Günün Kitabı | Ekmeğimi Kazanırken | Maksim Gorki
19. Yüzyılın bitiminde Rus küçük burjuva katmanlarının hayatına da alabildiğine nesnel bir ayna tutar.
Maxim Gorki’nin ayrılmaz bir bütün oluşturan romanı, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarına olduğu kadar iner.
Büyük kentlerin uzağında, dünyaları küçük, hayata yönelik talepleri ve ihtiyaçları sınırlı, basit, dini inanç ile batıl inancın karışımından oluşmuş bir tutuculuğun zemininde ayakta durmak için çalışan bu insanların arasında varolma ve oradan çıkışın öyküsü, Gorki üçlemesinin de kaynağını oluşturur.
Ekmeğimi Kazanırken, yazarın henüz bir çocukken dış dünyayı tanımaya ve hayata çok zor şartlarda tutunmaya çalışan insanların mücadelelerine tanık olma sürecini anlatır.
Yazarın, ninesinin koruyuculuğu ile dış dünyanın acımasızlığı arasında gidip geldiği bu yıllarda, hayatının ikinci bir sığınağı da uzak akrabalarından bir mimarın yanıdır.
KİTAP TANITIM BÜLTENİ | TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI | KİTAP YURDU
Gorki’nin Rus tarihinin 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl başlarına uzanan çok önemli bir dönemine ışık tutan otobiyografik üçlemesi, aslında kendini ve içinde yaşadığı dünyayı anlama ve anlamlandırma çabasının hikâyesidir. Bu çaba, Ekmeğimi Kazanırken’de artık hayata atılan yeniyetmelik çağındaki Gorki’yi 19. Yüzyıl Rusya’sının katı gerçekliğiyle yüz yüze getirir.
Üçlemenin ilk kitabı Çocukluğum’un sonunda dedesi tarafından “Var git insanların arasına karış…” sözleriyle dünyaya salındıktan sonra, ayakçılıktan bulaşıkçılığa, kuş yakalamaktan bir ikonografi atölyesinde çıraklığa kadar birçok farklı işte çalışır. Biz de garip ve hüzünlü hayat yolculuğunun farklı duraklarında bu halk çocuğuna eşlik eder, daha sonra yapıtlarına esin verecek olağanüstü canlı çok sayıda karakterle tanışırız. Kitaplar aracılığıyla gerçeklikten kaçıp sığındığı, ama görev çağırdığında terk etmeye hazır olduğu düş dünyasında onunla birlikte geziniriz.
…
Çevirmen: Mazlum Beyhan
Yayın Tarihi: 19.04.2019
ISBN: 9786053325482
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 440
…
Maksim Gorki Kimdir?
Gençlik yıllarında geçimini sağlamaya çalışan Maksim Gorgi, çeşitli işlerde çalışır. İlk olarak yolu ayakkabı dükkanına düşer. Burada müşterilere nasıl davranılması gerektiğini ve dükkanda çalışanların müşterileri iyi kibar sesle selamlayıp nasıl arkasından demediğini, bırakmadıklarını görür.
Bir gün ayakkabıcıda çalışırken üzerine kaynar çorba dökülür. İşten ayrılmak zorunda kalır. Dedesinin evine döner. Dedesi de Aleksey’i iş öğrensin diye iyileşir iyileşmez hemen akrabalarının yanına gönderir. Ama gelgörelim, akrabaları orada Aleksey’e çocuk bezi yıkatmak, yemek yaptırmak, temizlik, bulaşık yıkatmak, pazardan alınan öteberiyi küfeyle taşıtmak gibi evin işlerini yaptırırlar.
Aleksey yaşadıkları karşısında üzgündür.
Olanları, onu ziyarete gelen iyi kalpli ninesine anlatır. Ninesi de ona “acıya katlanması gerektiğini,” söyler.
Kiliseye her gittiğinde ninesinin Tanrısına.
dua eder. Bir çıkış yolu arar. Derken gemide bir bulaşıkçı arandığını öğrenir. Hemen başvurur. İşe alınır. Orada en çok geminin Ateşçi’si ile yakınlık kurar. Bir taraftan çok sevdiği kitapları okumaya devam eder, bir taraftan da Ateşçi’nin kendisine verdiği öğütleri dinler. Taa ki Ateşçi gemiden ayrılıncaya kadar..
Ateşçi “Kader hepimizin dümenidir kardeş…” diyerek Aleksey”e veda eder ve gemiden ayrılır. Ateşçi’nin ardından Aleksey’de daha fazla tayfaların arasında kalamaz, o da ayrılır. Tekrar dedesinin evine döner. Kuş avcılığı yapmaya başlar. Sonra ise bu kez, ikona satıcısı olarak iş bulur.
Dükkanda tek teselliyi yazara kitapları veriyordur. Ama o da ne? Oradakiler, onun kitap okumasına izin vermiyordur. O da sürekli gizliden gizliye okumaya çalışır.
Yaşadıklarını şu sözlerle dile getirir:
“Bana mum vermiyorlardı, alacak param da yoktu. Gizlice şamdanların iç yağlarını biriktirmeye başladım. Bunları teneke bir sardalya kutusuna koyuyor, biraz da kandil yağı döküyordum. Bükülmüş iplikten fitil yapıyor, geceleri ocağın üstünde dumanlı bir ışık yakıyordum.” (syf167)