Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Günün Kitabı | Su Da Susar” Mı | Safiye Sema

Günün Kitabı | Su Da Susar” Mı | Safiye Sema

Kitap Değerlendirme Yazarı: Adil Okay

“C. Pavese’in “Hayatın saldırılarına karşı bir savunmadır sanat -edebiyat” sözü hapishanede üretim yapanlar için daha bir anlam ifade ediyor. Çünkü çoğu zaman içeride bir şeyler üretmek bizim için bir varoluş gerekçesine dönüşüyor. Hapis hayatının ağır hükmüne karşı direnebilmek için üretiyoruz. Ömrümüzden alınan on yılların ruhumuzu ve bedenimizi “çürütmemesi” için, yaşamı daha katlanılabilir kılmak için yazıyoruz-çiziyoruz. Başka türlü 25-30 yılı nasıl devirebilirdik ki!”[i] Mehmet Boğatekin

Uzun yıllardır tanıştığım Tülin Şahin Okay’ın önce “tiyatrocu” ve “aktivist” kimliği vardı. Bu kimliklere “heykeltraş” eklendi.  Sonra da “fotoğrafçı”. Şimdi de mahpus yazar – şair Murat Türk ile birlikte hazırladığı “Su da susar” adlı kitapla çıktı karşımıza.

27 Yıldır tutsak olan Murat Türk’ü de önce yazar kimliği ile tanımıştım, Türk’ün özellikle “Böğürtlen zamanı 1- 2” adlı romanı bende iz bırakmıştı. Şimdi de yazdığı haikularla [ii] şair yönünü keşfetmiş oldum.

Murat Türk’ün 50 haikusuna Tülin Şahin Okay 50 fotoğrafla katkı sunmuş. Kitabın arka kapağında yazdığı gibi: “Su da susar” adlı bu kitap biri “içeride” diğeri “dışarıda” iki sanatçının, Murat Türk ile Tülin Şahin Okay’ın kolektif çalışması sonucu doğmuş. İki sanat disiplini, şiir ve fotoğraf, demir parmaklıkları aşarak birleşmiş, tümlenmiş ve yeni bir “imge”ye dönüşmüş.”

Tutsak Hekim Ayhan Kavak ile Adil Okay’ın birlikte hazırladığı “Firari Yazılar” adlı kitapta Murat Türk’le yapılan bir söyleşi yer alıyor. Türk’ün verdiği yanıtlardan uzun bir bölüm aktarıyorum. Okuyucu onun, onların hangi koşullarda ürettiği hakkında fikir edinsin diye. Malum “Orası”, İçerisi, hapishane, zindan yani apayrı bir dünya. Orda mevsimler bile farklı. Hava her daim gri.

“Sabit bir zaman aralığında, düzenli yazmak gibi bir disiplini oluşturmak bizim için biraz güç. Üretmeden önce, birçok şeyi kendi içinizde oluşturup bitirmeniz gerekiyor. Yazmak-üretmek, yalnızlık isteyen bir süreç. Kalabalık koğuşlarda yalnız kalmak da mümkün olmadığından, dış uyaranlara karşı biraz sağır-kör olmak gerekiyor. Mekanın yaratıcı yazabilmenin üstünde önemli etkisi var. Bazen mekan engelleyici de olabiliyor, ama içindeki ateş sürekli yanıyorsa zamanı da mekanı da uygun hale getirip yazabiliyorsun. Ruh haline göre mevsimin, güneşin, yağmurun, gündüz ve gecenin de yazma sürecine etkileri oluyor; ama gecenin sunduğu iç yolculuğu çok boyutlu, derinlikli yapma imkanını, yazarken daha fazla kullandığımı fark ettim. Yine de esas olarak, zihnin en verimli işlediği zamanda ya da “çağrıldığımda” yazmaya çalışıyorum. Bunu yaparken de sonuca ulaşmak için, mekanı önce ruhta kurguluyorum. (…) Zindanda ciddi anlamda yazı ile uğraşan arkadaşların daha diri kaldığına, zihinsel olarak daha esnek davrandığına tanık oluyorsunuz. Bu aslında, zamanın ve mekanın çürütücü etkilerine karşı bir direnme, bir savunma biçimidir. (…)Yazılabilen metinler zamandan kotarılanlardır. Bu süreçte yarım da olsa irade elinizde; fakat yazdıktan sonra kitabınızı pencereden bir kuş gibi salıyorsunuz. Ağlara, tuzaklara, yasa ve mevzuatlara takılmadı mı bir yere konuyor. Yine de sizin iradenizin dışında bir süreç bu. “ [iii]

Sonuç itibariyle Murat Türk’le yapılan söyleşiyi okuyunca “haikuların” ne koşullarda yaratıldığını anladım.

