ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Günün Kitabı | Küçük Mucit Muço  | Pelin Gezeryel

10.03.2022
480
A+
A-
Günün Kitabı | Küçük Mucit Muço  | Pelin Gezeryel

Kitap Değerlendirme: İnci Gürbüzatik

Piyasa  ‘Çocuk kitapları çok satıyor’ düşüncesiyle yazılan, çocuk gelişimi açısından sakıncalı, ruhsal yönden sarsıcı, yanlış öğretili -çoğu bana göre çöp- fütiristik çocuk kitaplarıyla dolu. Çocuk kitabı yazmanın daha çok sorumluluk gerektirdiğini biliyor o yüzden de bu konuyu çok önemsiyorum. Çocukların kitapla tanışmasında, dili, sözcükleri, anlatılan olayları, ders çıkartılacak konuları, kişilerin karakterleri, oluşturulan ortam, atmosfer,  özenle, incelikle tasarlanmalı. Başlı başına tartışılması gereken önemli bir konu olarak görüyorum çocuk kitaplarını.

Pelin Gezeryel’in yazdığı ‘Yediveren Çocuk’ Yayınevinin bastığı. ‘Küçük Mucit Muço’ kitabını benim için okunası, üzerinde konuşulası değerde kılan şey, hemen ilk sayfalarında dikkatimi çenen bir teşekkürle son sayfalara doğru ebeveynleri çocuklarıyla işbirliğine çağıran yazılar oldu. Pek çok Çocuk Kitabında rastlanmayan bu teşekkür bilgisi ile kitabın finalinde, küçük icatlar konusunda ebeveynleri, çocuklarıyla bir araya getirme amacı, kitabı benim için diğer çocuk kitaplarından farklı kıldı. Kitabın başında, ‘Çıktığım bu keyifli yolculukta, bize yol gösteren ve destek olan psikolog Çiğdem Doğan Bilgin’e sonsuz teşekkürler’ diyordu Pelin Gezeryel. ‘Bu,  kitapta, yazarın, çocuk okurların ruh sağlığı açısından bilimsel bir yanlış yapmasını önleyen bir yol göstericisi var’ anlamına geliyordu. Kutlanası bir özen, çocuk okurlara, onların ana-babalarına, toplumumuzun geleceğine saygıydı bu.

Pelin Gezeryel, karşısında kitabı okuyan çocuk varmış da onunla konuşuyormuş gibi giriş yapıyor kitaba. Çocuklar, okurken soru sorup cevap bekleyen, kendileriyle konuşur gibi yazan şakacı yazarı, karşılarında capcanlı görüyor olmalılar.  Pelin Gezeryel, okur çocuğu karşısına almış ya da o her nerede kitabını okuyorsa yanına oturup onunla konuşur gibi yazmış kitabını. Bu bir anlatı yöntemi ve başarıyla da uygulamış. Matematiği sevmeyen küçük Mucit Muço’nun ‘o’ gün okula gitmek istemeyişinin nedenini işte o yüzden‘şıp’ diye buluveriyor çocuk okur. Onun bahaneleri bildik geliyor çünkü çok inandırıcı.

Sayıların da hikâyeleri olduğunu öğrenmek, matematiği sevmeyen çocukları hemen ilk sayfalarda yakalayıveriyor. Küçük Mucit Muço ile okur çocuğun özdeşleşmesi çok önemli. Sonrasında hikâye maceraya yelken açıyor. Dümendeki kahramanımız Muço, okurunu olduğu yerden alıp denizlere savuruyor. Bunu çok ustalıkla, bilinçle yapıyor Pelin Gezeryel. Daha kitabın kapağına baktığınızda düşünmeye başlıyorsunuz üstelik. Koca gözlüklü neşeli bir çocuk bizim Muço. Bir geminin güvertesinde hem de dümen başında. Elinde altın bir madalyon var ama o ne?

Mucit ne? Muço ne? Muço kim? Niye öyle neşeli? Haydi bakalım çevirelim kapağı…

Kitabın künyesini görelim… Künye ne?

Ya Pelin Gezeryel? Yazarı tanımak gerekmez mi? O kim? Niye yazmış bu kitabı?

