithat’ın Felatun ve Rakım’la somutlaştırdığı ikili yapı fikri, sonraki dönemlerde başka yazarların da tezlerini okura aktarırken kullanacağı bir formüle dönüşür. Şıpsevdi’nin Meftun’u, Araba Sevdası’nınBihruz’u, Şık’ın Şöhret’i gibi erken örneklerin yanı sıra, Cumhuriyet döneminde de Peyami Safa, Yakup Kadri, Halide Edib gibi önde gelen ve etkili yazarların romanlarında Felatun’dan izler taşıyan karakterler yarattıklarını görürüz.” Erkan Irmak.
//ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK: Konfor alanından nasıl çıkılır? Umut, inanç ve plasebo etkisi arasında nasıl bir nörobiyolojik bağlantı var ve bunu bilmek ne işimize yarar? Zihinsel bağışıklık nasıl artırılır? Psikolojik sağlamlık aslında nedir? Bireysel ve toplumsal travmalar nesiller arasında nasıl aktarılır? Kolektif/sosyal öğrenilmiş çaresizlik nasıl gelişir, toplumsal yaşamı nasıl etkiler, ne yapabiliriz? Nöroşehircilik nedir? Kentlerin ruhu toplumsal travmalardan nasıl etkilenir?
//EV ÖLDÜ BEN AĞAÇLARI SEYRETTİM: Kitap, hayatın akışında saç örgüsü gibi birbirine bağlanan öyküleri barındırıyor.
İşte o kitaplar;
//Beş kız çocuğundan oluşan Bennet ailesinin hikâyesi
JANE Austen’den GURUR VE ÖNYARGI. Yazarın hayattayken yayımlanan dört romanından ikincisi, hiç tartışmasız İngiliz edebiyatının en kalıcı popüler klasiklerinden biridir. Cahil anne, kayıtsız baba ve anne Bennet’ın hepsinin de evlendiğini görmeyi çok istediği birbirinden farklı beş kız çocuğundan oluşan Bennet ailesinin hikâyesini anlatır. İngiltere kırsalında 19. yüzyıl başında geçen romanın ana konusu, Bennet’ların ikinci en büyük kızları Elizabeth’e ve onun yakışıklı, zengin ama nefret uyandırıcı biçimde gururlu Bay Darcy ile çalkantılı ilişkisine odaklanır. Roman her ne kadar birçoklarınca tarihsel bağlamdan yoksun olmakla eleştirilse de, Austen bütün incelikleri, görgü kuralları ve kendine özgü kültürüyle, 19. yüzyılın hızlı değişimi içinde geride çok az iz bırakan, Sanayi Devrimi öncesi “Regency dönemi” hayatını tüm yönleriyle anlatır. Yazar, aynı zamanda bu dünyayı, dar gurur ve önyargıları çerçevesinde, şaşmaz bir doğruluk ve hicivle betimlemeyi başarır. 424 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)
//Okurlar için vazgeçilmez bir kaynak ve rehber niteliğinde
JAMES Howard – Johnston’tan ANTİK ÇAĞ’IN SON BÜYÜK SAVAŞI. Kitap, Roma ve Sasani İmparatorlukları arasında geçen ve insanlık tarihinin seyrini değiştiren destansı bir mücadelenin hikâyesi. Özellikle 603-628 yılları arasında kızışan ve Kafkaslardan Filistin’e, Kuzey Afrika’dan Karadeniz sahillerine kadar geniş bir coğrafyada meydana gelen bu uzun savaşlar silsilesi, tarihin en uzun ve en karmaşık savaşlarından biri. Oxford Üniversitesi’nin kıdemli profesörlerinden geç antik çağ tarihinin önde gelen uzmanlarından yazar dönemin siyasi, askerî ve sosyal dinamiklerini titizlikle ele alarak okuyucuyu olayların merkezine çekiyor. II. Hüsrev ve Heraclius gibi figürlerin stratejilerini, başarılarını ve başarısızlıklarını detaylandırarak, her iki imparatorluğun da nasıl birbirlerini zayıflattıkları, Türk kağanlığının bu savaşlardaki kritik rolünü ve İslam’ın içine doğduğu siyasi ve sosyal konjonktürü akıcı bir dille resmediyor.Kitap, sadece askerî tarihi değil, aynı zamanda dönemin sosyal yapısını ve yerel yaşamı da detaylandıran zengin kesitler sunuyor. 536 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)
//Soğuk Savaş fonunda gelişen bir kayboluş hikâyesi
