Dolar 34,4924
Euro 36,4926
Altın 2.947,93
BİST 9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Günün Kitabı | Kış Ayazı | Gülçin Yağmur Akbulut

Günün Kitabı | Kış Ayazı | Gülçin Yağmur Akbulut

Üşümüş yanlarını saracak bir ablası olmalı her insanın. Sen soldun ya ablam, ben kış ayazındayım şimdi!

Elim ayağım tüm bendenim buz gibi bu aralar. Gömülen, bir diğer kopyası sanki bedenimin. Gitmek bir muammaysa kalmak gurbettir bana alenen. Kırılmış dallar, sönmüş ışıklar gibiyim, ürpertili, kederli, solgun. Acının tartısı olmaz demişti bir gün babaannem. Elemin ölçütü kalbimin ölçeğinde gömülü ak saçlı ninem.

Sıkışınca ferahlığım, daralınca dermanım. Karanlıkta gözümün feriydin, poyrazda, karayelde barınağım. Yamaçlarda derbent, uçurumlarda halat… Gece vakti şimaldin, seher vakti güneş. Her siyahta beyazdın, her gride turkuaz.

Ömrüm, lacivert bir bulut… Başımdan aşağı ağlayıp duruyor. Kalemim esmer yazıyor artık, sözlerim şikeste. Ölümle dirim arası bir yerdeyim. Tarifsiz bir uçurumun en dibinde… Halsiz bir orkide sesiyim. Avazım göğüs kafesimin derinlerinde. Gayrı uzaklardan gülümsüyorsun bana. İki yanağında iki gül bahçesi gamze…

Hangi albümde saklamalı gözlerindeki dolunayı? Kanatlarımı sökmek istiyor yalnızlığın köşe kuyuları. İçimi parçalıyor içimde göveren kaktüs dikenleri. Düz bir çizgi üzerindeyim. Ne ileri gidebiliyorum ne de geri. Sen hayattayken elmas gibi bilirdim kendimi. Sen gidince asfalt üzerine dökülen kırma çakıl taşlarına döndüm.

Uzun kuyruklu bir gelinliğin olacaktı telli duvaklı. Yargıç olacaktın. Sırtında yeşil cübbe, elinde hâkim tokmağı. Hayalimi gerçekleştirecek, Pamukkale travertenlerine götürecektin gözbebeği kardeşini. Jantları kırmızı, selesi turuncu katlanabilir dağ bisikleti de alacaktın değil mi, karındaşının bir tanecik ablası?

Hüzünlenince puding yapardın. Doğum günümde muzlu yaş pasta. Hafta sonlarında peynirli pişi… Hastalanınca nane limon kaynatır, terleyince havlu yerleştirirdin sırtıma. Yalnızca bir tane kardeşim var derdin. Benim de sadece bir tane ablam vardı. Okulun yazılı sınavlarına çalıştırır en yüksek notun efendisi olmamı sağlardın. Fizik, matematik, kimya… Sayende düşmanken dost oldular Demir kuluna.

Yağmuruma şemsiye açardın. Toplardın her bir parçamı, kırık vazo parçaları gibi dağıldığımda. Sularım durulduğunda da yanımdaydın, sel olup taştığımda da. İlk aşk, kederi ısmarlamışken hücrelerime çekip çıkarmıştın fırtınanın koynundan cesurca.

Birkaç vakittir sesim geri dönüyor sana seslendiğim vadilerden. Gittikçe akşama gömülüyor varlığına dair beslediğim umutlar. İyiden iyiye açılıp saçılıyor karanlığın kara aynası. Kuşlar göçmekten vazgeçti, ağaçlar yoruldu yeşermekten. Sürekli gözlerimin içine girip oturan gölgenle boğuşuyor kalbimin gözeleri.

İki sene evvelini sarıp duruyor kafamın içindeki gramofon. Boynumun köküne vuran acı dalgalar gözbebeklerimden okyanusun köpürmesine sebep olmuştu. Adım adım örmeye çalıştığı hayata gözlerini ilk açtığı gündü ablamın. Papatyalı Parkı’ndan papatya toplamıştım okul çıkışında. Epey geciken ablamı heyecanla beklerken iki polis memuru çalmıştı kapımızı.

Onların her bir cümlesi kılıçtan geçirdi körpe bedenimi. Ucu bucağı kayıp bir boşluk açıldı sinemde. Bütün evreni doldurdum da sığdıramadım içerisine. Keskin bir kasaturanın üzerinde yürümeye başladım. Ben de bittim kasatura sırtının bittiği yerde.

Büyük bir yangın çıkmış Hukuk Fakültesinin yerleşkesinde. Uzun uğraşlar sonucu saatler sonra söndürebilmişler alev yığınını. Kaçamamışsın. Cansız bedenini çıkarmışlar ateş topunun arasından. En acısı da tanınmaz durumdaymış vücudun. Ne kadar uğraşsak ta izin vermediler cesedini görmemize. Ah ablam! Gencecik yaşta acılar içinde mi olacaktı dünyayı terk edişin. En zor ölüm şekli yanarak olsa gerek.

Annem felç geçirdi olaydan hemen sonra. O gün bu gündür bitki gibi yatakta… Babam çöldeki Mecnun… Ağzını bıçak açmadı lanet olası hadiseden sonra. Benim ise dört bir yanım yanık karası… Soğuktan donuyorum abla.

Gökyüzü yağmur getiriyor sen gittin gideli kirpiklerimize. Güneşin kulağı sağır, dili lal, ağır ağır yükselen sesimiz. Kaç defa dört direkli tahta köprünün altında açtım gözlerimi seher vaktine. Anılar dimağımda kasırga, ilk günkü gibi canlı dimdik ayakta. Siluetinde durulanıp duruyor anılarım, birinden ötekine.

Yaşadığın sürece dişlerinle başın dertteydi. Doğuştan çene yapısındaki eğrilik nedeniyle birçok kez çene ve diş cerrahisinde operasyon geçirmiştin. Bugün YKS sonuçları açıklandı. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandım. Bir buket çiçek bir de sınav sonuç belgemi alıp geldim sana.

Üşümüş yanlarını saracak bir ablası olmalı her insanın. Sen soldun ya ablam, ben kış ayazındayım şimdi.

*

GÜLÇİN YAĞMUR AKBULUT

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.