Günün Kitabı | Aşka Çeyrek Kala | Suzan Kuyumcu
Kitap değerlendirme yazarı: Suzan Kuyumcu
“Temele çalışan çırak,
Her hamlen bir kürek harç”
“Adam, bir suçlu gibi bakışlarını önüne düşürdü. Samimiyetsiz, maskeli yüzler; sakınmasız, acımasız düşünceler; alev saçan kaçamak bakışlar, ağlamaklı gözler, sarı benizler, kederli yüzler…Ruhun, zihnin, aptalca duyguların baskılanarak yerleştiği daracık yamuk kafatasları…Yapılan planlar, kurulan tuzaklar, durumu fırsata çevirmeye çalışan akbabalar…
Her şey iç içe, üst üste yığılıp kalmıştı dört duvarın arasında. Adam, hiçbiriyle ilgilenmiyormuş gibi görünse de zihni hepsiyle beraber yol alıyordu. Kimi zaman hiçleştiği hissiyle bedeninden uzaklaşıp solunan havanın boşluğuna doğru savruluyordu sanki. Odanın içindeki güçlü bağı zihnin yaptığı anlık geçişlerle dağılıyor, parçalanıyor, kimi yerde kopma noktasına geliyordu. Kimdi? Gerçekte gören var mıydı? Kendi içinde yitip gitmesine bile izin yoktu bu lanet olası odada.
Biri daha vardı, ezik ezik oturuyordu karşısında. Ona neydi? Üstelik hakkı da yoktu. Olaylar var mı yok mu, şekli şeması ne. Bilmezdi ki o… Yaşananların ne başından ne ortasından haberi vardı. Bilinmeyeni sahiplenmek, tasasına düşmek aptalcaydı. Ergün, düşüncelerini aktarmak istercesine biraz ilerisinde oturan yaşlı kadına dikti deli bakışlarını. Başörtüsünün düğümünü çözmüştü kadın. Kır saçları, gri renkli örtüsünün dışına gelişigüzel dağılmıştı. Genç adam, kederli yüze değen her teli teker teker incelemeye başladı. Yaşanan her olayın özünü emerek beslenmiş gibi görünüyordu; yıllara yenik düşen, yorgun yaşlı teller. Her tel, farklı dönemlerin tellallığını yapıyordu şu an. “
Kitabın içeriğinden ilk sayfadan alınan kesit, yazarın yazım dilinin okuyucuyla buluşturmak içindi.
“Kadını horlayan, dışlayan, damgalayan kendi hemcinsleriydi. Kadın olmanın bedeline sıkılan kurşun, kendi silahlarından çıkıyordu.”
“Ah bu lanet olası hiçlik; tek hamleyle onarılma olasılığını yok eden, bir tek atakla açılacak bütün kapıları mühürleyen son.”
“İnsanın bir yere ait olması için yüreğinin köşesine nakşettiği, aşkla tutunduğu, kırıp yok edemediği dalı olmalı; nadasta beslenmeli, güçlenmeli, kök salmalı o dal. Sonra ağaca dönüşmeli, tohumlarını saçarak filizlenmeli, yeni dallarla çoğalmalı. Yıkılmamak, yok olmamak, güçlü kalmak için.”
“Yürek kendi boşluğuna açıksa gördüğü, yaşadığı her şeyle beslenebiliyordu. Kişinin kendisine aşkı farklıydı, bambaşkaydı.”
AŞKA ÇEYREK KALA romanında, kadın erkek ilişkisinde dışa yansıyan olumsuzlukların derinliğine inildiğinde, aslında ne çok haklı nedenlere dayalı olduğunu görürüz. Aile içi kültüründe neden-sonuç oluşumunun fotoğrafıdır çocuk. Toplumun kanayan yarasına dokunan, okuyucuyu nedenlere iten, sonuçlarla buluşturan Aşka Çeyrek Kala, sosyal içerikli bir romandır.
Keyifli okumalar.
#SUZAN KUYUMCU KİMDİR?
Balkanlardan gelen ailenin uzantısıyım. İçe dönük çocukluk dönemimin getirisini, beni günceyle buluşturması olarak yorumlarım. Yazım sevdasının ilk tohumları belleğime atıldığında, yaşamı sorgulamaya başladım. İnsan psikolojisi, hayvanların beden dili gibi verilerin zenginlik olduğunu düşünürüm.
Adana Borsa Lisesi’nden sonra yurtdışında yaşadım. 2006 yılında Ebru Kültür Sanat Yayınevinden çıkan NEFİSE adlı romanım, beni büyüten anneannemin yaşam öyküsüdür.
2012 yılında Zinde Yayınevinden çıkan KIRMIZI SATEN ELBİSE isimli romanım ise bir hayat kadınını konu alır. 2017 Yılında Ankara’da İLESAM- Akçağ Yayıncılığın düzenlediği yarışmada “GÜLCE’NİN CAN DOSTU” çocuk öykü dosyam birincilik ödülü almıştır. 2020 Haziran’da KELİMELER AURAYLA SEVİŞİR isimli şiir kitabım Klaros Yayınlarından çıkmıştır.
Yazı Dükkânı, Yazı Atölyesi gibi sitelerde yazıyorum. Papirüs, Edebiyat Nöbeti, Sincan İstasyonu, Kursun Kalem gibi dergilerde yazmayı sürdürüyorum.
Kitap okumayı, resim yapmayı severim. Doğaya ve hayvanlara aşığım. Dosya halinde dört roman, sayısız öyküler, denemeler, anı yazılarından oluşan geniş yelpazeli arşive sahibim.. Özel sektörden emekliyim, bir kız çocuğu annesiyim.
..