Pelin Gezeryel 1976 doğumlu bir yazar. Çocukluğundan beri edebiyata meraklı. Kendi hikâyelerini yazıp resimleyen sonra da küçük kitapçıklar haline getirip arkadaşlarına hediye eden doğuştan bir yazar. Küçük bir daktilosu varmış. Onunla yazdığı öyküleri çeşitli dergilerde yayımlanmış. Sonra bir meslekle tanışmış ve patent uzmanı olmuş ve yazmaya başlamış. Yazdığı ilk kitap da çocuklar için olmuş. Kendisi patent uzmanı da, patent ne?

Muço’nun gemisi kalabalık, güvertesinde onlarca insan var ve ellerinde tuttukları tuhaf şeylerle bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyor,  aralarında bağıra çağıra konuşuyorlar. Ama durun bakalım siz onları tanıyor musunuz? Adlarını duydunuz mu? Ya Dünya uygarlığına katkılarından haberiniz var mı? Söz gelişi Tesla’yı biliyor musunuz? Nobel’i,  Graham Bell’i. Wilhelm Conrao, Wright Kardeşler’ le uçmaya hazır mısınız?  İçlerinde Mary Andersen gibi kadınlar da var. Grace Murray Hopper bir amiral ama amiralliğin dışında bu gün sizi çok ilgilendiren ilginç ne tür bir buluş yapmış olabilir? Bunu duydunuz mu? Okuyunca şaşıracaksınız kesin.

Ah! Albert Einstein, kabarık beyaz saçlarınızla siz hiç unutulur musunuz?

Ah! Söylemezsek olmaz, bu gemide öyle çok kapı var ve öyle gizemliler ki. 

Mucit olup icat yapmanın gereksinimle ilgili olduğunu ama bunun için de düşünmek, heyecan ve sabırla çalışma gerektirdiğini öğrenip anlamak çok önemli. Küçük Mucit Muço’ nun gemisinde pek çok gizemli kapı var ve aralık bırakılmış üstelik.  O kapıları, yazarın ustalıkla aralık bıraktığını, yalnızca Muço’nun değil, okurun da açıp içine girsin istediğinden anlıyoruz. ‘Küçük Mucit Muço’yu okuyan meraklı okura düşen de kapıyı açıp kendisini değiştirecek o gizemli odaya girivermek. 

Buluşlar gemisi ilk sayfalarda limandan hareket ettiğinde, çocuk okurlar için değişim çoktan başlamıştır. Son sayfalarda gemi limana geri dönüp de demir attığında, kitabı okumadan önceki okur değildir çocuklar artık. Denizde geçen bir yol macerası bu. Okur gezgini değiştiren, seyahat olmayan yolculuktur.

Kitabın son sayfalarında gemi limana yanaşıp yol bitse de,  okur kendi heyecanlı macerasına yelken açmıştır. Muco’ nun macerası bittiğinde dümenin başında artık Muço’yu tanıyan okur çocuklar vardır.  Küçük çaplı buluşlar için son sayfalarda deneyler hazır, merakla onları bekliyor çünkü.   Çevir çevir öğren. Kim bilir hangi buluşun izinde, okuduklarının ardından derin düşünmektedir artık. Üstelik anne babalarıyla, yakınlarıyla birlikte…

İNCİ GÜRBÜZATİK

22.10.2020

BODRUM

 

 

İnci Gürbüzatik
İnci Gürbüzatik
İnci Gürbüzatik 1947 yılında Antakya’da doğdu. İlk-Orta ve Lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’ne girdi. Bu bölümden mezun olduktan sonra TRT Ankara Radyosunda prodüktör olarak göreve başladı ve çeşitli programların yapım ve yayınını gerçekleştirdi. 1989 yılında TRT Ankara Televizyonu Drama Programları Müdürlüğüne atandı. Çok sayıda senaryo ve kısa dramalar yazdı. Ağustos 2002’de emekliye ayrıldı. Yazarın öyküleri Varlık, Düşler Öyküler, Adam Öykü, Üçüncü Öyküler, Ardıçkuşu, Edebiyat ve Eleştiri, Lacivert, Kurgu gibi dergilerde yer almıştır. Pek çok öykü ve senaryosu ile ödül alan yazar, 2009 yılında basılan Ankara’nın Kadın Yazarları adlı derlemede “Vaka-i Adiye” başlıklı öyküsü ile yer alır. Evli ve iki çocuk annesi olan İnci Gürbüzatik Ankara ve Bodrum’da yaşamaktadır. Yapıtları Roman: Misket (2009) Öykü: İki Çırpı Kiraz Kız (1999) Aşk Kaldığı Yerden (2008)
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.