Velhasıl Murat Türk’ü ve Tülin Şahin Okay’ı tanımak, Su da susar’ı okumak – “seyretmek beni tinsel olarak zenginleştirdi. Siz de bu fırsatı kaçırmayın…

Şubat 2023

Künye: Su da Susar, 50 Haiku, 50 fotoğraf, Murat Türk, Tülin Şahin Okay, Klaros yayınevi, İstanbul, Ocak 2023.           

iletişim: gorulmustur@gmail.com, tulinsahins@hotmail.com

[i] Mehmet Boğatekin ile söyleşi.  Güney Dergisi. s. 99

Haiku: “Haiku Japon kültüründe doğup gelişmiş geleneksel bir şiir türüdür. Genellikle biçimsel olarak üç dize ve on yedi hece koşulu söz konusudur. İçerik yönündense bakıştan, mevsimlerden ve duygulanımdan söz eden bir üçgen oluşturmayı gerektirir. Aynı zamanda kısa, yalın ve öz bir anlatıma dayanır. Duygunun ve düşüncenin göz kırpma anı olarak da tanımlanabilir. Haiku, yazanı olduğu kadar aslında okuyanı da şair yapan bir şiirdir diyebiliriz. Ya da okuyanla tamamlanan bir şiir…” Enver Topaloğlu. Duvar Gazetesi

[iii] Firari yazılar, İçerideki yazarlarla söyleşiler, Ayhan Kavak, Adil Okay, Klaros yayınevi, İstanbul, 2022.

 

 

Adil Okay
Adil Okay Kimdir… 1957’de Antakya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini doğduğu ilde, yüksek öğrenimini Adana’da yaptı. Politik nedenlerden, Adana ve Ankara cezaevlerinde yattı. 12 Eylül darbesinden sonra  illegal yollardan yurtdışına çıktı. 1981-1982 arasında bir süre Lübnan’da Filistin kamplarında kaldı. 1983’te Fransa’ya yerleşti.  1984’te, sonraları adı Yazın olarak değişen ‘Direniş’ adlı derginin yayınlanmasına katkı sundu. Sürgünde yaşadığı süre içinde, ‘Mültecinin Bunalımı adlı öykü ve ‘Yeşillerini Giyin de Gel başlıklı şiir kitapları yayınlandı. Fransa’da iki arkadaşıyla beraber, ‘Fransa Postası’ adlı aylık dergi yayınladı. Yirmi yıl sürgünden sonra, dosyalarda zaman aşımından yararlanıp Türkiye’ye dönebildi.   TÜRKİYE’YE DÖNDÜKTEN SONRA 1999’dan 2018’e kadar 16 yeni kitap çalışması oldu. Özgür Üniversite’nin ‘Kavram Sözlüğü’ çalışmasına iki madde (Barış ve Burjuvazi) yazarak katkı sundu. Çalışmalarıyla 15. Ömer Seyfettin Öykü Yarışması ile 6. Hasan Bayrı şiir yarışmasında ödüle layık görüldü. 2012 Yılında da ‘Mersin 68’liler Derneği’nin ‘Onur Ödülü’nü aldı. İstanbul, Mersin, Antakya ve Samandağ’da “Konuşan Fotoğraflar” ile “Şair Kapıları” adını verdiği fotoğraf çalışmalarını sergiledi. Çeşitli sergilerde küratörlük yaptı. Karma sergilerde yer aldı. Çeşitli panellerde, ulusal ve uluslar arası sempozyumlarda değişik konularda tebliğler sundu.   Okay’ın yazdığı kitaplardan: Hançerini Ay Işığına Çalan Adam’ (şiir) 1999’da, ‘Yirmi Beşinci Saat’ (şiir) 2006’da, ‘12 Eylül Ve Filistin Günlüğü’ (anı-belgesel) ile ‘Konuşan Fotoğraflar’ (fotoğraf) 2008’de, (40 kentte sahneye konan 2 perdelik politik – belgesel oyunu) Karanlığın İçinde Aydınlık Yüzler−Ölülerimiz Konuşuyor’ Ütopya Yayınevi tarafından 2010’da yayımlandı. 2011’de ‘Kadın Gibi Kadın −Haykırış’  ile “Tekel İşçisi Bir Kadının Uyanışı”  adlı oyunları sahnelendi. 2012 yılında Sokak tiyatrosu olarak sahnelenen “Cumartesi Anneleri” adlı oyunu, Emeğin Sanatı yayınlarınca ‘e-kitap’laştı. Yine 2012’de “Eylül Kokusu” adlı şiir kitabı Ütopya Yayınevi tarafından yayımlandı. 2013 yılında “Ben çıkana kadar büyüme e mi – Görüş Günlerinde Büyüyen Çocuklar” Nota Bene yayınlarından çıktı. Bu kitap TBMM’nde 4. Yargı paketi tartışmalarında referans oldu. 2015 Yılında “Şair Kapıları” (Fotoğraf – şiir), 2016’da “Hapishanelere Esinti Yollayalım” (İnceleme) Ütopya Yayınevi tarafından yayımlandı. “Arkası Yarın – Bir Ayrılık Hikâyesi” adlı romanı, yazarın 18. Kitabıdır.Okay’ın yazdığı Tiyatro oyunları, Türkiye’nin birçok yerinde sahnelenmeye devam ediyor. İletişim: okayadil@hotmail.com
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.