Günün Hikayesi | Mutluluk | Toson Şimazaki
Kitap Tanıtım Bülteni | İthaki Yayınları
Kitaptan Alıntı
Mutluluk, evleri ziyaret etmeye karar vermişti.
Dünyada mutluluk’u sevmeyen kimse yoktu. O yüzden hangi evin kapısını çalarla çalsın, ev sahibinin kendisini büyük bir memnuniyetle karşılayacağından emindi. Ancak mutluluk, insanların kalplerinde gerçekte ne olduğunu bilmek istiyordu. Bu nedenle tıpkı yoksul bir adam gibi giyindi. Kendisine kim olduğu sorulduğunda:
“Yoksul bir adam!” diye cevap verecekti.
Perişan görünümüne rağmen kendisine iyi davranan biri olursa o kimsenin evine mutluluk bırakacaktı.
Mutluluk, evleri dolaşmak üzere yola koyuldu. Bahçesinde köpek beslenen bir ev gördü ve kapısının önünde durdu. Ev sahibi elbette gelen kişinin mutluluk olduğunu bilmiyordu. Kapı önünde yoksul görünümlü birini görünce:
“Sen kimsin?” diye sordu.
“Efendim, ben yoksul bir adamım.”
“Yoksul bir adam mı? Çabuk kaybol!”
Adam bunları söyleyerek kapıyı mutluluk’un yüzüne kapayıverdi. Üstüne üstlük, evin köpeği de sanki misafiri kovarcasına sert sert havlamasın mı?
Kapıdan kovulan mutluluk, mecburen başka bir evin yolunu tuttu. Bu ke bahçesinde tavuk beslenen bir ev gördü ve kapısının önünde durdu. Ev sahibinin mutluluk’un kendisini ziyaret ettiğini bilmesine imkân yoktu. Ev sahibi, sanki hayatta en nefret ettiği insanı görmüşçesine kaşlarını çattı:
“Sen kimsin?”
“Efendim, ben yoksul bir adamım.”
“Yoksul bir adam mı? Çabuk defol!”
Adam bunları söyledikten sonra oflayarak derin bir iç çekti. Mutluluk’tan hoşlanmayan sadece ev sahibi değildi. Bahçedeki tavuk da yoksul adamın kendisini çalıp götürmesinden endişe etmiş olmalıydı ki acı acı gakladı.
Bu evden de kovulan mutluluk, bu defa bahçesinde tavşan beslenen bir evin kapısını çaldı. Ev sahibi:
“Sen kimsin?” diye sordu.
“Efendim, ben yoksul bir adamım.”
“Yoksul bir adam mı?”
Ev sahibi kapının önüne çıkıp baktı. Gerçekten de yoksul görünümlü bir adam karşısında duruyordu. Bu adam da gelen kişinin mutluluk olduğunu bilmiyordu. Ancak merhametli bir insana benziyordu. Adam, mutfaktan bir pirinç köftesi getirip mutluluk’a uzattı.
“Buyur!”
Adam pirinç köftesinin yanında biraz turşu da getirmişti. O sırada bahçedeki tavşan öğle uykusundaydı ve horlayarak keyifli bir şekilde uyuyordu.
Mutluluk, ev sahibinin kalbinde olanı öğrenmişti.
Bir pirinç köftesi ve bir dilim turşu bile insan kalbinin derinliklerini anlamak için yeterliydi.
Mutluluk çok sevinçliydi. Büyük bir neşe içinde tavşanlı eve mutluluk bırakarak oradan ayrıldı.
Japon Çocuk Öyküleri, s.7-9
“Uzakta bir dağda Gon adında bir tilki yaşardı. Gon yalnız bir tilkiydi. Eğreltiotlarıyla örtülü ormanda çukurlar kazar ve kazdığı bu çukurların içinde yatardı. Gece gündüz demeden civardaki köyleri dolanır, sürekli haylazlık yapardı. Tarlalara girip patatesleri yerinden söker, kurutulmuş kolza kabuklarını tutuşturur, çiftçilerin evlerinin arkasında asılı duran biberleri çalardı.”
Japon edebiyatını derinden etkileyen Kenci Miyazava, Ryunosuke Akutagava, Kyusaku Yumeno, Mimei Ogava ve Toson Şimazaki gibi ustalardan çocuk edebiyatının en önemli eserleri arasında gösterilen öyküler Japon Çocuk Öyküleri’nde bir araya geliyor.
Her gün aynı saatte beliren gizemli bir kırmızı tren, kendine prens arayan bilge bir kral, insanları tuzağa düşürmeye çalışan bir lokanta, bir köye dadanan yaramaz bir tilki, arkadaşları tarafından dışlanan ve Dünya dışına yolculuk eden bir kuş… Hayal gücünün sınırlarında gezinen bu özgün derlemede kimi zaman güldüren, kimi zaman hüzünlendiren on dokuz öykü kendine yer buluyor.
Çevirmen: Okan Haluk Akbay
Yayın Tarihi: 08.08.2023
ISBN: 9786052651360
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 136
…