RİCHARD Yates’ten HUZURU BOZMAK. John Wilder Amerikan Rüyası’nı gerçekleştirmiş olduğuna dair işaretlerle çevrilidir: İyi para kazandıran bir iş, sevgi dolu bir aile, güzel bir ev. Ancak bu parıltılı yüzeyin altında ters giden bir şeyler vardır. Düşledikleriyle gerçeklik arasındaki mesafe açıldıkça Wilder içinde büyüyen öfkeyi bastırmak için gizli ilişkilere, alkole ve başka türlü bir yaşam sürme hayallerine sığınır. Ama yıllar içinde kurulmuş hassas dengeler bir kez bozulmayagörsün, geriye dönmek hiç kolay değildir. Yazar, Amerikalı yazarların en hakikilerinden biri. Gina Berriault. Yates kusursuz bir realist; Hemingway’in alabildiğine yalın üslubunun doğal mirasçısı, Carver’ın düz minimalizminin öncüsü. Kate Atkinson.216 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//“Felatun Bey’in kıyafeti şudur” demek
AHMET Mithat Efendi’den FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ – Günümüz Türkçesiyle. Felatun Bey’in kıyafetini sorarsanız tarif etmekten âciz olduğumuzu bildiririz. Şu kadar diyelim ki hani ya Beyoğlu’nda elbiseci ve terzi dükkânlarında modaları göstermek için mukavvalar üzerinde birçok resimler vardır ya? İşte bunlardan birkaç yüz tanesi Felatun Bey’de mevcut olup elinde resim, boy aynasının karşısına geçer ve kendisini resme benzetinceye kadar mutlaka çalışırdı. Bundan dolayı kendisini iki gün bir kıyafette gören olmazdı ki, “Felatun Bey’in kıyafeti şudur” demek mümkün olsun. 208 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
//Depresyon ve mutsuzluk arasında nasıl bir ilişki var?
İSMAİL Tayfun Uzbay’dan ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK- İnsandan Topluma. “Sisli bir havada ilerlemek karanlıkta ilerlemekten daha tehlikelidir, çünkü sis belirsizlik içerir…” – Joseph Conrad. Hayatın anlamı nedir, insanlar aslında neyi arar? Öğrenilmiş çaresizlik nedir, ne gibi ruhsal hastalıklara yol açar, nasıl korunabiliriz? Beyin ve zihin farklı iki yapı mı? Beyin esnekliği aslında nedir? Hastalıkların nöroplastisitesi ya da kendilerine özgü bir beyin tasarımı veya mimarisi var mı? Konfor alanından nasıl çıkılır? Umut, inanç ve plasebo etkisi arasında nasıl bir nörobiyolojik bağlantı var ve bunu bilmek ne işimize yarar? Zihinsel bağışıklık nasıl artırılır? Psikolojik sağlamlık aslında nedir? Bireysel ve toplumsal travmalar nesiller arasında nasıl aktarılır? Kolektif/sosyal öğrenilmiş çaresizlik nasıl gelişir, toplumsal yaşamı nasıl etkiler, ne yapabiliriz? Nöroşehircilik nedir? Kentlerin ruhu toplumsal travmalardan nasıl etkilenir? 272 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
//Saç örgüsü gibi birbirine bağlanan öyküler
MUSTAFA Orman’dan EV ÖLDÜ BEN AĞAÇLARI SEYRETTİM. Kelimeler öcünü alıyor benden. Hiç olmadıkları kadar düşüyorlar peşime. Ne dünün ne de yarının sesi var, gün böbürleniyor önümde. Söylediklerim ağrıyor başkalarının kulaklarında ve gelip bir düzmeceyle beni buluyorlar. Delikler, boşluklar kadar ihtişamlı değil. Gölgeler taşır insanı, bir gövdeden önce. Şimdi bir ölüyüm. Böyle bir isme bile yakışmıyorum. Yazarın kaleminde ölümü anlamaya çalışanların, kaçakçıların, sınırı gizlice geçenlerin, yoklukla terbiye olanların, askere oğul gönderip de geri alamayanların, gözaltında kaybedilenlerin, yolculukların, umutsuz ama sadık âşıkların ve bir otobüs camında hızla kayan manzaraların öyküleri hayat buluyor. Fonda sürgit devam eden yas havası, buruk kavuşmaların da altını çiziyor. 136 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)