Günün Kitapları | Değerlendirme: Gazeteci Özkan Saçkan
7 TEMMUZ TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım.
HAVALİMANINDA BİR HAFTA: Yazar, havalimanında uzun uzadıya vakit geçirmenin, tahmin edilenden çok daha aydınlatıcı bir faaliyet olduğunu, akıl dolu ve esprili bir yolla gösteriyor.
//AĞAÇ DİKME DUASI: Yakın zamanlarda bir. Yörükler ülkesi varmış. Bir varmış, bir yokmuş. Yörükler varmış, onların da masalları. Yok olmaz mı, varmış, varmış…
//BOZA: Kahraman bozacıların “Bozaaaa!” naraları artık sadece bir satış yöntemi değil, mahalle sakinlerine güven veren, çetecilere ise korku salan bir haykırıştır.
//3. DÜNYA SAVAŞINA DAVET: Komşular açken tok yatılmasına rızası olmayan, silahı bilgi, cephanesi merhamet ve sevgi olan gençlere yeni bir medeniyet anlayışının temellerini atma yolunda nasıl örgütlenebilecekleri, iş birliği ve dayanışmaya girişebilecekleri hususunda bir yol önermektedir. “3. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı’nda taş ve sopalar olacağını biliyorum.” Albert Einstein.
//KIRIK NAR: “Sırt sırta verdiğimizde asla yere dökülmezdik hiçbirimiz. Çok derinden bir yel esti, talan vurdu bahçeme. Sofralarım dağıldı, yıldızlarım döküldü, nar bahçemde kuşlar sustu. Gözyaşlarım yanaklarımda kurudu.”
//AŞK ÜZERİNE YANITI OLMAYAN MEKTUPLAR: Okurken içiniz acıyor, boğazınız düğümleniyor, her satırda umutsuzluğun umudu, geçmişin özlemi sarıp sarmalıyor.
İşte o kitaplar;
//Modern bir havalimanında bir hafta yaşıyor
ALAİN De Botton’dan HAVALİMANINDA BİR HAFTA. Dünyanın en işlek ve modern havalimanlarından birinde bir hafta yaşıyor; elindeki sınırsız giriş izniyle terminalin altını üstüne getiriyor. Bu havalimanı ziyareti, yazarın teknolojiye duyduğumuz sadakatten doğayı nasıl da tahrip ettiğimize, karşılıklı iletişimimizden seyahat etmeyi romantikleştirmemize kadar pek çok konu üzerinde düşünmesine imkân sağlıyor. Yazarın izlenimleri, ünlü fotoğrafçı Richard Baker’in gözünden karelerle ete kemiğe bürünüyor. “Merak ediyorum, De Botton hayatında hiç sıkıcı bir cümle yazmış mıdır acaba?” –Jan Morris. “De Botton’un bu hediyesi, nasıl yaşadığımızı ve bir şeyleri nasıl değiştirebileceğimizi düşünmeye teşvik ediyor.” –The Times.136 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//Ağacın kök salması için…
UĞUR Sümer’den Ağaç Dikme Duası. Bir varmış, bir yokmuş. Yörükler varmış, onların da masalları. Yok olmaz mı, varmış, varmış… Bu göçebe insanlar kondukları yerlere ağaç diker öyle göçer giderlermiş. Ağacın kök salması için duası varmış. Bu bir çağrıymış aslında, amacı içeren bir davet. Ana babadan çocuğa, nineden toruna aktarılan bir dua, yitip gitmemesi gereken bir gelenek. Ali de ağaç dikmeyi öğrenene kadar neler neler yaşamış. Okuyalım bakalım nasıl yaşamış. Yalnız, develerin tellallık, pirelerin berberlik yapmadığı zamanlarmış. Daha doğrusu, artık çocuklar bunlara kanmazmış. Ben diyeyim dün gibiymiş, siz deyin bu günlermiş. 32. SAYFA.
