Günün Hikayesi | Tayinci Çocuğu Tahsin
Hele bi bak Tahsin …
Tahsin’in babası subaydı. Tayinci çocuğu derlerdi. Erzurum’a gittiler okul yıllarında… Bir oda, beş sınıf; ikiden başladı. Konuşmadı, konuşamadı; okuyamadı da…
Derken yine tayin; Erzurum’dan Kayseri’ye…
Okuyamayan, konuşmayan Tahsin’i birinci sınıfa geri çektiler. Birinci sınıflarda Aliye Öğretmen vardı. Kekemelik tutmuştu Tahsin’i… Her gün, bütün çocuklar gittikten sonra Aliye Öğretmen Tahsin’le çalıştı, konuşma çalıştılar. Bir buçuk yıl sürdü bu konuşma talimleri…
Birgün Aliye Öğretmen;
“Senin en kolay söylediğin kelime nedir,” diye sordu.
“Hele’dir öğretmenim.”
“Peki, bu kelimenin arkasına kelime ekleyerek konuş, hele be, hele sen gel, hele git gibi…”
“Hele be öğretmenim, hele sen gel öğretmenim…”
Sorun çözüldü.
5’inci sınıfta okul birincisi oldu Tahsin. Aliye Öğretmen tuttu elinden bilgi yarışmalarına katıldı. Tayinci çocuğu…
Yine tayin Kayseri’den İstanbul’a…
Okudu. Makine mühendisi oldu. Bir daha okudu. Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdi.
Yıllar sonra…
Kayseri PTT’den ismi Aliye olan ne kadar insan varsa hepsinin telefonunu aldı. Bir bir aradı.
“Aliye isminde, şu şekilde, şurada bir öğretmenim vardı, onu arıyorum…”
Yılmadı Tahsin.
Telefonlardan biri “bir akrabasının tanıma uyduğunu” söyledi ve ekledi “hep sizin adınızı söylerdi…”
İzini sürdü ve buldu.
Ellerinden öptü öğretmeninin…
Tahsin…
Reklamı sevmedi. Bir tıraş bıçağının tüm dünyada yayınlanacak reklamını da otomobil markasının reklamını da kabul etmedi. Şampuan, diş macunu, banka hepsine “hayır” dedi.
“Dünyada her şey para değildir,” dedi.
Yine tayin…
Bu dünyadan 16 Eylül 2016’da tayini çıktı…
Hele bir gitti…
Hele Allah rahmet eylesin…
Hele saygıyla…
Tahsin!
Tahsin Tarık Üregül
Tarık AKAN diye bilinir.
(13.12.1949 – 16.09.2016)