(H20 KİTAP)
//Cesaret, dostluk ve macera dolu bir yolculuk
BOZA-İki Şehrin Narası: Başlangıç. Hikâyesi Erdem Semiz’e, çizimleri ise Fırat Soydan’a ait olan kitap cesaret, dostluk ve macera dolu bir yolculuğun kapılarını aralıyor. Huzursuzluğun kol gezdiği Üç Ağaç Yarımadası’nda, artan suç oranları nedeniyle doğup büyüdüğü şehri terk etmeye başlayan insanlar, hava karadığında sokağa çıkamaz hale gelir. Şehir sakinleri kendi başlarının çaresine bakmak zorundadır. Ancak kökleşmiş çeteler ve tehlikeli suçlularla uğraşmak sanıldığı kadar kolay değildir.Beş cengaver bozacı; Çakır, İpsiz, Tıfıl, Arif ve Hacı Bey suçla mücadele ederken gizli kahramanlara evrilerek günümüze kadar gelecek bir kahraman teşkilatı inşa edeceklerdir.96 SAYFA.
(MAVİ GÖK YAYINLARI)
//Bütün kötülüklerin kaynağı olan savaşlara
ORHAN Araslı’dan 3. DÜNYA SAVAŞINA DAVET. Kitap, günümüzde yaşanan ve bütün kötülüklerin kaynağı olan savaşlara, açlık çeken ve evsiz barksız ortalıkta perişan bir şekilde dolaşan yüz milyonlarca insanın mevcudiyetine ve insanlığın müşterek serveti olan denizlerin, göllerin, akarsuların, toprağın ve havanın kirlenerek tahribata uğramasına, ormanların da yanarak kül olmasına; suların, doğal kaynakların sorumsuzca israfına; komşular açken tok yatılmasına rızası olmayan, silahı bilgi, cephanesi merhamet ve sevgi olan gençlere yeni bir medeniyet anlayışının temellerini atma yolunda nasıl örgütlenebilecekleri, iş birliği ve dayanışmaya girişebilecekleri hususunda bir yol önermektedir. 132 SAYFA.
(İYE KİTAP)
//Çok derinden bir yel esti, talan vurdu bahçeme
BAŞAK Akgün Akıl’dan KIRIK NAR. “Sofralarımız boylu boyunca muhabbet, geceler bize hep kısa ve yıldızlar yeryüzüne alabildiğine yakındı; ışıkları ayaklarımızın altında pür bir denizin sakin dalgaları gibi boylu boyunca süzülürdü yıldızlardan yere. Hiçbir gece karanlık değildi şimdiki kadar. Yüreğimizin ışıkları sönmemişti. Bir narı elinizle böldüğünüzde, içinde yan yana dizilmiş kızıl haneler görürsünüz. Sevgi gibi canlı, yara gibi kırmızı ama hepsi bir arada. Tam da öyleydik işte, yan yanaydık ve çoktuk.” 104 SAYFA.
(KIRK YAYINEVİ)
//Karşılığı ve cevabı olmayan mektuplar
TURGAY Olcayto’dan AŞK ÜZERİNE YANITI OLMAYAN MEKTUPLAR. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tanıştığı ve ardından evlenip, birbirlerinin hayatlarına tanıklık ettikleri onca yılın ardından, yazarın eşi Nurhan Olcayto’ya yazdığı, karşılığı ve cevabı olmayan mektuplarıyla buluşuyoruz bu kez. Uzun yıllar TRT’de Klasik Müzik Prodüktörlüğü yapan Nurhan Olcayto’yla kurdukları “masalsı” ilişkilerine aşklarına, bir olma hallerine, saf sevgiye yazdığı mektupların satırlarında rastlıyoruz. Okurken içiniz acıyor, boğazınız düğümleniyor, her satırda umutsuzluğun umudu, geçmişin özlemi sarıp sarmalıyor. 112 SAYFA.
(LİTERATÜR HAYAT)
//